Tahammül!
Bu iktidar...
Atatürk ilke ve devrimlerine savaş açıp “Atatürk bugün yaşasaydı bizim partimize oy verirdi” dedi... Tahammül ettiniz!
***
Demokrasiyi kılıf yaparak, hepimizin sesini kıstı... Tahammül ettiniz!
***
1 Mayıs’ı resmi bayram ilan etti ama kutlamayı yasakladı... Tahammül ettiniz!
***
Sınırsız özgürlük vaat etti ama gösteri haklarını kullanan gençlerimizi alınlarının ortasından vurdurdu... Tahammül ettiniz!
***
Yasakları kaldırmak adına, akla hayale gelmeyecek yasaklar koydu... Tahammül ettiniz!
***
Yolsuzlukları, hırsızlıkları önleyeceğini söyledi; tarihin en büyük yolsuzluk iddialarının muhatabı oldu... Tahammül ettiniz!
***
Bir yandan Anayasa’ya kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmasını yazdırıp diğer yandan ayda ortalama 24 kadın cinayetinin işlenmesine zemin hazırladı... Tahammül ettiniz!
***
Şehit yakınlarına, gazilere iltifat düzüp arkasından şehit babasını hapse attırdı; gaziyi dövdürdü... Tahammül ettiniz!
***
Bedensel engellilerden oy almak için dernek başkanını milletvekili yaptı ama bu yurttaşlarımızın sorunlarını algılama ve çözme konusunda “engelli” oldu... Tahammül ettiniz!
***
Geçmişteki işkencecilerden yakınırken ve bunu siyasete malzeme yaparken kendi döneminde gençlerimizin işkenceden ölmesini kuru bir özürle geçiştirdi... Tahammül ettiniz!
***
Yoksullukla mücadele edeceğini söyleyip ülkenin üçte birini yoksulluk sınırı altında yaşamaya mahkûm etti... Tahammül ettiniz!
***
Bu örneklerden binlerce vermek mümkün...
Şu 13 yılda o kadar çok şeye tahammül ettiniz ki; şimdi neden vatan toprağını terk edip bunu “zafermiş gibi” kutlamalarına tahammül edemiyorsunuz; işte ben buna şaşırıyorum!
55 KORUMA
45 HİZMETLİ! (108)
Abdullah Gül, “Huber’deki bütün masrafları benim karşıladığımı herkes biliyor... Bu konularda titizim ben!” demişti...
Ben de bu “titiz” Cumhurbaşkanı’ndan, Huber için yaptığı ödemelerin belgelerini göstermesini istemiştim.
Ancak aradan dört gün geçti; beyefendi belge falan gösteremedi.
Bir kez daha yazayım:
Abdullah Bey...
O Köşk’te yaşarken, altı ay boyunca senin ve ailenin güvenliği için tam 55 koruma görev yaptı.
Ayrıca çoğu temizlikçi, aşçı, bahçıvan, şoför, havuz görevlisi ve garson olmak üzere 45 personel sana ve eşine hizmet etti.
Hepsi devletten maaş aldı; yedi, içti...
Senin ve emrindekilerin kullanımına 18 araç tahsis edildi...
Bunlar için ödenen paralara ısıtma, iletişim, yeme-içme-ağırlama, konaklama masraflarını ekle; aylık gider yüz binlerce lirayı buluyor!
Bir de “ecr-i misil” diye bir şey var ama... Şimdilik ona girmiyorum!
Tüm bu giderleri ödediğine dair makbuzları bekliyorum...
Hani; “titizsin” ya...
Gönder şu belgeleri, utandır beni!
GÜNÜN SORUSU
Yurt Atayün, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü’ydü... Daha sonradan MHP Milletvekili seçilen Engin Alan’ı gözaltına aldıran ve tutuklanmasını sağlayan kişiydi. “Fethullah Gülen yapılanması için casusluk yaptığı” suçlamasıyla tutuklandı, halen cezaevinde... Şimdi MHP’den İzmir Milletvekilliği’ne aday adaylığını koymuş... Sorum Engin Alan’a:
Bu haberi duyunca ne hissettiniz?
MEYDANI BOŞ BULUNCA...
Bazı AKP’lileri Recep Tayyip Erdoğan’a “padişahlık” payesi vermek de kesmedi... Şimdi sıra, onun doğum günü olan 26 Şubat’ı, tıpkı Hz. Muhammed için yapılan ‘Kutlu Doğum Haftası’ gibi “dini içerikli” toplantılarla kutlamaya geldi!
Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinin AKP’li belediyesi ile Adıyaman’da kurulu Toplumsal Gelişme Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği, (TOGEM), Erdoğan’ın doğum gününü kutlamak için özel bir program hazırladı ve bunu ilçenin dört bir yanına asılan afişlerle duyurdu...
“Cumhurbaşkanımızın doğum günü vesilesi ile birlik ve beraberlik programı” olarak tanıtımı yapılan etkinlikte, dini sohbet, ilahi dinletisi ve semazen gösterisi yer alıyor...
***
Hadi; bu cahiller Erdoğan’a yaranmak uğruna dine bile bu kadar saygısızlık etmeyi göze alabiliyor...
İyi de o nasıl izin veriyor bu günahın işlenmesine?
Bu dünyada kendisini koruyan 2 bin 500 korumanın, öteki dünyada hiçbir işe yaramayacağını bilmiyor mu?
PEKİN!
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Pekin, dün Aydınlık’ta yayınlanan yazısında iktidarın emriyle Süleyman Şah Türbesi’nin terk edilmesinin, “kaçmak” anlamına gelmediğini, bu yüzden “korkaklık” sayılamayacağını yazdı.
Yazısından; iktidarın, Suriye PKK’sının himayesine sığınmasından rahatsız olmadığını anladık...
Yani; benim yazdıklarımın tamamını, hem de aynı gün, adeta “iktidar partisi” adına tekzip etmiş oldu.
Sadece bana değil; partisindeki birçok arkadaşına ters düştü...
***
Her şey, hepinizin gözünün önünde yaşanıyor.
İki görüşü de okuyun; bırakın, kimin haklı olduğunu zaman ortaya çıkarsın!
GÜNÜN İSYANI
İsyanım, iktidarın vatan toprağını terk edip “Süleyman Şah’ın yerini değiştirmeseydik 38 askerimizi öldüreceklerdi” bahanesine hak verenlere:
Atatürk sizin gibi düşünüp “askerlerimiz ölmesin” diye işgal atındaki topraklarımızı geri almak için o büyük savaşa girmeseydi... Bugün kimin boyunduruğu altında olacağınızı hiç aklınıza getiriyor musunuz?