Tarihi inkâr etmek mümkün mü? (1) (TAMAMI)
Sayın AKP lideri Tayyip Erdoğan son grup konuşmasında hayli kızgın ve kırgındı. Belki de Fransız Senatosundan çıkan yanlış, hatta Sarkozy’nin kendi tarihini inkar etmesi kararından dolayı üzüntülüydü de.
Ancak bu duygusallık, insana kendi şanlı tarihini hor görmesi, Türk ulusunu ve geçmişteki olayları yanlış ve hatalı yansıtmasına özür olmamalı.
Sayın Erdoğan diyor ki:
“Tüm bu acılar yeni değil 200 yıllık tarihimiz içinde yaşanmıştır ve elbette hesabı sorulmalıdır.” Tarihin sayfalarındaki gerçekleri genç kuşaklara değişik anlatmanın başkalarından başka kimseye yararı olmayacaktır. Hatta bir Başbakana bile... Bakınız nasıl? Sözde Ermeni soykırımı sorununda şimdi geldiğimiz noktanın kusurunu bizim şanlı tarihimiz öyle yazmıyor.
Yıl:1896-1900 ( yaklaşık 111 yıl önce)
“Ermeni iddiaları ikinci defa Amerikan Senatosu ve Temsilciler Meclisi’ne getirildi ve Ocak 1896 da Türkiye aleyhine bir karar kabul edildi. Aynı gün New Hampshire Senatörü Sallinger Osmanlı Ermenileri lehine müdahale edilmesini öngören bir kanun tasarısını senatoya sundu.”
Yıl:1900
“Harput’ta Amerikan Konsolosluğu açıldı. Sivas, Erzurum ve Harput’taki Amerikan Konsolosluklarının her üçü de kirayla Ermeni evlerine yerleşmiş, Ermeni tercüman ve memurlar kullanmış ve Washington’a Ermeni yanlısı çarpık ve tek taraflı raporlar sunmuşlardır.
Yıl: 1914
Amerikan Basını’nda 1880’lerden beri sistematik biçimde Ermeni propagandası yapılıyordu. Müslüman Türk’lerin , Hrıstiyan Ermenilere baskı yaptıkları ileri sürülüyordu.
Aynı yıl Ahmet Rüstem Bey Washington’a büyükelçi olarak atandı ve başkan Woodrov Wilson’a güven mektubunu sundu. Ahmet Rüstem Bey Washington’a atanan ilk Osmanlı diplomatik temsilcisiydi. Büyükelçi’nin Washington’da göreve başlamasından sadece 4 gün sonra, 28 Haziran 1914 günü Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtı Arşidük Francis Ferdinand Saraybosna’da bir suikaste uğradı ve 5 Ağustos’ta Avusturya-Macaristan Rusya’ya savaş ilan etti. Bu sırada Ahmet Rüstem Bey Washington’da iki sürprizle karşılaştı. Birinci sürpriz savaş gemileriydi: Yunanistan’a iki Amerikan zırhlısı satılıyor, öte yandan İngiltere Türkiye’nin iki savaş gemisini gasp ediyordu. İkinci şok Amerika’dan geldi. Büyükelçi’nin Washington’a vardığı günlerde Amerikan donanmasının İdaho ve Missisipi adlarındaki iki zırhlısının Yunanistan’a satılmak üzere olduğunu öğrendi. Ahmet Rüstem Bey Atlantik ötesinde yürütülen propagandalar sayesinde Yunanistan’ın başarılı olduğunu anlamıştı. (Kaynak: B.N. Şimşir, Ermeni Meselesi- Bilgi Yayınları)
ABD’de Ermeni Propagandası tekrar başlıyor
Büyükelçi Ahmet Rüstem Bey’in nedense Washington’la uzlaşması mümkün olmuyordu. Amerikan basını tıpkı bugün olduğu gibi Türklerin Ermenileri kılıçtan geçirdiğini iddia ediyordu. Büyükelçi Rüstem Bey saldırıların arkasında İngiltere ve Fransa’nın- yani emperyal devletlerin- bulunduğunu anlamıştı. Amerikan yönetimi kamuoyunu etkilemek için “ Ermeni katliamı propagandası” yapıyordu.
İş o kadar şirazesinden çıktı ki Büyükelçi Ahmet Rüstem Bey ne yapacağını şaşırmıştı ve 8 Eylül 1914 günü Evening Star Gazetesi’ne bir demeç verdi. Demecinde :”İngiltere ve Fransa Türkiye’de Hristiyanlara katliam yapıldığı yalanını Amerikan kamuoyunun önüne seriyor ve bu yalanı bahane ederek Türk Limanlarına Amerikan savaş gemileri gönderilmesini öneriyorlardı.” (A.G.E, sayfa:130)
Rüstem Bey dik duruşunu sergiliyordu ki, Başkan Wilson 10 Eylül 1914 günü Dışişleri Bakanına şöyle yazıyordu “Sayın Dşişleri Bakanı, dün gönderdiğiniz önemli şeyleri aldım. Karar vermeden önce düşünmem için kendime biraz zaman tanıdım yalnız bir tanesi bence apaçıktır: Türk Büyükelçisi sınırı aşmıştır. Raporda ileri sürdükleri onun önüne serilirse ve raporun doğru olup olmadığı kendisine sorulursa iyi olur. Eğer doğru değilse onun söylediklerini lütfen bana bildiriniz. Onun söylediklerinin ne olduğunu kesin olarak kendisinden öğrendikten sonra kendisini makbul bir kimse olarak uzun süre ağırlayıp ağırlamayacağımızı düşünürüz.”
(Kaynak: İBİT, sayfa: 26)
Şimdi anlaşılmıyor mu? Suç Osmanlı’nın değil başkalarının.
Yarın devam edeceğiz.
YARIN
Büyükelçisin yanıtı ve Lozan’a talimat