Tarikatçılık - KKTC - Beyaz Saray - İktisadiyat
Türkiye’nin depremsel sorunlar yaşadığı bir dönemde sanki bunlar yokmuş gibi “tecavüzcülerin” hapishanelereden kurtarılmaları için gündeme bir kanun teklifi “arka planları da” akla getirmiştir. Siyasi iktidar çevreleri buna karşı sessiz kalmışlardır. Ancak kadınların alkışlanacak tepkileri o kanun teklifinin geri çektirilmesini gündeme taşımıştır.
İktisadi sorunlar bölgedeki yeni harita sorunları ve Türkiye’nin bölgesel konumu işsizlik, emeklilerin perişanlığı, iktisadiyatın duvara toslaması Türk ordusunun içine düşürüldüğü hal, Kıbrıs meselesi gündemin önde olması gereken sorunlarıdır.
TARİKAT TESLİMİYETİ
Siyasi iktidar çevrelerinde “tarikatçılık” siyaseti de vardır. Geçtiğimiz günlerde TRT’de Nakşibendilerle ilgili “methiye” programı yapılacağından söz edilmişti. Hayret ki hayrettir... 1-Nakşibendi tarikatı 31 Mart 1909’da 1908 Devrimi’ne karşı ayaklanma çıkartmıştı. Sloganları “kadınlar sokağa çıkıyor, din elden gidiyor”du. İstanbul’u kan gölüne çeviren, Anadolu’ya da yayılan bu ayaklanma Mustafa Kemal’in başında olduğu Hareket Ordusu ve sonra Cumhuriyet’in kuruluşuna katılacak olan genç komutanlarca bastırılmıştı. Bunları bilmiyor mu TRT?
BAŞKESEN
2-Nakşibendi tarikatı Cumhuriyet’in ilk döneminde Menemen Ayaklanması’nı da çıkartmıştır. O Menemen ayaklanmasında genç bir teğmen Kubilay’ın başı kesilmiş ve sırık üzerinde dolaştırılmıştır. Atatürk’ün başkanlığında yapılan toplantının zaptını belgeselini yazdığım Altay Paşa tutmuştur. O zabıtta Nakşilerin sloganlarının “kadınlar sokağa çıkıyor, din elden gidiyor”, “İngilizler gelecek dini kurtaracak” sloganlarının atıldığının satırları da vardır. Ve şimdi tarikatlar öne çıkarılmaktadır.
FETÖ VE NURCULUK
Geçtiğimiz günlerde bizim Aydınlık gazetemizde arkadaşlarımız bir önemli haber vermişlerdi. Haberin başlığı şudur: “İlköğretimde Nur Dersleri.”Acaba FETÖ tabanına hulus çakmak mıdır? Aslında Fetullah Gülen, Said-i Nursi tarikatı mensubu idi. Said-i Nursi’nin öteki adı Said-i Kürdi’dir. Said-i Kürdi de 1908 Devrimi’ne karşı yapılan 31 Mart 1909 Ayaklanması’nda ayaklanmacıları kışkırtan nutuklar atmıştır.
“Tarikatçı Nurcu FETÖ darbe teşebbüsü” ardından Nurculuğun okullara sokulmasının anlamı nedir? Cumhuriyet’in temel felsefesinin tahribatlarının bir başka adımıdır. Böyle giderse TBMM’de artık açıkça tarikatlar kompartmanları da ortaya çıkacaktır.
OBAMA VE KKTC
1974’te Ecevit’in kararı ile başlatılan Kıbrıs Harekatı’nı ilk günden gazeteci olarak takip etmek vazifelerimizden olmuştu. Oradaki savaşı yaşamıştık. “KKTC topraklarındaki” Karpaz, Ada’nın en önemli stratejik bölgesidir. KKTC bölgesindeki Güzelyurt, su kaynağının olduğu bölgedir. Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan Karpaz ve Güzelyurt’un Rum Kesimi’ne verilmesinde ısrarlıdır.
Geçtiğimiz günlerde Obama’nın da gündeme düşen bir sözü şöyledir: “Türkiye’ye bölgedeki hareketler için asker lazım. Kıbrıs’taki Türk askerini çekecekler.” Öte yandan ABD’li önde gelen bir yetkili de Beyaz Saray’a ithafen, “Beyaz Saray Türk askerlerinin geri çekilmesini istiyor” açıklamasını yapmıştı.
Aslında geçtiğimiz günlerde de ifade ettiğim gibi arka planda Türk askerinin adadan kademeli olarak geri çekilmesi mutabakatları vardır. Her ne kadar böyle bir şey yok dense de gelecekte görüşürüz.
EBSO-GÖKÇÜOĞLU
Geçtiğimiz günlerde Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Gökçüoğlu’nun gazetemizde bir özel açıklaması yer almıştı. Gökçüoğlu o açıklamasında “milli endüstriye dönülmesi” gerektiğini, “üretim endüstrisinin” önde gelen bir mesele olduğunu ve bunun geri bırakılmamasını söylemiştir.
Gökçüoğlu bu açıklamasının yanında Köy Enstitüleri’nin yeniden gündeme getirilmesini de tabii ki daha gelişmiş bir haliyle teklif etmiştir. Aslında bu açıklamalar Cumhuriyet’in endüstri ve milli eğitim siyasetlerinin ne kadar gerekli odluğunun ifadesidir.
Öte yandan TÜSİAD ve endsütri kuruluşlarının başlarında olanlar Türkiye’nin içine itildiği “sadece tüketim ekonomisi” politikasından şikayetçidirler. Aralarında dostlarım olduğu için bunu söyleyebiliyorum. Türkiye’nin tepesine tüketim ekonomisi ve iktisadiyatı bir planlama sonucu geçirilmiştir. Bu Özal döneminde bazı dış çevrelerin Türkiye’yi tüketim toplumu haline getirmek siyaseti sonucudur da.
Fabrikasız köprüler, fabrika yerine avmler ne işe yarayacaktır?