Tarihsel ekonomik eğilim değişir mi?
1815 Waterloo Savaşı. İngiltere, Napolyon Fransa’sını yenerek kapitalizmin dünya egemenini ilan ediyor. Ancak kapitalizmin diğer üyeleri olan Avrupa ülkeleri kendi ekonomilerine korumacılık uyguladıkları için, ekonomilerini İngiliz mallarına kapatıyorlar. İngiltere genişleme hedefi olarak buna siyasi ve askeri gücü yetmeyen gelişmekte olan ülkeleri hedef alıyor. İngiltere yerli üretimi korumak için ucuz olan Hint kumaşına yasak koymaktan kaçınmıyor (Şevket Pamuk-Türkiye’nin 200 yıllık iktisadi tarihi sh.84). Ancak İngiltere’de üretilen malların serbest ticareti için “Latin Amerika’dan Çin’e kadar birçok ülkede mümkünse yerel iktidarlarla anlaşarak, gerektiğinde ise silah gücüne başvurmaktan çekinmeyerek, pek çok SERBEST! TİCARET ANTLAŞMASI imzalamıştır”. (Şevket Pamuk age sh 99)
OSMANLI’NIN PAYINA DÜŞEN
Bu yıllarda artık gerileme ve parçalanma aşamasında olan Osmanlı İmparatorluğu da bu gelişmelerden payını alıyor.
O dönemlerde Osmanlı’nın başı; Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile Rus Çarlığından gelen tehditler nedeniyle dertte. İngiltere’nin siyasi, askeri ve ekonomik yardımları karşılığında, Osmanlı İmparatorluğu tarihin sayfalarına geçtikten sonra, Mustafa Kemal’in kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyetince ancak çözülecek olan gümrük vergileri vb gibi ayrıcalıkları önce İngiltere sonra tüm kapitalist-emperyalist ülkelere sırayla verecektir. İlk sırada ise 1838 yılında İngiltere ile imzalanan Balta Limanı Ticaret Antlaşması vardır.
O tarihe kadar ihracat ve ithalat üzerinden yüzde 3 oranında vergi alan Osmanlı Devleti, o tarihten sonra Balta Limanı antlaşması gereği ithalattan yüzde 5, ihracattan ise yüzde 12 vergi alacaktı. Yani Osmanlı kendi ürettiği malları daha pahalı olduğu için dışarıya satamayacak. Ancak ithalata uygulanan vergi düşük olduğu için ithal mallar rahatlıkla satılacaktı.
Ayrıca, yurtiçinde malların bir bölgeden başka bölgeye taşınmasında, hem yerli hem yabancı tüccarlardan alınan yüzde 8 oranındaki iç gümrük vergisi artık yabancı tüccarlardan alınmayacaktır.
Bu antlaşma dizleri üzerine çökmeye başlayan Osmanlı’ya vurulan en sıkı ekonomik darbedir.
ŞANSI OLMAYAN BİR DENEME
Hepimizin bildiği gibi, Osmanlı Devleti 1854 yılında Kırım Savaşı sırası ilk dış borcunu almış ve yıkılıncaya kadar bu borçların altında kıvranmıştır.
1923 yılında ilan edilen Cumhuriyet ile terse çevrilen ekonomik gidiş, 1945 yılından sonra tekrar emperyalizmin güdümüne girme sürecine dönmüştür.
Türkiye 2015-16 yıllarından sonra siyasi olarak doğal ortağı olduğu Avrasya güçleri ile işbirliğini güçlendirmeye başladı. Siyasi işbirliğini; S-400’ler ile askeri ve stratejik, Bir Kuşak-Bir Yol projesi, nükleer santral, Türk Akımı vb gibi stratejik yatırımlar ile ekonomide sürdürmeye devam etti.
Kafa karışıklığı, liberalizmin ideolojik etkisi nedeni ile net bir bağımsız ekonomik yol belirleme hamlesi henüz gerçekleşmese bile, bunun belirtilerinin ufak tefek ve cesaretsiz de olsa görmek isteyenlerin gözünden kaçmamaktadır.
SON İDLİB GELİŞMELERİ, BU EĞİLİMİN ÖNÜNE GEÇME İHTİMALİ OLMAYAN ŞANSSIZ DENEMELERDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.