Tavuk dönercide iş arıyorum...
Artık herkes köşe yazarı; alıyor eline telefonu, döşeniyor makaleyi...Makale de şöyle:“Senin ananı, avradını, gelmişini, geçmişini...”“Senin” dediği kim peki?Hiç önemli değil!O gün gözüne kimi kestirmişse o...***Önemli olan “tıklanmak...”Bunun için yapılacak şey “sert” olmak...Bazıları da size ettikleri küfürleri; partilerinin, cemaatlerinin ağabeylerine göndererek “göze” giriyor!“Aferin bizim oğlana... Nasıl da etmiş adamın ağzına!”***Diyelim ki bir köşe yazarı hem iktidarın, hem cemaatin, hem de terör örgütünün amansız düşmanı...Yandı!Birini eleştirdiği gün, onun “sosyal medya kalemşörleri” kurulmuş yay gibi fırlıyor:“Ulan şerefsiz sen de mi satıldın? İktidar sana kaç para verdi deyyus? Niye onların borusunu öttürüyorsun?”***O “iktidar” dedikleriyle düne kadar kendileri kol kolaymışlar; umurlarında mı?Ayrıca o “iktidar”ın sizi işinizden ettirdiğini, hakkınızda onlarca dava açtırdığını da bilmez bunlar... Bilseler de umursamazlar! O gün okuduğu yazınız, onların tuttuğu “takım”a gol atıyorsa; başlarlar sallamaya:“Asmalarda üzüm, arkanı seveyim iki gözüm!”***Yani sırf kendilerini eleştiriyorsunuz diye: HDP’lilere göre AKP’li...AKP’lilere göre “paralelci...”Fethullahçılara göre hem AKP’li, hem PKK’lı olabilirsiniz...Benim gibi bir günde beş, altı yazıyorsanız; aynı gün hem AKP’nin, hem MHP’nin, hem HDP’nin, hem de CHP’nin “köpeği” olmakla suçlanabilirsiniz!***Kimse geçmişte yazdıklarınızla, dik durmak için ödediğiniz bedellerle falan ilgilenmez...Hatta oy verdiğiniz, “Atatürk’ün partisi” diye ayrı tuttuğunuz partinin yandaşları bile, azıcık eleştirdiğinizde sizi kurtların önüne atmaktan çekinmez...***İşin ilginci bu edepsizleri, o küfürleri ettikleri sosyal medya sitelerine şikayet de edemezsiniz...Çünkü Amerikan kültürüne göre kurulan o siteler; bir kadına, “Naber güzel kız?” diyeni “taciz” suçlusu ilan edip cezalandırır da... Size doğrudan cinsel ilişki teklif edenin rezilliğini “özgür düşünce” kapsamına sokar!***Dedim ya; artık herkes köşe yazarı...Alıyorlar ellerine telefonu, tık, tık, tık, döşeniyorlar makaleyi:“Ulan şerefsiz... Köprü altı cam cam, seni öpsün amcam!”***Yahu bir durun! Tamam; yazma hevesinizi anlıyorum da önce derin bir nefes alın...Sonra yazmak istediğiniz konuda ya da küfredeceğiniz adam hakkında elinizdeki aleti kullanarak ufak da olsa araştırma yapın... Yani okuyun, gerçeği görün...Öğrendiklerinizi akıl süzgecinden geçirin...Herkesin ilgisini çekecek bir biçem bulun...Kolay okunacak cümleler kurmaya özen gösterin...“Ulan kel, buraya gel” diye bodoslama dalmayın.Tamam, bunlar da okunur ama... Mahkemelerde okunur!Başınıza bela olur...Dişinizle tırnağınızla biriktirdiğiniz her şeyi, üç beş davada yitirirsiniz...*** Gazetelerde köşe yazarlığı yapmak eskiden kolaymış...Düşünsenize; bugün bir yazı yazıyorsunuz; daha yazınız internete düşer düşmez pat 169 ağır eleştiri, 374 hakaret, 98 küfür geliyor!Bir milyon tane “Aferin” alsanız ne fayda; o küfürlere takılıp kalıyorsunuz!Nasıl takılıp kalmayacaksınız ki; elin oğlu, hatta kızı sizi resmen “sabun” yapıyor...Sıradan bir insanın her gün başına gelecek şey mi bu?***Oysa eskiden böyle miydi?Diyelim ki Peyami Safa bir makale yazacak da... Gazete okura ulaşacak da... Okur makaleyi okuyacak da... Kızacak da... Kağıdı kalemi alıp mektup döşenecek de... Paraya kıyıp pul alacak da...Pulu yapıştıracak da... Mektubu postaya verecek de... Postada kaybolmayacak da... Üsküdar’dan gönderilen mektup on gün sonra Cağaloğlu’ndaki Peyami Amca’nın eline ulaşacak da...O da mektuptaki küfrü okuyup üzülecek...Şimdi her şey saniyeler içinde oluyor... Siz yazıyorsunuz:“Aha da şunu dedim...”Sosyal medya yazarı ayarı anında veriyor:“Vay puşt, niye öyle dedin?”***Can mı dayanır buna?Birileri memnun olsa; bini küfrediyor...Hayatınızda duymadığınız hakaretleri bu “sosyal medya” yazarları öğretiyor:“Hop yazaaaaaar bey... Çin’e seyahate çık da her kilometrede on kez öpeyim seni!”***Yok; ağabeyler, ablalar... Bu meslek bitmiştir!Bir büfede tavuk döner kesmek, buralarda edilen hakaretlerden etkilenmiyormuş gibi rol kesmekten bin kez daha evladır!Bütün tavuk dönerciler:İş tekliflerinize açığım!
156+145Abdullah Gül’e söylemek istediklerinizi yazı[email protected]’a gönderin, yayınlayayım. Bugün sıra Emre Tunçar’da:“Abdullah Bey...Ben size defalarca sorulan Huber’i sormayacağım; nasılsa cevap vermiyorsunuz. Merak ettiğim şey, yaptığınız yurtiçi ve yurtdışı gezilerinizin masraflarını kimin ödediği? Kendiniz mi ödüyorsunuz, devlete mi ödetiyorsunuz? Soruyorum ama biliyorum ki buna da cevap vermeyeceksiniz.”
GÜNÜN SORUSUSorum Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a su götürmek için yapılan boru hattını dün seçim şovuyla hizmete açan Recep Tayyip Erdoğan’a:Seçim pusulasındaki amblemin ne, sıran kaç? Sana oy vermek isteyenler mührü nereye basacak?
Demokraside ‘sır’ olmaz!Kemal Kılıçdaroğlu geçenlerde Başbakan ile konuştu, “İçeride konuştuklarımızı açıklarsam, Başbakan çok zor durumda kalır” dedi...Konu IŞİD’di...Demek ki yanlış olan bir şeyler var ama Kılıçdaroğlu, “Söz verdim, açıklayamam” diyor...Kimse kusura bakmasın; ben bu tavrı şık bulmuyorum.Çıkarsın her şeyi açıklarsın. Çünkü demokrasinin temeli şeffaflıktır...Güvenlik konularında bile “gizliliği” kabul etmiyorum.
GÜNÜN İSYANIRecep Tayyip Erdoğan dün, “KaçAk Saray’a gitmem” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu kastederek, “KaçAk Saray kadar başınıza taş düşsün... Düne kadar ‘Asla gitmeyiz’ diyorlardı, şimdi ‘Çağrılırsak gideriz’ diyorlar. Kuzu kuzu geleceksiniz” dedi... İsyanım Kemal Bey’e:Giderseniz, bundan sonra adınız ‘Koyun’ olsun!