26 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suruç katliamı ve ulusal güvenlik

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye’nin güvenliğini, ABD ve İsrail’in dümen suyunda kalarak sağlamak olanaksızdır. “Büyük güçlerle uyum” bağımlılığı, güvenlik zaafının kaynağıdır. Çünkü ülke güvenliği, bir asayiş sorunundan ibaret değildir. Güvenlik, izlenen stratejiye göredir. Güvenliği sağlanan büyük güçlerin stratejisi ise, ülke halkının güvenliği denklemde yer almaz, tam tersine denkleme kurban edilir. Bugün ülkemizde ve bölgemizde ABD ve İsrail’in stratejisinin güvenliği, Türkiye’nin güvenlik zaafı demektir. GÜVENLİK ZAAFIÜlkenin güvenlik zaafı, başka güçlere geniş bir manevra alanı sağlar. Manevra alanı, ülkenin stratejik yönelimini belirlemenin ötesinde, taktik hedefleri kapsamaya başlar. Hatta ülke içindeki günlük siyasal konuşlanmalara ince ayar vermeyi olanaklı kılan bir ortam oluşur. Hele bir de elde PKK ve IŞİD benzeri terör araçlarının yanı sıra, kamuoyunu şekillendirecek bir medya ağı varsa, sonuç almak çocuk oyuncağı haline gelir. Alınan her sonuç, milleti saldırıya daha da açık hale getirir. Üstelik ülkenin güvenlik zaafının millette güçlendirdiği güvenlik talebi, ABD ve İsrail’in stratejisinin güvenliğini sağlamaya kanalize edilir. Özetle, büyük güçlerin stratejik ve taktik hedefleri suçun nedenini yaratır, ülkenin güvenlik zaafı suçu özendirir, terör araçları suçun işlenerek sonuç alınmasını sağlar, alınan her sonuç yeni suçların tasarlanıp uygulanmasını kolaylaştırır. IŞİD TASARIMLANMIŞ BİR DÜŞMANDIRIŞİD, tasarımı ABD tarafından yapılarak biçilmiş bir düşmandır. Önemli olan, IŞİD’in yenilmesi değil, IŞİD’i kimin yeneceğidir. Hedef, bölgedeki güçlerin IŞİD’e karşı ABD güdümündeki bir koalisyon içinde konuşlandırılmalarıdır. Bu koalisyon içinde parlatılan güç, ABD’nin bugün dünyadaki en yakın “silah arkadaşı” konumunda olan PKK ve PYD’dir. Yakın hedef, “Kürdistan” adı altında kurulacak İkinci İsrail’i Akdeniz’e bağlayacak koridorun oluşturulmasıdır. Bu senaryoda IŞİD’e karşı başrolün PKK ve PYD’ye verilmesi, sonucun bu koridorun fiili olarak oluşturulmasıyla sınırlı kalmayıp, bu bölgedeki PKK- PYD egemenliğinin dünya çapında meşrulaştırılması amacıyladır. ABD güdümünde oluşturulmaya çalışılan koalisyonda, bölgenin diğer güçlerine düşen yardımcı oyuncu rolüdür. Planın Türkiye’ye yansımasının özeti, ülke güvenliğinin yerine sözde “çözüm”, özde “çözülme” sürecinin güvenliğinin geçirilmesidir. Bu güvenliğin bugünkü karşılığı da, HDP katalizörlüğü altında kurulacak bir (yeni) AKP - CHP koalisyonudur. Suruç katliamının ardında yatan gerçek budur.İkircikli tutumların İŞE YARAMADIĞI BİR DÖNEMUlusal güvenlik, halka dayanmadan ve halkı kazanmadan sağlanamaz. Onun için de halkın güvenliğinin güvenlik kavramının merkezine yerleştirilmesi gerekir. Bu açıdan ikircikli tutumların işe yaramadığı bir dönemden geçiyoruz. Büyük güçlerle uyum kaygısı, Türkiye’nin hareket alanını yok etmektedir. Bugünün koşullarında hem büyük güçlerin suyuna gitmek, hem de Türkiye’yi savunmak olanaksızdır. İkircikli bir tutumdan Türkiye hanesine düşen pay, dünya üstünde hiçbir etkisi olmayan kişisel bir kaygının ötesine geçemez. Çözüm, kurcalanmaya ve işlenmeye uygun zaaflar içermeyen sağlam bir Türkiye Cephesinin oluşturulmasıdır. ABD’nin ülkemizde ve bölgede sahneye koymaya çalıştığı oyunların sahnesi ne kadar daralırsa, Türkiye - ABD ilişkileri de o kadar normalleşir. Bugün bazılarının peşinden koştuğu ama elde edilmesi olanaksız kısmi çözümler de ancak o zaman imkân dahiline girer. TÜRKİYE CEPHESİ VE BATI ASYA BİRLİĞİ               Aynı durum, bölgenin bütünü içinde geçerlidir. Bugün yaşanmakta olan felaketlerin panzehri, bölge ülkelerinin ABD ve İsrail ile kullandıkları piyonların hareket alanını ortadan kaldıracak bir birlik oluşturmalarıdır. Ulusal güvenlik, bütüncül bir olgudur. Can güvenliğinden gıda güvenliğine, sınır güvenliğinden mali güvenliğe, siber güvenlikten enerji güvenliğine kadar yaşamın bütün alanlarını kapsar. Çünkü sorun, kurcalanarak ve işlenerek ülkenin altının oyulmasına uygun zayıf nokta bırakmayacak bir güvenlik örgütlenmesini gerçekleştirmektir. Türkiye, bölge ülkeleri ve Avrasya, böyle bir güvenlik örgütlenmesini başaracak olanaklara sahiptir. Suruç katliamında yitirdiğimiz gençlerle, PKK’nın katlettiği asker ve polislerimizin acısı, bütün Türkiye’nin acısıdır. Yeni acılara geçit vermemenin yolu, emperyalizme karşı Türkiye Cephesi ve Batı Asya Birliğindedir.