29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tarihi çarpıtmak (2) -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Prof.Dr. Oktay Uygun’un Federal Devlet adlı kitabını kaldığımız yerden okumayı sürdürelim: “... ‘İki kurucu halk’ görüşünü savunanların ikinci dayanağı Kürtlerin Türklere Malazgirt Savaşı, Çaldıran Savaşı’nda büyük destek verdikleri görüşüdür.Ulusal kimliğin doğrudan oluşumuyla ilgili olduğu için, Kürtlerin , Kurtuluş Savaşı’a destek verdikleri doğrudur... Ancak Kurtuluş Savaşı, Misakı Milli sınırları içinde yaşayan her kesimin topyekûn bu savaşa katılmasıyla kazanılabilmiştir. Toplumun her kesimi olağanüstü fedakarlıklar yapmıştır. Kürtleri bu savaşta özel ya da ayrıcalıklı kılan bir durum yoktur. Özellikle, savaşın Kürtler sayesinde kazanıldığını söylemek abartılı bir yaklaşımdır.” (s.314-315)

***

Bu türden iddialar karşısında, Kurtuluş Savaşı yapılırken Kürt beylerinin aşiret isyanlarını

anımsamak zorunda kalacak olanları unutmamak gerekir.

Altan Tan’ın dile getirdiği iddialar

1- “1071 yılında Alpaslan’ın Bizanslılarla yaptığı savaşta Mervaniler tüm güçleriyle Müslüman Türkleri destekler.” (“Kürt Sorunu” s.65)

“Hırıstiyan Bizanslılarla savaşan Alparslan Komutasındaki altmış bin kişilik Selçuklu ordusunun on beş bini Kürtlerden oluşuyordu.” (Age.s.68)

2- Sünni Osmanlılarla Alevi Safavilerin arasında siyasi gerginliğin giderek artması üzerine, Safavi yönetiminden rahatsız olan Sunni Kürtler de Osmanlılarla bir olarak Safavilere karşı koyma eğilimi ortaya çıktı. Bu eğilimin güçlenerek Kürtlerle Osmanlılar arasında bir siyasi ittifaka dönüşmesinde meşhur Kürt âlimi İdris-i Bitlisi’nin büyük etkisi oldu.” (Age.s.73)

3- “10 yy ile 12. yy arasında zirveye çıkan bu dönem haklı bir şekilde İslam’ın Kürt yüzyılları olarak adlandırılabilir. Kürtlerin siyasal yönetimi, yoğun göçler ve askeri fetihler sayesinde, Orta Asya’dan Libya ve Yemen’e dek uzanıyordu. Kürtler Ortadoğu’nun kalbi olan bölgeleri, dış işgalcilere, örneğin Haçlı Seferleri’ne karşı savunan güçlü hanedanlıklar kurarken, Kürt kültürü de altın çağını yaşamış...” (Age.s.62)

(Altan Tan bu görüşlerini (Age. s.63) Mehrdad R. Izady gibi Kürtlere tarih icat eden birinden almıştır.)

4. “Kılıç Arslan’ın önderliğindeki Anadolu Selçukluları ve Kürtler, Haçlılara karşı birlikte mücadele etti. Bütün bu savaşlar süresince Kürtler, hiçbir fedakarlıktan kaçınmadı. Kendisi de Kürt olan Selahaddin-i Eyyubi yaşadığı dönemde tüm varlığıyla bu mücadelenin içinde oldu.” (age.s.67)

Acaba öyle mi?

1. Tıpkı Altan Tan gibi Hayrettin Karaman da kendisiyle yapılan bir söyleşide (Yeni Şafak, 29.03.2013) “1071’de Alparslan, Anadolu’ya geldiğinde Kürt beyleri yardım etti. Alparslan, İslam kardeşliğini aradaki bağ yaptı. Beraber fetihlere çıkıp başarılı oldular” diyor ama bu olayın İslamla falan ilişkisi yok. Alparslan’ın 1071’de Anadolu’yu işgal etmek gibi bir niyeti yoktur. Nitekim, Malazgirt’ten sonra ilerleyip Anadolu’yu işgal etmemiştir. Amaç vurgun yapmak ganimet toplamaktır. Kürtler de bu amaçla Alparslan’ın emrine girmiştir.

Malazgirt savaşının Kürtler sayesinde kazanıldığı bir tevatürden ibarettir. Bizans ordusunda düzenli Rum ve Ermeni askerlerin dışında ücretli Slav, Got, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak askerleri de vardı. Bizans’a hizmet eden ücretli Müslüman Araplar savaştan önce ayrılıp Antakya tarafına gitmişti. Savaş sırasında, Türk olup Türkçe konuşan ama Müslüman olmayan Uz (Oğuz, Gagavuz), Peçenek ve Kıpçak askerleri Alparslan’ın ordusuna geçtiler. Savaşın kazanılmasının en önemli nedeni budur. İslam dayanışması tam anlamıyla bir uydurmadır. Türklerin İslam adına cihada çıkmalarına daha birkaç yüzyıl vardır. Gerçek şu ki Anadolu’ya gelen Türkler 1453’e kadar Hıristiyan Rumlara daha yakın olacaktır.

2. İdris-i Bitlisi’nin Osmanlı ile 30 kadar Kürt aşiret beyinin arasında aracılık yaptığı doğrudur. Ancak bu aracılık, Çaldıran savaşı kazanıldıktan sonradır. Savaşta Kürtlerin katkı payı yoktur.

Altan Tan, Kürt beyleri ile Osmanlı arasında bir ittifaktan söz ediyor ama gerçekte Kürt beyleri Osmanlı’nın hizmetine girip vassal olmuştur. Yavuz Sultan Selim, Kürt beylerine “Bana biat edin, aranızdan birini reis seçin!” demiştir. Ancak, kendi aralarında bir lider seçemeyen beyler Osmanlı Sultanı’ndan bir lider tayin etmesini istedi; Sultan da Bıyıklı Mehmed Paşa’yı Diyarbekir’e beylerbeyi olarak atadı.

Altan Tan, bu efendi-vassal ilişkisini ittifak (!) olarak tanımlıyor. Gülünç bir durum.

3. Kürtlerin 10-12 yüzyıllar arasında bir altın çağ yarattığına dair Tarih kitaplarında ciddi bir bilgi yok.

Kürt beyliklerinin Haçlı Seferleri’ne katıldığına dair, örneğin Steven Runciman’ın üç ciltlik Haçlı Seferleri Tarihi’nde (Türk Tarih Kurumu Yayınları) herhangi bir bilgi yer almaz. Haçlı seferleri üzerine yazılmış tarih kitaplarında Haçlılar’ın Türklerle savaştığı yazar. Türk saflarında Kürtlerin de bulunması, dönemin askerlik ve savaş anlayışı dolayısıyla, hiç de tuhaf kaçmaz.

Gene aynı şekilde, 952-1136 yıllarını anlatan Urfalı Mateos’un Vekayi-Nâmesi’nde (Tarih Kurumu Yayınları) Kürt sözcüğü üç yerde (s.57, 77 ve 86) geçer.

Salahaddin Eyyubi’nin Kürt kökenli olduğu kabul edilir. Babası ve amcası Selçukluların Musul Atabeyi Zengi’nin hizmetine girmiş, dolayısıyla Salahaddin Eyyubi Selçuklu Türkleri arasında büyümüş ve yetişmiştir.

Eyyubi Devleti’nin nüfusunun yüzde kaçı Kürt idi; devlet yönetiminde hangi dil egemendi? Bu devletin sınırları içinde yer alan Suriye ve Mısır’da halk genellikle Arapça konuştuğu için ortak iletişim dili Kürtçe değildi. Günümüzde savunulan dava ve iddialarda haklı çıkmak için tarihten rol çalmak, hem gereksiz, hem imkânsız, hem de yararsızdır. İnsan sonunda mahcup olur! (Devam edecek)