17 Kasım 2024 Pazar
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tahran zirvesi

Ferit İlsever

Ferit İlsever

Gazete Yazarı

A+ A-

Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin önceki gün Tahran'da yaptıkları zirve toplantısı, bağımsızlık mücadelemizde önemli fırsatlar sunuyor. Bu zirvede Türkiye'nin ana gündem maddesi, önümüzdeki günlerde Suriye'nin kuzeyine gerçekleştireceğimiz harekâttı. Sayın Çumhurbaskanımız zirvede Türkiye'nin terörle mücadelesini, terör örgütlerinin kökü kazınıncaya kadar kararlılıkla sürdüreceğini bir kez daha vurguladı.

En başta şunu söyleyelim; Türkiye'nin, ülkemizi bölmek isteyen ABD hizmetindeki terör örgütleriyle mücadelesi haklı ve meşrudur. Bunlar ülkemizde büyük ölçüde hendeklere görüldükten sonra, Türkiye'ye saldırılarını Suriye'nin kuzeyinden Tel Rıfat ve Münbiç merkezli olarak sürdürüyorlarsa, silahlı kuvvetlerimizin bu noktalara harekâtı da haklı ve meşrudur. Evet, terörün kökünü bütünüyle kazımak için, önümüzde atılacak acil adım budur.

Zirve sonunda yayınlanan ortak bildiride de, üç ülkenin teröre karşı birlikte mücadelesinin altı çizilmiş ve Türkiye'nin bu konudaki mücadelesinin haklı olduğu belirtilmiştir. Bunun yanısıra, bildiride Suriye'de "Gayrimeşru özyönetim teşebbüslerine karşı ortak tavır alınacağı" da açıklanmış ve Suriye'nin toprak bütünlüğü vurgulanmıştır.

En önemlisi, zirve sonrasında yapılan Putin-Reisi görüşmesinden sonra, iki lider ortak açıklamalarında, ABD'nin Suriye'de terör örgütlerini desteklemesine, özellikle Fırat'ın doğusuna vurgu yaptılar ve ABD'nin Suriye'yi derhal terk etmesini istediler. Bu açıklamada sayın Cumhurbaşkanımızın yer almamasının, Türkiye adına büyük eksiklik olduğunun altını çizelim. Ancak yine de sayın Cumhurbaşkanı'nın Suriye dönüşünde, ABD'nin Fırat'ın doğusundan çıkması çağrısı iyi olmuştur.

Ne yazık ki, Türkiye'miz adına hatalar bununla kalmıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız, harekât gereksinimimizi anlatırken, otuz kilometre derinliğindeki güvenlik şeridine vurgu yapıyor. Otuz kilometre derinliğindeki güvenlik şeridine ne gerek var? Türkiye'nin bütününün güvenliği Suriye'nin, Suriye'nin bütününün güvenliği de Türkiye'nin güvenliğidir. "Rejim şöyle", "Rejim böyle" diye eleştirip duracağına, Suriye Hükümeti'yle oturup anlaşacaksın, böylece iki komşu ülke olarak hızla terörün kökünü kazıyacağız. Bunun için koşullar en uygun noktasında. İki ülke de ABD'nin aynı, ya da benzer terör örgütleriyle bölünme tehdidiyle karşı karşıya ve ikisi de bu tehdide karşı mücadele ediyor. Türkiye PKK/PYD'yi hendeklere gömdü de, Suriye Devleti de büyük ölçüde gömmedi mi? Evet, Suriye de 2019'dan beri PYD terörünü büyük ölçüde temizledi ve tıpkı bizim dediğimiz gibi, kuzeyindeki birkaç noktayı temizledikten sonra, son operasyonunun Fırat'ın doğusuna yapılacağını açıkladı. Bu durumda Suriye ile işbirliği ve anlaşma için daha ne bekliyoruz? Bu iş ASTANA kapılarında çözüm aramakla olmaz. Elbette, bu konuda aynı tehditle karşı karşıya olduğumuz Rusya ve İran'la işbirliği yapmamız da önemli. Ama, sorunun esas çözüm noktası Suriye. Ne kadar haklı olursak olalım, nihayetinde bu operasyonla Suriye topraklarına gireceğiz.

İkinci vahim hata, sayın Cumhurbaşkanı'nın konuşmasında, ASTANA işbirliğinin Suriye'de siyasi çözüm konusunda gerçekleştireceği Anayasa Komitesi toplantısının ertelenmesini eleştirmesi. Suriye'de siyasi çözüm, Suriye'nin iç işi. Suriye'de siyasi çözümü Rusya, Türkiye, İran mı gerçekleştirecek? Bu konuda komşular olarak Suriye'ye destekte bulunmak başka. Ama, şu veya bu etnik, dinsel yapıları destekleyerek siyasi çözüme müdahale etmek bambaşka. Sayın Cumhurbaşkanı'nın Suriye'de siyasi çözüm konusunda aşırı ısrarı Türkiye'ye zarar veriyor.

Suriye, "Gayrimeşru özyönetim teşebbüslerinin" de önünü keserek, milli birliği ve toprak bütünlüğü temelinde siyasi çözüm konusunda epey yol aldı. Amerikan Emperyalizmi'nin kovulup atılması ve terör örgütlerinin temizlenmesiyle bu çözümü de hayata geçirecek.

Sonuç olarak; Haklı ve doğru olduğumuz işte bir sürü hata. Bir doğru bu kadar hatayı kaldırmaz.

Recep Tayyip Erdoğan Putin İran ABD NATO