Tarihe not düşmek
Her iktidar, onu iktidara getiren sınıflar için çalışır. Ancak rüzgâr değiştiğinde iktidarı iktidar yapan sınıflar iktidarın ayağına dolanmaya başlar.
Sorunda burada başlar, ya iktidar yoluna devam etmek için ayağına dolaşan çalı çırpıdan kurtulacaktır. Ya da çalı çırpı onu yere devirecektir.
Bugün yazacaklarımın ana fikri yazının başındaki iki paragraf.
Ak Parti iktidarı iş başı yaptığı 2002 yılından bu yana en çok eleştiriyi BETONLAŞMA başlığı altında aldı.
En son KANAL İSTANBUL FACİASINDAN ekonomik kriz, arkasından KOVİD-19 sayesinde şimdilik kurtulduk.
Bu eleştirilerin madde madde sıralanması;
- Alınan yurt dışı borçlar sürdürülebilir olmayan inşaat sektörüne yatırıldı, borç geri ödemeleri zorlamaya başladı. Yaşadığımız ekonomik krizin en önemli nedenlerinden biri, inşaat sektörüne aktarılan kaynaklardı.
- Rant ekonomisi yaratıldı. Müthiş bir rant sınıfı yaratıldı. Bu rant birkaç kişi arasında dağıtıldı. Kısacası ülkenin tüm kaynakları inşaat sektörüne aktarıldı.
- Başta İstanbul ve Ankara, son olarak da İzmir şehirleri, diğer çevresel etkilerini yanında, hava akımlarını bozup, iklimi etkileyecek şekilde beton yığınlarına dönüştürüldü.
- Yap-işlet-devret modeli ile bütçede oluşan deliği yazmaya bile gerek yok. Köprüden hayatı boyunca geçmeyecek olan Hakkârili çoban bile, sattığı koyunlarından alınacak vergi dolayısı ile bu köprülerden geçiş ücreti ödeyecek.
Deli Dumrul köprübaşına oturmuş. Sorma ver parası.
ÖYLE BİR FIRTINADAYIZ Kİ
Türkiye öyle bir fırtına ortasındaki, alınacak yanlış kararlar Türkiye’yi iç savaşa ve komşuları ile bir kargaşa ortamına rahatlıkla yönlendirebilir. İç kargaşa yaratmaya yönelik “felaket tellalları” sürekli yaygarayı zaten koparıyorlar.
Ak Parti dayandığı önemli bir taban olan inşaat müteahhitlerine son iki ayda çok ciddi bir bedel ödedi. Bu ödenen bedel öyle bir bedeldi ki. Son bir hafta içinde yaşadığımız kontrollü mayın patlaması bunun sonucu idi.
Şimdi bu bedelin parasal detayına bakalım.
Daha önce yapılan konut kredisi paketlerini ele almıyorum. Yalnızca temmuz ayı başında yapılan, geçen hafta ortasında ise cazip koşulları sınırlandırılan paketi ele alacağım.
Bu paket ile müteahhitlere ne kadar para aktarıldığını.
Aktarılan bu paranın; vergi toplanamayan, devletin zorunlu olarak yapması gereken çok ciddi harcamaların olduğu, bu paraların ancak Merkez Bankası'nın para basılarak karşılandığı bir dönemde yapılmasının bize ne kadar bedele mal olduğunu rakamlarla göreceğiz.
Sürdürülebilir olmayan, inşaat sektörünün lokomotif olduğu ekonomi modelinin geçen dönem iflas ettiğini. Ekonomi bürokrasimizin, bu iflasın farkında olmamasının imkânsız olduğunu söylemek gerekiyor.
HATALI KAYNAK AKTARIMI
Aşağıdaki tablo Merkez Bankası istatistiklerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
Tabloda Temmuz 2020 tarihi öncesi verileri bilgi amaçlı olarak koydum.
Verilen konut kredilerinde “0” yani yeni yapılmış konutlara verilen kredi koşullarının çok daha cazip olduğuna dikkat edilirse, aktarılan kaynağın esas olarak müteahhitlere gittiğini anlamak çok zor olmasa gerek.
Sadece bir ay içinde inşaat sektörüne aktarılan kaynak 239.166.320 – 219.303.907 = 19.862.413 -TL.
Ayrıca 3 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla 219.303.907 - milyar TL olan toplam konut kredilerinin takribi o ay taksiti gelip kapananların yerine de kullandırım olduğunu düşünürsek. Bu tutarda 219.303.907 / 12 = 18.275.325. -TL olur.
Toplam kullandırılan kredi ise 19.862.413 + 18.275.325 = 38.137.738 TL
İnşaat sektörüne bir ay içerisinde kamu kaynaklarından aktarılan para 40 milyar TL’dir. (Konut kredileri genellikle kamu bankaları tarafından kullandırılmıştır.)
Ekonomi, artık bu tür büyük ve hatalı kaynak aktarmalarını kaldıracak durumda değildir. Dünya; ABD’nin eski gücünü korumak için başta özellikle Çin’e ve diğer ülkelere yaptığı saldırılar ile karşı karşıya. Pandeminin ikinci atağı sonbahar aylarında bekleniyor.
Buğday fiyatları ile ilgili dedikodular yayılmaya başlamış.
Devletçilik rüzgârının ciddi şekilde esmeye başladığı bir dönemin içinde kıt kaynakların 3-5 müteahhitte aktarılması iktidarın başına önemli sorunlar açabilir.