06 Ocak 2025 Pazartesi
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Susmak tarihi vebaldir -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

21 Mart ‘Şölen ve Barış Harekatı’ndan sonra sanıldı ki Apo’nun İmralı’dan yazdığı mektuplar Diyarbakır’da toplanan Nevruz şöleni, ikinci Habur vakasından başka bir anlam taşımamaktadır.

Bu tartışmalar içinde en sert konuşmaları MHP Genel Başkanı Bahçeli yapmakta. Bahçeli’nin Bursa mitingindeki dinleyici sayısı ertesi gün Başbakan’ın yaptığı Eskişehir mitinginden çok daha kalabalıktı. Bahçeli “Bu AKP iktidarının zulmüne katlanacak mısınız, susup oturacak mısınız?” diye soruyor, 500 bine yakın insan heyecanla yanıtlıyordu: “Vur de vuralım! Öl de ölelim.” Ve Bahçeli “Onun da zamanı gelecek” diyordu.

İşte bu vahim sonuçlar doğuracak bir işaret olarak algılanmalı. Ülkücüler sokağa inerlerse başkaları da inebilir ve Türkiye hiç de layık olmadığı bir süreci yaşayabilir.

Milliyet’in sabık yazarı Hasan Cemal’in Kandil’de PKK’nın ikinci adamı Karayılan’la yaptığı röportaj gösteriyor ki tümü 5 bin kişiden ibaret olan PKK örgütü öyle silah bırakmış filan değil. Bazı şartları var.

Cumhuriyet yasaları yok mu?

Karayılan’ın söylediklerine bakarsanız devlet; öne sürülen koşulları kabul ederse eşkiya omuzlarında silahları ellerini kollarını sallaya sallaya istedikleri yere gidebilecek. İsterse geri de dönebilecek.

Bu satırların yazarı bir süre Başbakanın en yakınında çalışmış biri olarak diyebilir ki: Bu 89 yıllık Cumhuriyet tarihinde rastlanan ilk talihsiz ve sonu hüsranla bitecek bir vak’a olarak tarihe geçecek anlamlı bir isyandır.

Karayılan diyor ki: “Bu sürecin mimarı Başkan Apo’dur... Yeni dönemde sorunlar artık siyasal, demokratik yöntemlerle çözülecek. Bu sadece Türkiye’de yaşayan değil bütün bölge Kürtleri için, bütün Ortadoğu açısından önemli bir gelişmedir. Sorunu çözenler hiç kuşkusuz adını tarihe büyük harflerle yazdıracaktır. Bu durum önder Apo için olduğu kadar Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan için de çok önemli tarihsel bir misyondur. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Cumhurbaşkanı ve hükümetini, konuya bir de bu açıdan bakmalarını istiyor ve kendilerinin tarihsel sorumluluklarına sahip çıkmaya ve atılması gereken cesur adımları bir an önce atmaya çağırıyorum. Sürece mutlaka CHP’yi de sokmaları gerekir”

PKK’nın ikinci adamı TBMM’nin bazı yasalar çıkarmasını da öneriyor, iki komisyon kurulmasını, komisyonlarda alınan kararların meclisce kabul edilmesini şart koşuyor. Yoksa ortada barış kalmaz demek istiyor. Bunun adı eli silahlı 5 bin kişilik bir çetenin koca TSK’ni şart koşacak durumda moralsiz ve kararsız görmesi değil midir?

Karayılan’ın da Apo gibi edası muzaffer bir komutan sanki. Şimdi soralım:

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti midir? Ruhsatı olmayan, silahı omzuna alıp istediği yere gidebilir, isterse tekrar geri dönerek işe bıraktığı yerden başlayabilir mi? Bunun yasalarımızdaki yerini bir kişi gösterebilir mi? Hukuk devleti böyle bir sergerdeliğe asla izin vermez.

Suça iştirak

Ya böyle zamanlarda konuşması gerekenler, CHP içindeki milletvekilleri neden susar? Susmak suça iştiraktir ve susanlar, konuşmayanlar sadece korkak değil, aynı zamanda vatan sevgisinden yoksun susmayı marifet sananlardır da.

Hiç kuşkum yok ki; “Çılgın Türkleri” yazan Turgut Özakman’ın içi yanıyordur. Nerede onlar? Bir kez daha soralım: Deniz Baykal ne zaman Meclis’te halka gerçekleri anlatacak. Halk onu bekliyor.

CHP milletvekilleri sizde hiç utanma, vatan sevgisi yok mu? Kırmızı koltuklar ve aldığınız paralar bu milletin cebinden çıkmıyor mu? Bu vahim durum sizi hiç mi huzursuz etmiyor? Yazıklar olsun sizlere!

Ya görevinizi yapın, ya da Meclisi terk edin. Atalarımız ne derlerdi?

“Ya devlet başa, ya kuzgun leşe...”

Hangisi doğru Cumhuriyet sayesinde o koltukta oturabilenler...