22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tarih ve kimlik

Seyyit Nezir

Seyyit Nezir

Eski Yazar

A+ A-

Demirtaş Ceyhun’u 10.ölüm yıldönümü vesilesiyle yıl boyunca andığımız bütün etkinliklerde, “onun daha gençlik yıllarında hem yazar hem düşünür olarak ön kabulleri aşan yönelimler gösterdiğini ve bu tutumunu yaşamınca sürdürdüğünü” sergileyip vurguladık. En son, Zafer Üskül’e karşı başlatıp yürüttüğü “Anayasa yasa mıdır” tartışmalarında da çok somut olarak gördük: Ceyhun, anayasa hukukçularının bile atladığı bir evrensel hakikati gündeme getirerek, anayasanın her iktidar döneminde yeniden düzenlenecek bir yasalar bütünlüğü değil, tüm yasaların ruhunu oluşturan kurucu ilkeler bütünlüğü ve bir toplum sözleşmesi olduğunu ısrarla ve döne döne savundu. Üstelik hukukçular dışında nerdeyse bütün toplum kesimlerinin geri çekildiği ya da liberal eğilimlere kapılıp aldandığı günlerde, “hukukun ve hukuk felsefesinin hukukçulara bırakılamayacak kadar önemli ve ciddi bir iş olduğunu” ironik bir söylemle ve cesaretle vurgularken, sözüm ona toplumsal mutabakatı yansıtma çabasındaki anayasa değişikliği girişiminin iktidara kendi politik amaçları için kaldıraç oluşturmaktan başka bir anlam taşımayacağını göremeyen liberallerin yanı sıra nice solcu ve ulusalcıyı da öneri paketleriyle bu oyunda sahne alma kuyruğunda yakaladı.

40 YILLIK HAKİKAT İŞÇİLİĞİ
Demirtaş Ceyhun; “Haçlı Emperyalizm” kitabıyla başlayıp Silivri boylarında Ergenekon davasına uzayan toplumsal tarih ve düşün savaşımında eylemci ve örgütçü kimliğini hiç terk etmedi. Çünkü düşünceler kitlelerin yaşamında ve eyleminde maddi bir güce erişmediği sürece antika eşya olmaktan çıkamaz; oysa hakikat işçileri için her düşünce, yaşama ivme getirmek isteğinin ürünüdür, nesnel değerini yaratıcı girişim ve eylemde bulur. Aydının işi öğretici önderlik ya da alaycı ve saldırgan eleştiriyle, heleyse vur kaç saldırganlıkla sınırlı kalmaz; aydın, gerçek niteliğini entelektüel söylem ve eylemdeki öncülüğüyle ortaya kor.

SİS ÇANI UYUTMAZ
Haçlı Emperyalizm’de Anadolu’daki toplumsal kimliği oluşturan tarihsel sürecin evrim yasalarını ve yönelimlerine dikkat çeken Ceyhun, gerek Asya’da, gerek Yağmur Sıcağı ve Cadı Fırtınası romanlarında çağdaş bireyi belirleyen olguları ve beliren yeni insani durumları yaşamdan izlerle yansıtır. Kendi geçmişine dönüp bakmayanların bugün ve gelecekteki başarma yetilerinin çapsızlığını sergiler. Romanlarında yansıttığı olgu ve durumlardan ötürü rahatı kaçan edebiyatçılar, yapıtları üzerine tek satır etmedikleri halde, Ceyhun’un tarihsel ve güncel gerçeklere bir de araştırmalarla, düşünsel çalışmalarla yönelmesi üzerine büsbütün derinleşen rahatsızlıklarını, “romancılığı ikinci plana alışına” hayıflanarak arsız ikiyüzlülük ve sızlanmalarla dile getirdiler. Sis çanı, gündelik çıkarlarına gömülerek uykuyu seçenleri her zaman tedirgin etmiştir.

SİNİR UÇLARI GÖÇEBELİKTE
Demirtaş Ceyhun; emperyalizme soluk aldırmak üzere Batı’da kimlik (identity) tartışmalarının hararetle pompalandığı yıllarda romanlarının yanı sıra denemelerinde ve toplumsal araştırmalarında konuya derinlik getirmek üzere oldukça gerilere giderek Türk toplumunun tepkilerinde ilmekleşen kökleri yakalamaya çalışır. Bu sırada göçebelikten kalma güdüsel sinir uçlarının yüzyıllar içindeki toplumsal davranış ve alışkanlıkları nasıl damgaladığını, günümüzdeki belirleyiciliğini kavradıktan sonra, sevgi ve düşmanlığın, bencillik ve dayanışmanın, üretme ve yok etmenin karşıt yönelimler olarak birbirini kışkırtmasını ve birbirine dönüşmesini toplumsal ve bireysel tepkiler zincirinde sergiler. Batı’nın önce Türklere sonra Kürtlere dayattığı kimlik tartışma ve tipleri yerine Anadolu’daki ulusal kimliğin etnik köken ve kaynaklarının evrensel arakesitlerine açılma biçimlerini saptamaya çalışır. Bu çok zorlu süreçte, aydınları ve temel kavramları felsefeci ve sosyolog titizliğiyle yeniden tartışır. Dahası kapitalizmin tekelci ve denetleyici konut politikasının sosyalist ülkelerde de aynen benimsenip uygulanmasından doğan tutarsızlıkları göstererek işi evrensel düzeye taşır. Tümünün yanı sıra edebiyatı hem yaratma hem araştırma süreci olarak ele almakla ülkemizde edebiyatbilim tartışmalarını canlandırır.
Ceyhun’un edebiyat ve düşün dünyamıza getirdiği yükümlülükleri ele almayı 85. doğum yıldönümü nedeniyle 26 Aralık’ta Kadıköy BMKM’de Sencer Karacalıoğlu yönetimindeki Türk Dili dergisi Perşembe toplantısında ve 10 Ocak’ta Çukurova TÜYAP Kitap Fuarı’nda sürdüreceğiz.