Süt tartışmaları
Son günlerde süt, üretici eline geçen fiyatın düşmesi, ödemelerin gecikmesi gibi sorunlarla gündeme geldi. Tarımın her dalında olduğu gibi, süt konusu da gelişmiş Batı’da da sürekli gündemi meşgul eden sorunlar arasındadır. Konu aynı, ancak sorunlar farklıdır. ABD ve AB’yi örnek aldığımızda, ortak özellik, sütün insan için yaşamsal bir gıda olduğu anlayışıyla izlenen okul sütü vb. programlarla süt tüketimi ve dolayısıyla süt üretiminin desteklenmesidir. Sorunlar söz konusu olunca, Türkiye’de temel sorun yapısal iken, Batı’nın sorunu uygulama ile ilgilidir.
Türkiye’de süt üreten işletme büyüklükleri ve sütün tüketiciye ulaşma zinciri açısından önemli yapısal sorunlar vardır. Kişisel olarak 1982 yılında, sütün yüzde 100’ünün kooperatifler tarafından pazarlandığı Norveç’te tüm ülkeyi içeren bir yıllık bir incelemede bulunmuştum. 34 yıl sonra, Türkiye’de aynısını bırakın, benzeri bir yapının olmadığını üzülerek belirtmek durumundayım.
ABD’de süt pazarlaması Federal Süt Pazarlama Düzeni’ne bağlıdır. Süt pazarlamasında kooperatiflerin önemi çok büyüktür. 2010 yılı verilerine göre ABD’de ilk 50 sırayı alan kooperatifler, toplam ülke üretiminin (86 milyon ton) yüzde 79’unu pazarlamaktadır. İlk 5 kooperatifin payı ise yüzde 42’dir. Süt sanayinde pazarlık kooperatifleri çok önemlidir. İki grupta toplanan bu kooperatiflerin ilki, süt fiyatı için pazarlık yapan (genellikle federal pazar kurallarına bağlı) yapılardır. Bu kooperatiflerin payı hacim olarak kooperatif pazarlamaya konu olan sütün yüzde 25’ini oluşturmaktadır. İkinci grup kooperatif, süt fiyatları konusunda pazarlık yapmakla birlikte fazla sütü, süt ürünlerine işleme kapasitesine sahip olan pazarlık-dengeleme kooperatifleri olarak adlandırılan örgütlerdir.***AB’de süt pazarlamasında ortak piyasa düzeni içinde sanayi kuruluşları yanında üretici kooperatiflerinin büyük ağırlığı bulunmaktadır. 2015 yılı süt kotalarının kaldırılmasından sonra süt piyasasını düzenlemek amacıyla “Süt Paketi” olarak adlandırılan yeni bir program tasarlanmıştır. Sistem 3 Ekim 2012 yılından bu yana tam uygulanabilir durumdadır. Sistem, üretici örgütleri aracılığıyla toplu sözleşme şartlarını müzakere etme olanağı verirken, süt üretici ve işleyicileri arasında yazılı sözleşme öngörmektedir. Süt Paketi tarafından getirilen önlemler 2020’nin ortalarına kadar geçerli olacaktır. AB’de süt pazarlamasında kooperatiflerin payı yüzde 30’la yüzde 100 arasında değişmektedir. AB’de üretici meslek örgütünün etkinliği, süt pazarlamasında kooperatiflerin ağırlıklı olması yeterli görülmemiştir. Süt pazarının yapısını değiştirilmesine bir tepki olarak bazı pazarlık kooperatifleri kurulmuştur. Pazarlık kooperatiflerinin gelişmesi, ulusal düzeyde karşı karşıya bulunulan yasal kısıtlamalarla karşılaşmıştır. Ayrıca bir Avrupa Süt Bordu (ASB) oluşturulmuştur. Bu örgüt Avrupa’da üretici örgütlerinin şemsiye organizasyonudur. Yaklaşık 100 bin süt üreticisini temsil eden 15 Avrupa ülkesinden üyesi olan örgüt, Avrupa’nın her bölgesinde üreticilerin ileriye dönük sürdürülebilir süt üretimi gerçekleştirmelerini amaçlamaktadır.***Burada temel amaç ortalama süt üretim maliyetlerini karşılayan bir süt fiyatı elde edebilmektir.
Sahip olduğu SEK sistemini eliyle yok eden Türkiye, 2002 yılından beri öncelikle süt üretimini kayıt altına alma gayreti içine girmiştir. Genelde çiftçi meslek örgütünün etkin olmadığı bir yapıda, süt pazarlaması için de, ABD ve AB’de olduğu gibi kooperatifler şeklinde örgütlenme yerine fazla etkinliği olmayacak birlik modeli seçilmiştir. Kooperatiflerin süt pazarlamasında payı yüzde 5’in bile altındadır (tahmin). Resmi verilere göre 18 milyon ton sütün yaklaşık yüzde 50’si sanayide işlenmektedir. Burada da birçok yapısal sorun varken, sözleşme zorunluluğu getirilmiştir. Fakat üreticinin sanayici karşısında hiçbir pazarlık gücü bulunmamaktadır. Bu nedenle de, uygulamada başta fiyat ve ödemeler konusunda sorunlar kendini göstermiştir.
Diğer konularda olduğu gibi bu alanda da üreticiye yapılacak en büyük iyilik, öncelikle meslek odası olan ziraat odalarını tabandan yukarı doğru demokratik bir yapıya kavuşturmaktır. Tarımla ilgisi olan ticaret borsalarının görevlerini de bu örgüte vermektir. Süt üreticilerinin de öncelikle ABD’de olduğu gibi pazarlık kooperatifleri altında 1163 sayılı yasaya göre örgütlenmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca gerekli yasal düzenlemeler yapılarak tarımla ilgili konulardaki kooperatiflerin işlemleri için ilgili bakanlığın Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olması sağlanmalıdır.
Kırk yıldır, kimse bize bir şey sormasa da belki bir ilgili okur diye, biz yazmaya devam edelim.