Tankı tahliye et teğmen! Tankı tahliye et!
Abdullah Ağar’ın “Özgür Şehit” isimli kitabını okurken Fırat Kalkanı harekâtına katılan bir Türk M-60T tankının ve o tankın komutanı olan teğmenin hikâyesi aklıma Türk toplumunu ve ekonomisini getirdi. Şimdi ne ilgisi var diyebilirsiniz… Ama önce hikâyeyi anlatalım, sonra bağlantının ne olduğuna değinelim.
El-Bab önlerinde yaşanan çatışmalarda en büyük sorun bombalı araçlar. Molozların ya da binaların arkasında saklanıp, birden ortaya çıkmaları tespit edilmelerini güçleştiriyor. Böyle bir ortamda bir tankımız kendisine kazılan hendekten çıkıp gelecek araçları görebileceği yere geçiyor.
Tank kendini arazide belli ediyor, açığa çıkıyor! Tank adeta delirmiş gibi…
Açığa çıkar çıkmaz 120’lik topu atışa başlıyor. Gümbürdüyor ortalık. Ama esas ses karşılarında ölü bölge olarak tabir edilen yerden geliyor, çünkü bomba yüklü araç isabet alıyor ve büyük bir gürültü ile patlıyor.
Tank durmuyor atışa devam ediyor, bu arada askerde tetiğe asılıyor, kızılca kıyamet kopuyor…
Ve tam bu arada büyük bir şaşkınlık yaşıyor askerlerimiz, zira tankımız vuruluyor. Büyük bir gürültü ile reaktif zırhından parçalar kopuyor… Güdümlü tanksavar roketi ile tankın içindeki askerlerimizin şehit ya da yaralı olduğu düşünülüyor. Ama bunların hiçbiri olmuyor. Tankımız yediği mermi ile durmak yerine daha da çıldırıyor. Bir 120’lik daha çakıyor karşı tarafa. Ne yapıyor bu teğmen diye düşünüyor askerlerimiz.
Bu sırada tankımız bir roket daha yiyor… Tankın reaktif zırhı bir kez daha parçalanıyor… Dumanlar yükseliyor tanktan ve tabur komutanı telsizden bağırıyor: “Tankı tahliye et teğmen! Tankı tahliye et!”
Teğmen cevap veriyor: “Bu tankı tahliye edersek arkada adam kalmaz komutanım” Yani bombalı araçlar askerlerimize saldırır ve onları şehit eder demek istiyor teğmen…
Tank çılgın gibi ateşe devam ediyor… Ama üçüncü roket artık tankta çalışmayı imkânsız kılıyor, tank duruyor ve alev topuna dönüyor… Bir tane daha yerse tank, şehadet kesin…
Bu sırada bir başka çılgınlık oluyor, Ümit Astsubayın tankı fırlıyor, yaralı tankla IŞİD militanlarının arasına giriyor, kendini siper ediyor, gümbür gümbür sallıyor 120’likleri…
Teğmen ve personeli kan revan içinde tahliye ediliyor… Ümit astsubayın tankı da iki güdümlü yiyor ama karşı tarafı dağıtıyor…
TÜRK HALKI YILLARDIR ROKET ÜSTÜNE ROKET YİYOR
Türkün evlatları El-Bab’da mürekkeple değil, kanla bir destan yazdılar. Başarılarının sebebi ise içlerinden çıktıkları halkın fedakâr olması. Çünkü bu halk bilir. Rumeli’den bilir, Filistin’den bilir, Kerkük’den bilir, geri çekilme ve yenilginin ne kadar kötü olduğunu… Yenilmenin ve toprak kaybının bir kâbus olduğunu…
Bu halkı oluşturan aileler de adeta tank gibi, kendi içlerinde birbirlerine bağlı, ahlaksal değerleri ve vatan sevgileri onlara zırh olmuş, yok olmamak için mücadele ediyorlar. Ama yıllardır bitmek bilmeyen işsizlik adeta güdümlü bir roket gibi üstlerine çarpıyor. Enflasyon, hayat pahalılığı, düşük ücretler mermi olmuş yağıyor başlarına… Ve yıllardır bu halkın zırhı çatlamıyor, kırılmıyor, dayanıyor… Peki nereye kadar?
TÜRK AİLESİNİN ZIRHI DAHA NE KADAR DAYANACAK?
Bu hafta içinde İşsizlik rakamları açıklandı. İşsizlikte yüzde 12,7 ile son yedi yılın zirvesine ulaştık. İstihdam paketleri, kampanyalar derken sonuç felaket. Çalışmaya hazır olduğu halde bir de iş aramaktan vazgeçmiş vatandaşlarımız var. Onlarla beraber işsiz sayısı ise 6 milyon’dan fazla yani esasında işsizlik yüzde 19. Gençlerde ise rakam yüzde 24 olmuş, tam 3 milyon kişide onlar…
İşin kötü tarafı bu rakamların inmeyeceğine dair de kötümser beklentiler var. Mesela İspanyolların ikinci büyük bankası olan BBVA Başkanı Francisco Gonzalez, Türkiye'nin bu yıl yüzde 2.5 büyümesini beklediklerini bildirdi. AB Komisyonu'nun hazırladığı bir rapora göre de, Türkiye ekonomisinde, 2017 yılı için büyümenin yüzde 2,8 olacağı tahmin ediliyor.
Bu düşük büyüme rakamları ile yani yaratılacak iş imkanları ile bahsettiğimiz milyonlarca kişiye iş bulunması imkânsız. Neden derseniz, zaten bu ülkenin nüfus artış hızı yaklaşık yüzde 1,2. Eğer büyüme rakamı 2,5 olursa, bu rakamdan nüfus artış hızını, yani toplumun yeni üyelerini çıkarmak gerekir. O zaman büyümeniz 2,5-1,2 = 1,3 olur.
Türk ekonomisi için yüzde 1,3 rakamı halkın önümüzdeki yıl da işsiz kalacağının işaretidir.
Peki soruyoruz: Türk halkının zırhı daha ne kadar dayanır?