10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul 15°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tahterevalli-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Çocukluk yıllarından Tahterevaliyi anımsarsınız. Orta yerine yere çakılı bir destek üzerinde düzgün bir tahta, üzerine binen iki kişi dengeyi sağlar ve destek bozulunca ağır olan taraf ötekisini yukarı kaldırır. Yani ağırlığı olan destek çıkar ve eğlence devam eder. Bir o taraf, bir öbür taraf... İki muhalefet partisi iktidarı işte böyle destekliyor. Adeta birbirileriyle yarış edercesine onun ağırlığını korumak için bir CHP destek çıkıyor, bir MHP.

CHP Meclis’i toplamak istedi. Konular yaşamsal ya da diyelim ki; MHP’nin savunduğu ‘Milliyetçilik’ ilkesiyle ilintili; bağımsızlık, devletin yüksek çıkarları hatta bir savaş olasılığı ortaya atılacak tartışılacak, kamuoyu bilgilendirilecek. MHP yerinden fırlıyor CHP’yi itiyor ve yerine kendi oturup iktidarı destekliyor, onun Meclis’i toplamamak kararına yandaşlık ediyor. Oysa aynı MHP Genel Başkanı her seçim öncesinde, meydanlarda arslan kesilir “Al sıkıysa sen as Apo’yu” diyerek urgan atardı! Sonra CHP 367. maddeyi Anayasa Mahkemesi’ne götürerek Meclis’in toplanma sayısını Anayasaya uygun hale getirmek isteyince aynı Sayın Başkan bu defa kuzu- kuzu Meclis’e girmeyerek o maddenin ortada kalmasını sağladı ve sonunda da Cumhurbaşkanı Gül seçildi. Buna benzer nice olaylar.. Yani biri Tahterevallinin ucunu bıraksa öbürü onun yerini alıyor. Böylece iktidar yapay dengelerle yerinde kalmak bir yana giderek güçleniyor. MHP azılı bir PKK düşmanıdır doğru. Ama işine geldiğinde CHP’ye fark atmak söz konusu oluyor ve böylece Tahtravallideki denge unsuru sürekli değişiyor ve siyasi istikrar- sözüm ona- birileri tarafından sağlanmış oluyor.

Devlet paşa, kuzgun leşe

Şimdi tarihi bir olayı bir kere daha anlatmak istiyorum.

1936-37 yıllarında Dersim’de büyük bir ayaklanma olmuştu. Başbakan Bayar’dı ve Gazi Mustafa Kemal Bayar’ı çağırıp sordu:

“- Celal Bey neler oluyor? Git öğren ve bana bilgi ver.”

Sonrasını Çiftehavuzlar’daki Celal Bayar Köşk’ünde Bayar’dan dinlemiştim. O günlerde de sol terör kurtarılmış bölgeler yaratmıştı, sadece Doğu’da değil Karadeniz’de de eylemler yapıyordu. Bayar, Dersim’i nasıl çözümlediğini anlattı:

“ Hadiseyi tetkik ettim. Dersim’de bazı Kürt gruplar harekete geçmişler ve askerlerimizi vuruyorlar. Atatürk’e durumu anlattım. Bana ‘O halde gereğini yap’ dedi. Ertesi gün Dersim’i vurduk, taş, taş üstüne bırakmadık.” (Celal Bayar’ın anlattıkları)

1979 yılıydı. Ali Topuz’la (Köy İşleri Bakanı) Karadeniz’e gitmiştik. Artvin Murgul’daki Etibank’a ait Bakır fabrikalarının yemekhanesinde yemek yiyorduk, içeriye Vali girdi ve Bakan’a bir şeyler söyledi. Daha fazla ileriye gitmemizin Bakan’ın korunması bakımından zor olacağını söylemiş, Bakan Topuz yüksek sesle hepimize olayı naklederken şöyle dedi:

“-Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Bakanı terörist var diye oraya girmekten kaçınmaz. Yarın sabah oraya gideceğiz.” Nitekim gittik. Devletin gücü orada bizi karşıladı ve terör ortalıklarda yoktu. İşte Cumhuriyet devrinin iki olayı biri 1936’da biri 1979’da aradan 43 yıl geçmiş ama durum aynıydı: “Devlet paşa kuzgun leşe”

Gereken yapılmıyor

PKK terörü daha birkaç gün önce sadece vur kaç savaşından alan savaşına geçmedi, strateji değiştirerek daha da azdı. 3 gün önce CHP’li Hüseyin Aygün’ü dağa kaldırdılar. Şaşılacak iş! Anlaşılıyor ki; devletin gücü başkalarının elinde olduğu için iktidar da ordu da gerekeni yapamıyor. Başbakan Yardımcısı devlet tarzına uymayan bir üslupla: “- Bu saldırı milli iradeye karşıdır ve bir milletvekilimizin hayatına zarar gelmesin diye dikkatli davranıyoruz!” diyor. Yani milletin vekili, böyle korunacak ve bu akıl almaz saldırıya yanıt vermenin gereği yok. Bir süre önce AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik şöyle demişti: “Üç şehit verdik diye savaş açacak değiliz!” böyle başa böyle traş. O halde milli iradeye tasallut seçilmiş milletvekillerinin, hukuka aykırı şekilde tutukluluklarının sürmesine milli irade açısından nasıl bakılıyor.

Şimdi PKK istediğini yaptırma gücüne sahip olduğunu kanıtlamış oluyor ve hiç kuşku duymayın ki; 15 Ağustos günü çok daha ciddi bir adım atma kararı verecek.

Peki devletin ve onun silahlı kuvvetlerinin, güvenlik güçlerinin itibarını kim koruyacak?