TBB’nin demokrasi mücadelesi

Ülkemizde yaklaşık 80 bin avukatı temsil eden Türkiye Barolar Birliği (TBB) avukatlık mesleğinin ve örgütlerinin sorunlarının ötesinde tüm demokratik hakların eksiksiz uygulanması için çok önemli bir mücadele vermektedir. İşçilerin ve örgütlerinin hakları da TBB’nin çatısı altında özenle ele alınmaktadır. Türkiye çok zor bir süreçten geçmektedir. Demokrasiyi yanlış algılayan AKP İktidarı ve bu iktidarın Başbakan’ı ülkenin yüzünü aydınlatan Atatürk devrimlerini karartmak ve İslamî esaslara dayanan kendi siyasal modelini kurmak için olağanüstü bir çaba göstermektedir. AKP’nin anladığı değil bilimin tanımladığı klasik demokrasiyi yaşatmak Türkiye’nin en büyük sınavı olmuştur.

Demokrasi kendini korumak zorundadır

Toplum yönetim modelleri içinde halkın halk tarafından halk için yönetildiği demokrasi uygar toplumların kabullendiği en iyi yönetim biçimidir. Bu yönetim modelini yaşatmak ve korumak için bağımsız yargı kavramı çok önemlidir. Anayasa Mahkemesi, bidayet mahkemeleri ve Yüksek Yargı Organları demokrasinin korunması ve var olması için son derece önemli kuruluşlardır ve bunların demokrasiyi koruyabilmesi için siyasetin gölgesinden uzak bağımsız olması vazgeçilemez bir koşuldur. Uzun bir süredir AKP iktidarı paralel yapı dediği Gülen Cemaati ile birlikte yargı bağımsızlığını yörüngesinden saptırma da son derece başarı olmuşlar ve yüzlerce yurtsever aydın, bilim adamı, asker, gazeteci hiçbir delil olmadan, düzmece delillerle yıllarca hapislerde tutsak edilmiştir.

Hukuksuzluğun karşısında Barolar ve TBB var

Yaşanan hukuksuzluğun karşısında medya, üniversiteler, işçi sendikalarının önemli bir bölümü susarken hukuku savunan Barolar ve TBB ödün vermeden hukuku savunmak için çok önemli bir direnç göstermişlerdir. Hukuku yok etmek isteyenlerin hukuku savunanları hedef almaları doğaldır. Bu nedenle İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’nun tüm üyelerine karşı dava açılmış, yürekli avukatlar yasadışı örgüt üyeliği ile suçlanarak hapislere atılmış, avukatlar halkın değil iktidarın polisi tarafından cüppeleriyle birlikte yerlerde sürüklenerek duruşma salonlarından ve adliyelerden dışarıya çıkarılmıştır. TBB’nin tüm Barolar ve avukatlar adına demokrasinin dayanağı olan kurum ve kuralları ısrarla savunmak istemesi bundandır. Hukukun bittiği yerde toplum diktatörün avı olur.

TBB’ye uluslararası destek anlamlı ve önemli

Sivil toplum örgütleri hukuksuzluğa ve haksızlığa karşı mücadele verirken Uluslar arası kuruluşlardan destek aldıkları sürece daha güçlü ve etkili bir mücadele sergilerler. TBB Avrupa Birliği Barolar Asamblesinin (CCBE) gözlemci üyesidir ve bu kurulda ben ve Ankara Barosu’ndan Av. Ali Yılmaz tarafından temsil edilmektedir. TBB’nin Genel Başkanı ve demokrasiyi koruma mücadelesinin önemli ismi Prof. Dr. Metin Fevzioğlu CCBE Başkanı’na yazdığı mektupta ülkenin durumunu dile getirmiş ve hukuksuzluğa karşı mücadelede dayanışmanın önemine değinmiştir.

Türkiye Avrupa Birliği üyesi olmadığı için TBB CCBE’nin asli üyesi olamamaktadır. CCBE aylık toplantısını 15-17 Mayıs tarihlerinde İtalya’nın Verona kentinde yapacak ve bu toplantı da AKP’nin hukuk tanımaz iktidarına karşı daha etkili olabilmek için TBB’nin örgütün aslî üyesi olması yolunda öneride bulunacağız ve bunun gerekçelerini sıralayacağız.

Adalet duygusu yok olursa önce tuz kokar sonra toplum

Bir toplumda insanlar değirmenine ve arazisine el koymak isteyen Alman İmparatoru için ‘O imparatorsa Berlin’de de hakimler var’ diyen köylü kadar cesur ve yargının gücüne inanmıyorsa, o toplum tel tel çözülmeye tutsaktır.

Bu ülkede demokrasinin yaşaması için yargının bağımsız, âdil olması ve siyasetin yargıdan elini çekmesi gerekir. TBB, CCBE’nin de katkıları ile demokrasiyi yaşatmak ve yargının bağımsızlığını sağlamak için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yılmadan çalışacaktır ve çalışmak zorundadır.