10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Taksim’den gelen mesaja dikkat-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Kaç yıldır bu sütunda yazdıklarımın boşa gitmediğini görmekten mutluyum.

Taksim alanını dolduran emekçiler, işçiler aydınlar, sanatçılar, bazı siyaset adamları anlattı ki: “Bu ülke, bu Cumhuriyet sahipsiz değildir”

İsrail kökenli büyük virtüöz Yahudi Menuhin, sahnede kemanını konuşturup insanları büyülü dünyalara götürürken, ön sıralarda oturan büyük bilim adamı Albert Enistein dayanayarak ve ayağa kalkmış ve şöyle demiş: “- Yahudi! Bana bir kere daha ispat ettin ki; gökte bir Tanrı var…”

Taksim’de toplanan her gruptan, her düşünceden insan da kanıtladı ki: "Bu ulus ne Cumhuriyetten, ne Atatürk ilkelerinden ne de gerçek demokrasiden vazgeçirilemez”

Halkı mezhep kavgalarına kışkırtır, kimlik kavgasına götürebilirsiniz. Ordusunu yorgun, ezik zanlı ordu yapabilir, ulusu dinsel duygularla efsunlayıp, dindar ve kindar nesil yetiştirme hevesini dile getirebilirsiniz. Vatan topraklarını 'özelleştirme' adıyla yabancılara devir bile edebilirsiniz. Ulusal ülküleri dile getirenleri zindanlara atabilir, yargısız infazla infazlara imza atabilirsiniz. Taksim'de görüldü ki: Rahmetli Atilla İlhan'ın söylediği gibi bu ulusun uyanışını önleyemezsiniz”

İlk kıvılcım Ankara’da yapılan o muhteşem Milli Anayasa Kurultayı'nda çıktı ve sonra 1 Mayıs’ta toplumsal ve demokratik bir direnişe dönüştü. 1 Mayıs kimseyi incitmeden ispat etti ki, Bu millet artık yalanla, safsata ve dini duygu sömürüleriyle avutulacak süreci çoktan aşmıştır ve dünyaya ilan etmektedir ki; barış ve gerçek demokrasi istemektedir. Hukuk ve adalet istemektedir. Ulusal kazanımlardan hakkı olan payı istemekte, açığı aş ve işin yanında özgür bir toplum istemektedir.

Alınması gereken dersler

1 Mayıs 2012 tarihi bir başlangıçtır. Arkası da aynı demokratik inançla gelecektir. Su kaynağından çıkmış, dağları aşmış ve sonunda emekçisi, sanatçısı, halkıyla bütünleşerek tüm engellere karşı duracak bir büyük güç haline gelmiştir.

Bu ulusal uyanışlara geçmişte de tanık olduk.

Meşruiyetini yitirmiş bir iktidar karşısında, o zaman insanlar; "Ordu- Millet el ele” diyerek sokakları doldurmuş, destansı bir manzara yaratmıştı. Dikkat ediniz Taksim'de artık başka sloganlar vardı: "Barış- savaşa hayır- emek hakkı- basın özgürlüğü ve kardeşlik..” Bir ulus; böyle büyük topluluklarla Kürdü- Türkü- Lazı- Arnavutu İstanbul’un ortasında ortak paydada buluşuyorsa, bunda dersler vardır. Halk güdülecek bir halk değildir ve demokrasi dışında hiçbir rejimi kabul etmeyecektir. Bu toplumu artık hiçbir güçle, demir parmaklıklarla, ya da cemaatler gücüyle kuşatmaya kalkmamalısınız. Dış odaklı planlar, emperyalist odaklara, büyük sermayeye haykıran bu seli sakın ciddiye almazlık etmeyin ve toplumsal bir patlamaya hazırlamayın.

Bir halkın tüm inandıklarını 10 yılda yok edemezsiniz. Toplumun DNA'larını değiştiremez asla bu toplumu, sandık demokrasisiyle dize getiremezsiniz. Gazi Mustafa Kemal Erzurum’dan Ankara’ya yola çıktığında bu ahaliyi iyi tanıyordu. Halk, bir çığ gibi büyüyerek arkasından yürüdü ve ümmetten koca bir ulus yaratıldı. Şimdi halkı gene cemaatin ümmeti yapma hevesleri var. Halk direniyor işte!

Bakınız bu halkın önünde bir önder bile yok. Önder aranıyor. Önderlik hevesinde olanlar ya bedelli askerlik hizmetindeler ya da, bu ülkeyi bölme küçültme işbirliği içindeler ve korkuyorlar, susuyorlar... Artık halk konuşuyor ve bu durum fesat savaş çığırtkanları için iyi haber değildir.

Atatürk varken dünya bizi gıpta ile izliyordu. Mazlum uluslar, kapitalizmin sömürgelerindeki ezilen halklar umutla bizi örnek alıyordu? İsmet Paşa en zayıf olduğu döneminde bile ABD Başkanına nasıl şamar gibi mektuplar yazıyordu? İşte bu toplumun uyanıklığına toplumsal bilincine olan güvencinden. Ecevit, bu halka güvendiği için partisini iktidara taşıyabildi. Demirel, bu halkın önüne düşerek köylünün, işçinin oylarıyla iktidar oldu. Ne değişti? Adamlar gitti, yerlerine gelenler vatan sevgisinden yoksun mu oldu? Hayır. Ancak bu ülkede birileri ılımlı İslam modeliyle iktidarda da kalınabilir sanısıyla, büyük bir oyuna kalkıştı, kimileri de bu ağır vebale ortak olarak hala masada. Taksim’den alınan ders, özellikle onlar için önemli.(!)

CHP'yi yanınıza alabilir, zaten sizden olan MHP ile kucaklaşabilirsiniz. Yeni bir Anayasa yapmaya kalkışmayın, onun meşruiyetini sağlamak için Cumhuriyeti kuran partiyle kol kola Atlantik ötesinde hazırlanan metni sakın ola bu ulusa dayatmayın. Kimse buna inanmaz.

Sonunda yapayalnız kalcaksınız. İsmet Paşa ne demişti:

“-Macera; başarılı olsa onun adı başarılı bir macera olmaktan öteye geçmez”

İşte Taksim alanından çıkan asıl mesaj bu.