23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Taç giyen baş akıllanır mı?

Birgül Ayman Güler

Birgül Ayman Güler

Eski Yazar

A+ A-

21 Ocak 2017, anayasayı değiştirecek yalap şalap bir teklif TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. 15 gün oldu, o metin halâ Resmi Gazete’de yayımlanmadı, yani yasa haline gelmedi. Dolayısıyla referandum süreci de başlamadı. Bu arada tarafları saran heyecan tufanı, kabardığıyla öylece kaldı, bekliyor.
*
Girişilen anayasa değişikliği tutarsız ve yanlışlarla dolu. Kurmaya kalkıştığı yönetim düzeni sürdürülemez. 2010’daki anayasa değişikliğinin ardından getirdiği 15 Temmuz 2016 gibi, bu da ardından kimbilir neleri sürükleyip getirecek.
Bu değişikliği kimler nasıl çalışarak hazırladılar, belirsiz. Ortada resmi bir açıklama yok. Bu işle görevlendirilmiş bir resmî komisyon da yok.
Elimizde olan, Aslan Bulut’un Yeniçağ Gazetesi’ndeki yazısında işaret ettiği bir başdanışman açıklamasından ibaret. Bu açıklamada üyeleri sürekli değişmiş, 15 kişi kadar kimseden oluşan, ayda bir toplanıp Türkiye’ye anayasa biçen ve üyelerinin her biri ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken ilginç bir heyetten bahis var. Olsa olsa danışmanı oldukları cumhurbaşkanına, onun isteği üzerine belli bir konuda ön-çalışma yapma ve konuyu raporlama ile sınırlı görev yüklenebilecek olan bir ‘danışmanlar grubu’, Türkiye’ye anayasa hazırlamış bulunuyorlar.
Devlet geleneğinde “icra” ile “meşveret” makamları arasındaki köklü farklılıklar, ne kadar hızlı unutulmuş?
*
Bu metin, başdanışmanlardan birinin söylediğine göre, TBMM’ne 82 konu bırakacak. Saymışlar, anayasada 82 konu kanunla düzenlenir deniyormuş! Dersiniz ki, diğer konularda Meclis kanun yapma yetkisini şimdiye kadar anayasa dışı davranarak kullanmış! Bunun özel bir vurgu ve koruma olduğunun bile farkında olmayan bu “heyet”, Madde 7’de yazan “yasama yetkisi devredilemez” hükmünün ne anlama geldiğini anlamamış görünüyorlar. Anlamamışlar, TBMM’nin yasama yetkisinin sayılıp sınırlandırılabileceğini sanıyorlar.
Bu metne göre yasama yetkisinin genel sahibi cumhurbaşkanı. TBMM ise yalnızca 82 konuda yetkili. Yürütme zaten başlıbaşına cumhurbaşkanı. Başkomutan da o. Bu kişi bunların üstüne bir de bir siyasi partinin genel başkanlığını yürütmek de dahil olmak üzere “partili”!
*
Bu metin, hükümeti ortadan kaldırıyor. Hukuksal olarak hükümet yoksa, tek devlet tüzelkişiliği de dağılacak demektir. Bakanlıklara, valiliklere ve kaymakamlıklara, bunların hepsine her biri ayrı kamu tüzelkişiliği vermenin yolu açılıyordemektir. Bölgelerden öncedevlet kurumlarında özerkleşme isteyenler, önlerindeki en büyük engel olarak gördükleri “tek devlet tüzelkişiliği” yapısından kurtulacaklar demektir. Hem de ne hızla! Bu işler bu anayasa değişikliğiyle, bir cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarmaya bakar!
*
Böyle bir yönetim düzeni olmaz. Bu düzenek, önce kamu yönetimini ve hemen ardından devleti dağıtır. Bu işi yapanlar bile bunu bilirler.
Peki, neden bu kadar ısrarlılar?
*
Eski bir söze göre “taç giyen baş akıllanır”mış! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Başbakan Binali Yıldırım’a son kez seslenmekte fayda var; Taç onların başında. Bu anayasa değişikliğini kotardıkları anlaşılan “Danışman” ve “Başdanışman”ların başlarında Taç yok. Sırtlarında yumurta küfesi de.
Ellerine tutuşturulmuş kalemlerle yazıp, makaslarıyla kesip biçmiş bu “başdanışmanlar” işlerinin ehli değiller. Neyin ehli olduklarını bilmek ise bizim değil, bunlara danışanların görevi.
Taç giymiş başlar, bu yanlıştan geri dönmelidirler.