TBMM’de türbanlı tip dayatması
Türkiye öyle bir hale getirildi ki Millet Meclisi’nde tersine bir Kurtuluş Savaşı yürütülüyor. Bunu, TBMM’nin iki parti lideri tarafından kuşatılıp kıstırılması ve hatta esir alınmasının dışındaki etkinliklerde de görüyoruz.
Devletimizi kuran iradenin çocuklarımıza armağan ettiği 23 Nisan Bayramı’nı bile bu amaçla kullanıyorlar.
Pazartesi günkü bayramda, AKP; bu millete türbanlı çocuk dayatması yaptı.
Hem de milli egemenliğin kalbi Meclis’te... Başkanlık koltuğuna bir türbanlı çocuk oturtarak.
Böyle bir insan tipi midir bizim geleceğimiz?
Bu tavır, açık açık rejime bir meydan okumadır.
Eğer 24 Haziran’da seçimleri AKP kazanır ise, bütün Türkiye işte böyle tek tip insan haline sokulacak. Başkalarının yaşam hakkı da ciddi biçimde tehdit altına girecek.
O yüzden de bu seçimler, bir seçim değil referandum olacak.
Oyunuzu çağdaş Türkiye’den yana mı yoksa türbanlı tek tip kadının yer alacağı Orta Çağ düzenine mi vereceksiniz?
İşte “Olmak veya olmamak” bu... Diğer tartışmaların tümü ayrıntıdan ibaret...
CHP’NİN HDP SEVDASI ERDOĞAN’A YARAR
İyi Parti ile CHP’nin yaptığı işbirliğinden hemen sonra CHP’li Erdal Aksünger ortaya çıkıp sosyal medyadan çağrı yaptı ve muhalefet blokunda HDP’nin de olmasını istedi.
Bu istek, Erdal efendinin kişisel isteği değil; parti içindeki Kürtçü kanadın bir çıkışı. Bunlar ABD’nin askeri PKK’nın siyasi koluna yasallık kazandırmaya çabalayan ve bu iş için de CHP’yi kullanan bir klik.
***
HDP’nin ne olduğunu, en iyi anlatan şey, bu partinin eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarıdır. Bay Demirtaş; 12 Mayıs 2013 Reyhanlı katliamıyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Bu derin devletin işidir. Amaç AKP Hükümetini köseye sıkıştırmaktır. Türkiye’ye yönelik bu saldırı, sivil yurttaşlarla yapılan saldırıda öncelikli olarak hükümeti eleştirmek yerine birlik olmamız gerekir. Biz bu saldırıya karşı hükümetin yanında yer alacağız.”
Durun, daha ilginci var: 2014’te AKP Genel Başkanı Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilip TBMM’ye gelince onu ayakta alkışlayanlardan birisi de Selahattin Demirtaş’tı. Bu tavrını eleştiren CHP’lilere şu cevabı vermişti: “Salonda hiç kimse alkışlamasaydı dahi ben alkışlardım. Erdoğan’ın kişiliğini alkışlamak değil, yüzde 52 oy veren iradeye duyduğum saygının ifadesi. Alkışlanması gerekiyordu, o iradenin...”
Gidelim 31 Temmuz 2013’e... Demokrasi kahramanı Demirtaş, Gezi direnişini AKP’yi devirmek isteyenlerin bir darbe girişimi olarak kötülüyordu. AKP saflarında yer alırken ne demişti? “Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olmayız biz.”
AKP ve Erdoğan sevdalısı bu Demirtaş’ın, Güneydoğu’da özerklik ilan edip şehirlere hendekler kazan ve güvenlik güçlerimizi katleden PKK’ya verdiği açık desteği anlatmaya zaten yerim yetmez.
Ama CHP’liler şunu iyi bilsin: Bu HDP’liler var ya... Hem de Sırrı Süreyya Önder’in de içinde bulunduğu ekip. Bunlar; AKP’nin Adalet Bakanı ve MİT yöneticisi ile birlik olup CHP’ye tuzak kurduklarını açık açık itiraf ettiler. İnanmayan varsa, PKK’nın Avrupa’da yayımladığı İmralı Görüşmeleri konulu kitabı bir incelesin.
Soruyorum bu Erdal’cıklara: Dün CHP’ye tuzak kuran HDP; bugün nasıl dost olur?
AKP’NİN AÇILIM ORTAĞI
Herkes iyi biliyor ki, bugün AKP’ye MHP’nin yaptığı hizmetleri, dün HDP yapıyordu. Üstüne üstlük, bugün, AKP Lideri Erdoğan, “Kazanırsam açılımı yeniden başlatacağım!” desin, bu ekip bütün oyları onun sandığına doldurur. Hem, bunların elebaşısı Abdullah Öcalan, “AKP’yi biz iktidar yaptık!” diyerek övünmüyor muydu?
Bunlarla demokrasi yoluna çıkılır mı ey Erdal Aksüngergiller?
Bilin ki İyi Parti-Saadet-CHP işbirliğinin bir yerlerine HDP bulaştırılır ise Erdoğan, başkanlık seçimini kazanacaktır.
HDP canlansın da laik cumhuriyet çökerse çöksün diyorsanız, buyurun aranıza alın...