Suriye'den alınması gereken dersler
2003 Irak savaşı ve işgali, 2004 Suriye Kamışlı isyan provaları, 2004 Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ‘BOP’ta görev üstlendik. ABD ile iki sayfa dokuz maddelik bir gizli anlaşma imzaladım.’ itirafı, Suriye’de çok önemli gelişmeler olacak ama her şeyi kamuoyu ile paylaşamayız demesi, Başbakan Erdoğan’ın Büyük Orta Doğu Projesi'nde Diyarbakır yıldız olacak açıklamaları, Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin öldürülmesi ve suçun Esad’a yüklenmesi, 2005-2006 Suriye ordusunun Lübnan’dan çıkmaya zorlanması, 2006’da İsrail’in Lübnan Hizbullah’ına saldırması ve Güney Lübnan’ı işgale kalkışması, 2008, 2009 Filistin İntifadaları ve İsrail’in Filistin katliamları ve 2010’da Büyük Orta Doğu ve Büyük İsrail projesinin start alması: Kanlı Arap baharı.
KANLI BAHAR BAŞLIYOR
2011'de tüm bunlara İsrail, ABD, Türkiye, AB ve Körfez Arap devletlerinin saldırıları eklendi. Demokrasi, insan hakları, siyasi reform istiyorlardı. Esad şaşkındı. Onu alkışlayanlar, pohpohlayanlar şimdi üzerine çullanmaya hazır sırtlan olmuştu. Muhalefetin haklı talepleri vardı. O taleplere Esad tam cevap verecekken ve muhalefetle sürekli görüşürken birden bu ilişkiler kesildi. İçerde ve dışarda birileri Suriye’de bir Suri-Suri çözüm istemiyordu.
Dünya rejimini tanzim eden uluslararası tekelci holdingler enerjiye, suya, gıdaya ve ilaca mutlak hegemonya istiyorlardı. İsrail bir an önce önüne koyduğu Nil’den Fırat’a hedefine ulaşıp mutlu ve zengin bir büyük İsrail inşa etmek istiyordu. Geçmiş ve gelecek tarih onların keyfine göre yazılmalıydı. İnsan onların arzularına göre şekillenmeliydi. Tanrıları böyle istiyordu.
Suriye’yi çevreleyen tüm ülkeler Suriye’ye savaş ilan eden örgütlerin yuvası olmuştu. Katar eski Başbakanı sadece Katar, Suriye Devleti ve ordusunun çökertilmesi için 137 milyar dolar harcadık demişti. 2012-2017 Suriye sahası kanlı savaşlar yaşadı. Silahlı muhalefet etnik ve mezhepçi söylem ve eylemlerinde vahşetin her türlüsünü yaptı.
Suriye toplumunda devletin eseri olan korkutarak, işkence ederek, Muhaberat ile ürküterek, medya ile susturarak sindirilmiş olan topluma cesaret dopingi gerekiyordu. Polislerin, devlet memurlarının, askerlerin, Alevilerin binalardan canlı atıldığı, koyun gibi kesildiği, işkence edildiği görüntüler medyayı dolduruyordu.
Buna mukabil asker ve polisin öldürdüğü veya yakaladıktan sonra işkence ettiği muhaliflerin videoları tedavüle sokuluyordu. Toplum freni patlak kamyon olmuştu.
RAHATLIĞA DÜŞTÜ
İnsanlar devlete ve Esad’a uzak olsalar dahi kurtarıcı olarak gördükleri milletin ordusu ve Esad’ın etrafında kilitlendiler. Canhıraş savaştılar. Suriye savaşına katılan örgütler ve devletler arttıkça önce Hizbullah ardından İran ve en nihayet Rusya, Suriye savaşına müdahil oldu. 2017’de Esad önemli bir askerlik üstünlük elde etti.
Ancak ordu, toplum, ekonomi çok yıpranmıştı. Silahlı muhalefet ve başta AK Parti hükümeti, Katar ile onları destekleyen devletler geçici bir geri adım attı. 2022’de Esad yeni bir siyasi zafer kazandı. Arap Ligine tekrar kabul edildi. Arap ülkeleri diplomatik ilişkileri yeniden başlattı. Esad başkentlere zafer edasıyla gidiyordu. Ülkesini koruyacak Rusya, İran ve Hizbullah da vardı. Rahatlığa düştü.
On binlerce evladını Suriye, ordu ve devlet dağılmasın diye feda eden milletin hiçbir ihtiyacı iyileşmedi. En büyük düşman olarak telakki ettiği Erdoğan bile kendisiyle el sıkışmaya hazırdı. Bunun anlamını kavrayamadı. Zaaflık olarak gördü. Oyun olarak telakki etti.
Ancak ne bu oyuna dahil oluyordu ne de bu oyunu bozabilecek kudretteydi. Sadece küs çocuk gibi davrandı. Sahip olduklarıyla yetindi. Kurtlar sofrasında olduğunu unuttu.
Esad ve muhalefetin savaş tüccarları milyarlar kazanırken Suriye milleti gurbete, açlığa, zül ve acılara, coğrafyamızın en huzurlu, en güvenli ve en varlıklı ülkesini terk eden milyonlar yabancı ülkelerin ve toplumların nazarında tu kaka oldu.
ÇIKARILACAK DERSLER
Esad’ın Esad’ı yıktığı bu ibret dolu tablodan öğreneceğimiz dersler: Başkalarının silahına güvenerek ülkeni koruyamazsın. Başkalarının parası ve yatırımlarına güvenerek ülkeni doyuramazsın. Bağımsızlık, egemenlik ve hürriyeti elde etmek için üretmelisin. Üretmesen tüketirsin. Tüketirsen muhtaç olursun. Muhtaç olunca liderlik vasfını kaybedersin. Savaşta milletine liderlik, orduna komutanlık etmezsen sığınacak limanın kalmaz.
Not: Bir sonraki yazımız ‘Esad’ı Hamas ve Netanyahu yıktı’ ve ‘Esad sonrası Suriye’de HTŞ’nin asli görevleri nedir?’ konusunda olacaktır. Tabi ki eğer o vakte kadar Netanyahu Suriye’nin büyük bir bölümünü halen işgal etmediyse.