Tarım Bankacılığı
Tarımsal faaliyette doğaya bağlılık vb. nedenlerle risk ve belirsizliğin yüksek olması kendine özgü bir finansal yapı gelişmesi sonucunu yaratmıştır. Bu alandaki ilk önemli hareket 1846 yılında Almanya'da ortaya çıkan kredi kooperatifidir. Bu tarihte başlayan kredi kooperatifçiliği özellikle Batı'da oldukça yaygınlık kazanmış ve modern bankacılık faaliyetlerini yerine getiren önemli yapılar olarak günümüzde de etkinliklerini sürdürmektedirler. Tarımda üreticiye dayalı kooperatifçilik örgütlenmesi yanında ikinci finansman kaynağı kamu bankalarıdır. Tüm gelişmiş ülkeler incelendiğinde tarihi süreçte tarım genellikle adı "Ziraat Bankası" olan kamu bankaları tarafından desteklenmiştir.
Özel bankaların payı arttı
Türkiye'de de sonuçları aynı olmasa da benzer gelişmeler yaşanmıştır. Mithat Paşa tarafından ilki 1863'de kurulan "Memleket Sandıkları" ilk girişimdir. Sonuçta, bu hareketle oluşan 250 sandık, 1888 yılında sahip olduğu 2 milyon altın varlığı ile Ziraat Bankasının kurulmasına katkıda bulunmuştur. Bir üretici girişimi olan "Milli Aydın Bankası" yanında bu alanda en önemli gelişme, cumhuriyet döneminde büyük önder Atatürk'ün katkı ve destekleriyle başlatılan "Tarım Kredi Kooperatifleri" hareketidir. 1935'den bu yana çiftçinin kredi gereksinimini sağlamada önemli görevler yerine getiren bu örgütler ne yazık ki mevduat kabul eden batı tipi bir kooperatif banka niteliği kazanamamıştır. 2002 yılında Milli Aydın Bankasının devamı olan Tarişbank'ın maceralı bir şekilde özel bir bankaya devredilmesi ile yeni bir dönem başlamıştır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri yanında özel bankalar da çiftçiye kredi vermeye başlamış ve Türkçe yazını ve konuşma diline "tarım bankacılığı" kavramı yerleşmiştir. Zamanla özel bankaların tarım kredileri içerisindeki payı giderek artmıştır. TÜİK verilerine göre 2007 yılında tarım kesimince kullanılan toplam 11.3 milyar lira kredinin yüzde 43.48'i özel bankalarca sağlanmıştır. 2011 yılına gelindiğinde toplam 40.9 milyar lira kredi de özel bankaların payı yüzde 53.24'e ulaşmıştır. Bu dönemde Ziraat Bankası kaynaklı krediler yüzde 240 artarken özel bankaların kullandırdığı kredi miktarında yüzde 287 artış olmuştur.
Adil ve etik bankacılık
Buradan özel bankaların tarıma kredi vermelerine karşı olduğumuz anlamı çıkarılmamalıdır. Önemli olan sistemin adil ve etik olmasıdır. Kooperatifçiliğin çok gelişmiş olduğu Norveç'te bile tarımda kısa vadeli işletme kredileri özel bankalarca sağlanmaktadır. Kuşkusuz Adil ve etik olma tüm bankacılık sistemiyle ilgilidir. Örneğin bir yıllık vadeli mevduata ortalama yüzde 5-6 dolayında faiz verilirken, en düşük kredi faizi yıllık yüzde 15 dolayındadır.
Piyasa ekonomisinin hâkim olduğu batı ülkelerinde faizler yıllık olarak ifade edilirken, neden Türkiye'de faizler özellikle aylık olarak duyurulur? Bir kamu bankası bir reklam yapıyor. "Sayın emekliye, aylık yüzde 0.49 faizli bir yıllık tüketici kredisi müjdesi!". Basit bir hesapla yılda yaklaşık yüzde 6 eder. Sonuçta 100 lira kredi alırsın yılsonunda 106 lira ödersin. Ama gerçek bu mu? Dosya masrafı da dikkate alınırsa, yıllık faiz yüzde 15'lere doğru yükselmektedir. Bu uygulama adil ve etik midir? Bu konuların oldukça kapsamlı ele alınması gereği açıktır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulumuz (BDDK) var. BDDK, acaba bankaların kredi reklamlarını yaparken, faiz oranlarını açık ve net biçimde aylık olarak ilan etmesini yasaklayarak, yıllık olarak duyurmalarını zorunlu hale getirebilir mi?
Tarım Bankacılığı ile ilgili bir de önerimiz olacak. Bu konular başladığında, kişisel temaslarımızla dile getirdiğimiz bir konuyu burada hatırlatmak isterim. Özel banka, kişisel kredi verebilir ama hedef ekonomik birimler; işletmelerdir. Tarım bankacılığında da önemli olan tarım işletmesidir. Tarım işletmesinin finansal yapı, işleyiş ve sonuçlarının iyi bilinmesi gerekir. Türkiye'de 80 yıla yakın bir süredir, Ziraat Fakültelerinin Tarım Ekonomisi Bölümleri bu konuda eğitim vermektedir. Dolayısıyla, bu alanda "Tarım Ekonomisi" lisans programı mezunlarının istihdamı uygun olacaktır.