28 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tarihin dönüm noktalarında duygular öne çıkar

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Berlin’de Almanların kalleş bıçak darbeleri ile arkamızdan hançerlendik. Avrupalı aslında kendi hukukunu çöpe attı. Batı dünyası için söz konusu Türkiye olunca, hukukun nasıl guguk olduğu bundan daha iyi gösterilemezdi. Meclis’teki üç partinin ortak açıklamasını dikkatle okudum. Yaklaşan fırtınayı kestiremeyenlerin alelacele hazırladığı hasar tespit raporuna benziyordu. Hazırlanan metne imza koymayan HDP, bu topraklara yabancı olduğunu bir kez daha ilan etti. Türkiye’nin hiçbir ortak değeri bu partinin içinde yoktu.

ULUSAL GURUR DUYGUSU EN GÜÇLÜ SİLAHTIR
Ulusal onur ve gurur duygusu yüksek bir millet tecavüze uğradı mı, mütecavizin gücünü, imkânlarını görmez ve derhal mukabele eder. Sadece kendi özgün iradesine tabii olur. Akıl, mantık, hesap, kitap, nasihat bu anlarda yetersiz kalır. Devlet ve millet ayağa kalkar ve harekete geçer, sonunu düşünmez bile. İşte bu cins milletlere hiçbir güç diz çöktüremez. Hiçbir küstah ülke ders veremez, yalan yanlış yaftalayamaz.
Pakistan’ın dünyaca ünlü şair ve düşünürü Dr. Muhammet İkbal, “hesap-duygu” ikileminin sırlarını çözmeye çalışmış. Atatürk’ü özne yaparak kendi görüşünü büyülü dizeleri ile bakın nasıl da güçlü bir şekilde ifade ediyor: “Başlangıçta küçük bir kıvılcım idik/Bize bakışıyla (Atatürk) güneş olduk, dünyayı fethettik/Atınızı şaha kaldırın, bırakın istediği yere gitsin dedi/Biz hesaplı adım attığımızı sanarak defalarca yenilmiştik/

RUH ZENGİNLİĞİ OLMAZSA MADDİ ZENGİNLİK DE OLMAZ
Öncelikle Batı’nın gerçek yüzünü görmeyi öğrenmeliyiz. Türkiye her yönden Batı’nın kültürel bombardımanı altındadır. Görüş açımız duvarlarla çevrelenmiştir. İçimize yerleşen Batı kulübü o kadar güçlüdür ki onların çıkarlarını hissettirmeden bize şırınga ederler. Batı’nın aydınlanma değerleri başka şey, onların Doğu’ya ve de özellikle Türkiye’ye dayattıkları siyaset bambaşka bir şeydir. Bu farkı kavrayamayanlar Türkiye’yi felakete sürükler.

AVRUPA’NIN AYNASI CORTEZ VE PIZARRO’DUR
Aztek tarihi yazarı Gomora, şu isyanında haksız mı? “... var olan uygarlık nasıl keşfedilir? Ne Kristof Kolomb ne de Hernan Cortez (Aztekleri hile ile aldatarak katleden acımasız ve saldırgan İspanyol sömürgeci S.P.) kâşif değil, birer hayduttur. Atalarımızı zalimce öldüren, kutsal emanetlerimizi çalan haydutlar...”
İnka medeniyetini vahşice yok eden Francisco Pizarro’ya ne diyeceğiz. Bu kişiler hangi açıdan bakılırsa bakılsın, medeniyet ve insanlık düşmanıdır. Ama Avrupalı onları birer kahraman olarak görür. Maya, İnka, Aztek ve Kızılderililerin toplam nüfusu 90 milyondu. Günümüzde bu rakam 3,5 milyona düştü. Bundan daha büyük bir soykırım olabilir mi? Ya onların yakılan 1000 senelik edebiyat eserlerine ne diyeceğiz? Kültürel soykırım mı?

NİÇİN SUSUYORUZ?
Alman semaları karabulutlarla doluydu. Şiddetli yağmurun geleceği belliydi. Türkiye mışıl mışıl uyuyordu. Vatan Partisi uyardı; içeride, dışarıda eylemler yaptı... B Planı hazırladı. Hukuk dışı karardan 5 dakika sonra Berlin’de süreci durdurmak için yasal işlemleri başlattı. Türkiye’ye makul, mantıklı ve uygulanabilir bir eylem planı sundu.
Türkiye’de sistemi elinde tutanların şaşkınlığı, kararsızlığı açıkça belli oluyordu. Hiçbir hazırlık yapılmamıştı. Almanlar bu durumu çok iyi biliyordu. İç cephenin suskunluğu onları cesaretlendirdi. Almanların beklentisi şuydu: “Türkler kahve köpüğüne benzer. Çabuk kabarır, çabuk sönerler. Bir iki gün konuşur, unutur geçerler...”
Ama Almanlar bir şeyi unuttu. Türkiye’de kabaran bir milli damar vardı. Günümüzün düzen partileri umursamasa da yurtseverler bu hesabı günün birinde mutlaka kapatacaktı... Bir Güney Amerika sloganı ile son noktayı koyalım: “Kelimeler böler, eylem birleştirir...”
NOT: Bu akşam saat 21.30’da, Bahçelievler, Mimar Sinan Cad. Âşık Veysel Sok. No 12 Pendik’te Bosna-Sancak Kültür Derneği’nde “Türkiye’ye Yönelik Tehditler” konusunda bir konferans vereceğim. 11 Haziran Cumartesi günü saat 16.00’da Kozyatağı Kültür Merkezi’nde Vatan Partisi Kadıköy İlçe Örgütü’nün düzenlediği, “Türk’süz, Atatürk’süz Anayasa’ya Hayır!” paneline katılacağım. Diğer panelistler: Aydınlık Genel Yayın Koordinatörü İlker Yücel ve 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Namık Kemal Boya. Her iki faaliyette de kitaplarımı imzalayacağım.