TBMM ve NATO
28 Mayıs 2022’den bugüne, “İsveç’in NATO’ya katılımı” temalı bir tiyatro izliyoruz. Teröre verdiği destek nedeniyle İsveç’in NATO’ya girişine direnç gösterisi yapan ve bunu 2023’te seçim yatırımı olarak kullanan Hükûmet, doğrudan veto edemediği katılım protokolünü TBMM’ye taşıdı. Anlayacağınız, referanduma gidilseydi Türk milletinin ezici bir çoğunlukla veto edeceği bir konuda, top TBMM’ye atılmış durumda. Batılı politikacılar ve düşünce adamlarına göre, İsveç’in NATO üyeliğine, artık “olmuş” gözüyle bakılmalıymış. Yani, emperyalist Batı, Meclisimizin NATO’culuğundan bir hayli emin olmuş durumda. Batı’nın öngörüsünün gerçekçi olup olmadığını anlamanın en iyi yolu TBMM’deki siyasi parti programlarının NATO’cu olup olmadıklarını incelemeye almaktır. Sadeleştirerek aşağıya özetleyeyim.
SİYASİ PARTİ PROGRAMLARINDAKİ NATO
-
263 milletvekilli AK Parti, 2023 Siyasal Vizyon (2015) belgesinde, “geleneksel NATO üyeliğimizi güçlendirmenin yolları”nı açıklamıştır. Türkiye Yüzyılı için Doğru Adımlar (2023) seçim beyannamesinde ise “NATO ittifakı içinde ve AB nezdinde konumumuzu güçlendirmeyi sürdüreceğimiz” ifade edilmekte; “NATO’nun en büyük 2’nci kara ordusuna sahip olmakla; NATO harekât ve misyonlarına katkı veren 5’inci; ortak bütçeye katkı sıralamasında 8’inci sırada yer almakla” övünülmektedir. Aynı beyannamede; “NATO’nun genişlemesi bağlamında ‘açık kapı” politikasının benimseneceği”; “Avrupa güvenlik ve savunma mimarisinin güçlü ve etkili bir parçası olmaya ve NATO üyeliğine devam edileceği” ve “NATO ittifakı bünyesindeki konumumuzu tahkim ederek, güvenliğin bölünmezliği ilkesinden hareketle ittifaka katkılarımızın sürdürüleceği” ilan edilmektedir. Anlayacağınız AK Parti programlarında NATO, Türkiye’nin vazgeçilmezidir.
-
130 milletvekilli CHP’nin Çağdaş Türkiye için Değişim Programı’nda (2023) “CHP, NATO ile ilişkilerimizin güçlenerek devam etmesini; NATO’nun caydırıcı bir güç olarak, barış ve istikrarın sürdürülmesine yönelik görevini etkin olarak yerine getirmesine aktif katkımızın sürdürülmesini amaçlar.” yazılıdır. Anlayacağınız CHP, -göğsünü gere gere- “NATO’culuğunu ilan etmiş” bir partidir.
-
60 milletvekili olan HEDEP+DBP+Yeşil Sol Parti’nin programlarını çok kurcalamaya gerek görmedim; terörü uzun yıllardır destekleyen İsveç’in NATO üyeliği için çaba harcayacaklarını anlamak için kanımca kâhin olmaya gerek yok.
-
50 milletvekilli MHP’nin “Geleceğe Doğru” (2009) Programı’nda yer alan “Türkiye’nin; demokratik, medeni ve mütekabiliyet zemininde yol almayan AB, ABD ve diğer ülkelerle olan dış ilişkileri, eşitlik ve karşılıklı sorumluluk ilkesine uygun olarak yeni bir bakış açısıyla yeniden şekillendirilecek…” ifadesinden MHP’nin -eşitsiz yaklaşım sunması nedeniyle- Batı’ya (ve NATO’ya) “soğuk” durduğu anlaşılmaktadır.
-
44 milletvekilli İYİ Parti, programında “NATO’nun millî politika/stratejilerimize engel olmadığını; siyasi bir örgüt olan NATO’nun üyelerinin savunma ihtiyaçlarını karşıladığını” savunmakta; “Türkiye’nin NATO üyeliğine ve iş birliğine devam edileceği”ni ilan etmektedir. Yani, İYİ Parti de NATO’cu olduğunu açık açık yazmış.
-
20 milletvekilli Saadet Partisi’nin son programında (2019) “NATO’nun İslam ülkelerine karşı düşmanca tutum içine girdiği; Türkiye’nin sorunlarına NATO’nun -kabul edilmez bir şekilde- vurdumduymaz yaklaşım gösterdiği” yazılı olup “Türkiye’nin bölgesel sorunlarını çözmesiyle birlikte NATO’nun da bu politikalarından vazgeçeceği” varsayılmaktadır. Saadet Partisi’nin din savaşları yapan NATO’dan hoşnut olmadığı anlaşılmaktadır.
-
15 milletvekilli DEVA Partisi’nin programındaki (2020) “NATO’nun caydırıcılığının Türkiye’nin ulusal güvenliği için kritik önemde olduğunu düşünüyoruz. Transatlantik ittifakın güçlenerek yoluna devam etmesini hedefleyeceğiz.” ifadesinden, DEVA Partisi’nin de kendini NATO’cu ilan ettiğini görüyoruz.
-
5 milletvekilli Yeniden Refah Partisi, programında özetle “NATO’nun Türkiye’ye olan sorumluluklarında ayak sürüdüğünü; bir takım terörist grupları bahane ederek Müslüman ülkeleri hedef seçtiğini; NATO’nun bu yanlışında ısrar etmesi halinde varlığını uzun vadede devam ettiremeyeceğini” yazarak -Saadet Partisi ile benzer şekilde- NATO’nun İslam düşmanı olduğunu savunmuştur.
-
4 milletvekilli TİP, Politika ve Tutum Belgesi (2022) ile “NATO, AB, IMF gibi emperyalist kuruluşlara, Türkiye’yi bağımlı hâle getiren dış politikaya, emperyalistlerin Türkiye’deki üslerine karşı olduklarını; tek taraflı ve dayanaksız askerî müdahalelerde bulunan NATO’nun bölgemizdeki varlığının gayrimeşru olduğunu” ifade ettikten sonra “NATO’dan çıkılacağını” ilan etmiştir.
-
4 milletvekilli Hür Dava Partisi, “NATO’nun yeni dönemde İslam ülkelerinin birliğini engellemeyi kendine görev edindiğini; bu amaçla ihtilafları körüklediğini; engel olarak gördüklerini terörist ilan ederek İslam ülkelerine yönelik saldırılara giriştiğini; NATO’nun ‘Medeniyetler Çatışması’ tezi üzerinden zulüm yaparken Türkiye’nin de buna onay verdiğini” savunmaktadır. Hür Dava Partisi de, Saadet Partisi ve Yeniden Refah Partisi’nin yorumlarına benzer şekilde, NATO’nun emperyalist kimliğinden ziyade “İslamiyet ile çatışması” sorununa odaklanmaktadır.
-
2 milletvekilli Emek Partisi ise programında, fazlaca ayrıntıya girmeden “NATO’dan çıkılmasını; yabancı askeri üslerin kapatılmasını” savunmaktadır.
FİKİR VE EYLEMİN BULUŞMA NOKTASI: VATAN PARTİSİ
Yukarıdaki program özetlerinden görüleceği üzere; ABD, AB ve NATO’nun emperyalist politikalarını onaylamayan Türk milletinden oy alarak -Türk milleti adına- TBMM’de temsil görevlerinde bulunan 600 milletvekilinin çoğunluğunun üye oldukları siyasi partiler, esasında NATO ile olan dostluklarını gizlemeye bile gerek görmemişlerdir. Vatan Partisi’nin “Türkiye, NATO’dan çekilecek; emperyalist askerî ittifaklara katılmayacak” çizgisi ile benzerlik taşıyan veya farklı yönlerden de olsa bir miktar yaklaşabilen bazı -programsal- fikirlere sahip çıkabilecek milletvekili sayısı azdır.
Yanılmayı çok istemekle beraber; TBMM’den, Türk milletinin yararına, yani emperyalizmi mutsuz edecek bir kararın çıkacağını düşünmüyorum. Esasında, “İsveç’in NATO üyelik başvurusu” tartışmalarının en nihayet TBMM’ye ulaşması, Türk milletinin acı gerçeğiyle de yüzleşmesini sağlamış oldu: “Emperyalizmi ve gözde örgütü NATO’yu kendisinden uzak tutma fikrindeki Türk milleti, -eyleminde- TBMM’ye NATO’cu bir çoğunluğu yerleştirip duruyor…” Lafı fazla uzatmayıp sonuca geleyim: NATO belasından kurtulmak için, öncelikle “fikir ve eylem”i bir yerde buluşturmak gerekiyor… Bu buluşma noktasının adını da söyleyeyim: “Vatan Partisi”…