Tarikatlardaki ‘part time dindarlık’
Tarikat ve cemaatler sadece dini eğitimle uğraşsaydı büyüyemezdi.
Diyanet’in raporunda işaret edildiği gibi, tarikatlar yabancı ülkelerin istihbarat örgütlerinin etkisi altına giren, devletin liyakat ilkesini bozan, çıkar ilişkileri inşa eden, holdingleşmiş yapılardır. Tarikat şefleri “part time dindar”dır.
Şirket yönetmeyen şeyh yoktur. Hepsi ticaretle uğraşıyor. “Güç için ticaret, ticaret için siyaset” parolalarıdır. Bu yüzden, dini eğitimle ilgilendiklerinden daha çok siyasetle ilgilenirler. Siyasi etkinlikleri ne kadar fazlaysa dış bağlantıları da o kadar kuvvetli oluyor. Mali yapıları güçlendikçe de siyasi bağlantıları artıyor. Böylece, çoğu partinin içinde “şube” açacak kadar yaygınlaşıyorlar. Partilerdeki etkinlik sayesinde de devlet içinde örgütlenme olanağı buluyorlar. Devlet tarikat ve cemaatlerin mali örgütlenmesine bu yüzden büyüteç tutmalıdır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında “Bir üfürüğe karşı bir koyun isteyen, müritlerine ayağını göstermek için bir altın, dizi için iki altın, sakalı için üç altın” talep eden işe yaramazların üretim süreçlerine katılması için özel önlemler alınıyordu.
FETÖ saldırısında gördüğümüz gibi, tarikatlar, emperyalizmin kullandığı Milli Devlet düşmanı yapılardır. Bu yapılar şu anda kamu kaynaklarını yağmalıyor. Altlarından parayı çekiniz ortada tehdit kalmaz.
Devlet, Üreten Güçlü Türkiye için yurttaşlarımızın inancını geçim vasıtası yapanlara karşı önlem almak zorundadır.
Tarikatlar bir “dini eğitim konusu” değildir. Ahlaki erdemleri öne alan bir dini eğitim yapabilselerdi muhafazakar gençliğin deizme yönelimi gündem olur muydu?