Tek kazanan İran!
Amerikan Kara Harp Akademisi, Irak savaşı konusunda bin 300 sayfalık kapsamlı bir inceleme yaptı. Bu çalışmada başarılar kadar hatalar da açık yüreklilikle vurgulandı. Çalışma 2016 yılında tamamlandı. Ancak ABD yönetimi ve ABD’li komutanları rahatsız edecek unsurlar içerdiğinden o dönemde yayınına izin verilmedi.
AMERİKAN HALKI ÖNLEYİCİ SAVAŞLARA SICAK BAKMIYOR...
Gizlilik dereceli olmayan bin resmi belge kullanıldı. Çalışmada, 2003 yılında Irak’ın işgali, ABD askerlerinin geri çekilmesi, IŞİD’ın yükselmesi, İran ve Suriye’nin Irak’taki etkisi incelendi. Çalışma çeşitli sonuçlara ulaşıyor. Ancak çalışmanın en çarpıcı ve kesin sonucu olarak, Irak savaşında zafer kazanan tek ülkenin İran olduğunun altı çiziliyor.
Önemli tespitler yapılıyor: “Irak savaşı Amerikan tarihindeki en geniş tartışmayı başlatacak ve iç gerilimi tırmandıracak dinamikleri de bünyesinde bulunduruyor. ABD halkı artık önleyici savaş ve benzeri girişimlere sıcak bakmıyor. Savaş sivil-asker ilişkilerinde büyük bir tahribata neden oldu. Amerikan halkının çoğunluğu Irak savaşını desteklemedi.” Savaşın sonunda kesin bir eğilim ortaya çıktı: “Amerikan halkı yabancı ülkelere yapılan müdahalelere büyük bir kuşku ile yaklaşıyor.”
GELENEKSEL HARP-GAYRI NİZAMİ HARP İKİLEMİ
Amerikan halkının bir bölümü savaşı sapkınlık olarak görüyor. Ordunun geleneksel savaş konseptine geri dönmesini istiyor. Terörle mücadele ve gayrı nizami harp yöntemlerinin orduyu yıprattığını düşünüyor. Bu düşüncelerin ise geleceğin harpleri olacak ayaklanma ile mücadele ve devlet benzeri yapılarla yapılacak savaşları olumsuz etkileyeceği değerlendiriliyor. “ABD’nin rakiplerinin gelecekteki harplerde konvansiyonel ve gayrı nizami harp usullerini birlikte (hibrit) kullanacağı” ifade ediliyor. “Gayrı nizamı harp usullerinin bütünüyle terk edilmesinin bir eksiklik olacağı” vurgulanıyor.
UZAYAN SAVAŞIN SİYASETİ
Giriş yazısında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı (KKK) Org. Odierno şu hususun altını çiziyor: “Cephe savaşı bittikten sonra ABD tarihi bir dönüşüm yaşadı. Artık askeri ve sivil liderler kara gücünün faydalarını tartışmaya başladı. Çünkü bir ülkeyi denetim altında tutmak için daha çok sayıda askere ihtiyaç duyulduğu anlaşıldı. Bu da başka bir ülkede kalışın maliyetini yükseltti.” Çalışmada asker eksikliği sık sık vurgulanıyor. “ABD’li komutanların hiçbir zaman aynı anda Sünni, Şii ve diğer ayaklanmaları bastırabilecek bir insan gücü yeteneğine ulaşamadığı” ifade ediliyor. Afganistan gibi görevler de dikkate alındığında, “çıkacak ani bir tehdit karşısında insan gücü eksikliğinin sıkıntılara yol açacağı” belirtiliyor.
KOALİSYON KUVVETLERİ BAŞARISIZ OLDU!
Teknolojik üstünlük ve uzun menzilli etkili silahlara sahip olmak her durumda işe yaramaz. Bu üstünlükler insan gücü eksikliğini de kapatamaz! Kısa sürede kazanılan zaferler yanıltıcıdır. En az 18 aylık ilave süre mutlaka planlamaya alınmalıdır. Çünkü doğrudan çatışmalar bitmiş ve yeni bir döneme girilmiştir. Bu durumda sadece askeri mülahazalarla sonuç alınmaz. Ülkenin siyasi dengeleri, insani faktörler, düşmanın niyet ve maksadı dikkate alınmalıdır. Yaratıcı çözümler bulan komutanlar teşvik edilmemiş, aksine cezalandırılmıştır. Komutanlar genellikle özel durumu inceleyeceklerine, istatistiki bilgileri esas alarak kararlar almıştır. Bu ise bazı durumlarda ciddi sorunlara neden olmuştur. Koalisyon, politik olarak çabalara bir değer katsa da askeri açıdan genel olarak başarısız olmuştur. Hatta Irak’ın iç durumu hakkında hiçbir fikri olmayan bazı ülkelerin eylemleri durumu daha da kötüleştirmiştir. Diğer taraftan eğit-donat programında istenilen seviyeye gelmeden sorumluluğun Irak Güvenlik Güçlerine devredilmesi büyük bir hata oldu. Yetersiz birlikler ağır kayıplar verdi.
NE İSTEDİK, NE OLDU?
Demokrasinin tek başına barış ve istikrar sağlayan bir unsur olmadığı yaşayarak öğrenilmiştir. Irak’ta 2005 seçimlerinden sonra bir sükûnet döneminin başlaması bekleniyordu. Ama tam aksi oldu. Seçimler sonrasında etnik ve mezhepsel çatışmalar daha da şiddetlendi. Savaş sonrası siyasi ortam ufkun ötesinin görülemediğini açık seçik gösteriyor. Savaş öncesinde İran’ın Irak’ta çok sınırlı bir etkisi vardı. Savaş sonrasında ise İran, Irak’taki en etkili siyasi güç oldu. Bu durum ise savaş öncesi hesaplamaların doğru yapılmadığını gösteriyor. ABD bu durumdan gelecek harpler için dersler çıkarmalıdır. Harbin hem hedefleri hem sonuçları hem de ilgili ülkede kalış süresi ve gerekli kuvvetler gerçekçi olarak saptanmalıdır. Kara Harp Akademisi’ne ait olması ve KKK’nın giriş yazısı yazması raporun sistem tarafından kabul gördüğünü gösteriyor.