Tarihin hem sınadığı hem de sınandığı yer
Türkiye, her şeyin en iyisiyle en kötüsünün birlikte var olduğu yerdir. Her alanda derinlik ve sığlık bir aradadır. Geçmişinde yer alan güçlü imparatorluklar, hem uygarlığa yaptıkları katkılarla, hem de çöküşlerine eşlik eden çürümüşlükle günümüze yansımaktadır. Devrimin kökleri ne kadar güçlüyse, karşı devrimin dalları da o kadar kalabalıktır. Ülkemizde bugün bilimin yol göstericiliğinden şaşmayan kuşaklarla, müritler ve mensuplar bir arada yaşamaktadır.
Her siyasal tartışma aynı zamanda bir tarih tartışması olmakta
Türkiye, tarih boyunca ortaya çıkmış toplumsal oluşumların varlıklarını, yalnızca tarihsel kalıntılarda değil, güncel yaşamın içinde de sürdürdükleri bir ülkedir. Her siyasal tartışmanın aynı zamanda bir tarih tartışmasına dönüşmesi bu nedenledir. Onun için ülkemizde devrim süreci, belki her yerde olduğundan daha derin bir biçimde, bir tarihsel yargı sürecidir.
Bu tarihsellik, ülkemizde devrimin ufkunu, çıplak gözle görülebilenin çok ötesine geçirmektedir. Öte yandan, miyopluk da diz boyu mevcuttur. Devrimin siyasetleri, bilimin dolaysız ve dolaylı öngörülerine dayanırken, karşı devrimin sis bombaları açık arazide sipsivri ortada duran gerçekleri bazı gözlerden uzak tutabilmektedir. Yunus Emre’lerin, Hacı Bektaş’ların, Mevlâna’ların ülkesinde, “soyutlama”nın en yetkin örneklerini vermiş bir coğrafyada, “cennette arsa tapusu” dağıtmak geçerli bir yol haline gelmiştir.
Sistemin çevresindeki ülkeler arasında en ileri olmak
Türkiye, ABD’nin zayıflamasından en büyük yararı sağlamaya aday bir konuma sahiptir. Ama aynı zamanda ABD’nin terk etmeye en son yanaşacağı ülkeler arasındadır. Öyle ki, karşı devrimin merkezi sıkıştığı zaman, vatanı ve bayrağı kendine kalkan etmeye çalışırken, devrim enerjisini içeriden etksizleştirme rolünü üstlenenler, karşı devrimin açık söylemlerine öykünmektedirler. Ülkeyi Eşbaşkan ve Gladyo olarak emperyalist sisteme bağlayanlar, “bağımsız” ve “demokrat” rollerine soyunurken, “emperyalist sistemle bütünleşme” rolüne hemen muhalefetten takviye sağlanmaktadır.
Türkiye emperyalist sistemin çeperindeki ülkeler içinde görece en ileri olanlar arasındadır. Türkiye hem devrime gebedir, hem de ABD’nin bütün gücüyle üstüne abandığı bir ülkedir. Türkiye, hem Asya’yı koruyan cephenin en ön saflarındadır, hem de Asya’ya doğrultulmuş bir silah rolü oynayan “enstrümanları” içinde barındırmaktadır. Ülkemiz, Ön Asya’da devrimiyle birliğin, karşı devrimiyle bölünmenin itici gücüdür.
İnsanlığın tarih boyunca biriktirdiği bütün karşıtlıkları içinde barındıran bu coğrafyada devrim, yalnızca Türkiye’nin değil bütün dünyanın tarihinde bir dönüm noktası olacaktır. Onun için ülkemizde “kolay devrim” yoktur. Türkiye bugün tarihin hem sınadığı hem de sınandığı yerdir. Onun için ülkemizin yeniden Atatürk Devrimi yoluna dönüşü muhteşem olacaktır.