26 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tekeller gidişattan memnun

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

TÜSİAD’ın geçen hafta içinde yaptığı Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Mehmet Şimşek de katıldı. Toplantıda TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ve Sn. Şimşek’in yaptığı konuşmalar gündemde yer aldı. Bu toplantı TÜSİAD’ın ve çevresinde kümelenmiş olan iş insanlarının ekonomi politik tutumu açısından önemliydi.

GELİR DAĞILIMINDA BOZULMA PERDELENİYOR

Sn. Mehmet Şimşek’in bir yıldan beri uyguladığı politikalara destek olduğunu açıklayan TÜSİAD Başkanı 10 yılda zaman kaybedildiğini ve Türkiye’nin yoksullaştığını iddia etti. Oysa Dünya Bankası verilerine göre 2023 yılında SGP’ye göre (Satın alma Gücü Paritesine) kişi başına gelir 34.414 dolar oldu. 2014 yılında bu rakam 23.818 dolardı. Orhan Turan son 10 yılda özellikle de enflasyonun patladığı (veya bizzat üyeleri tarafından patlatıldığı) son 3 yılda gelir dağılımını bozulduğunu söylemekten kaçındı. Toplantıda konuşma yapan TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras ‘Ekonomik sıkılaştırmanın faturası yoksullara çıkarılmasın.’ dedi.

Öte yandan TÜSİAD ve diğer iş dünyası örgütlerinin üyeleri hükümetin hazırladığı yeni vergi düzenlemelerinde servet vergisi, fahiş kâr vergisi, rant vergisinin çıkmaması için yoğun lobi yaptı.

TÜSİAD İTHAL İKAMESİNE VE AR-GE’YE KARŞI

TÜSİAD yüksek katma değerli üretim ve sürdürülebilirlik konusunda sık sık ahkâm kesmesiyle bilinir. Ömer Aras konuşmasının sonunda güçlü ekonomi yaratılması için gereken en önemli şartlardan biri olarak ‘teknoloji üretmek ve inovasyon’ olduğunu belirtti. Bunun için şirketlerin yoğun AR-Ge yatırımları yapması ve ekosistemi geliştirmesi gerekir. Oysa veriler gösteriyor ki TÜSİAD üyelerinin AR-GE yatırımları OECD ortalamalarının altındadır.

Sn. Şimşek geçen haftaki toplantıda bu verileri paylaşırken soruyor; ‘Dünyanın en cömert teşviklerini veriyoruz, AR-GE harcamalarının artması lazım ama size her türlü teşviki veriyoruz. Dünyada daha iyi bir teşvik varsa getirin bizim önümüze koyun.’. Yüksek katma değerli ürünlerin ithal ikamesine yönelik 284 ürün için belirlenen ve geçen yıl uygulamaya konan ‘Yatırım Taahhütlü Yatırım Kredisi’ TÜSİAD üyelerinin ilgisini çekmedi. Kısacası TÜSİAD üyeleri mevcut düzenin devamından yana, yüksek ithalat, ithalata bağımlı ihracat modelinden memnun ve değişim istemiyor. Çünkü bu düzende kârlar tatlı.

BATI ÇİZGİSİNDE DURMAYA DEVAM EDİYOR

Ömer Aras konuşmasında Türkiye’nin ‘hukukun üstünlüğü endeksinde’ gerilediğini ifade etti. Aras’ın referans olarak aldığı endeks ‘World Justice Project’in hazırladığı bir çalışmadır. Bu endekse göre gelişen, güçlenen BRICS ülkeleri alt sıralarda yer alırken gerileyen, dünya ekonomisinde ve siyasetinde güç kaybetmeye başlayan G7 ülkeleri üst sıralarda yer alıyor. Batı’yı yüceltmek ve gelişen bağımsız ülkelere karşı tetikçilik yapmak için kurulan örgütlerin verileri dünyada artık ciddiye alınmıyor. Filistin halkına soykırım uygulayan İsrail’e Batı’nın sağladığı destek bile bu tip kuruluşların sözde araştırmalarının bir hükmünün olmadığını bize gösteriyor. TÜSİAD 1980’lerden kalma eski alışkanlıklarla batının kurumlarını referans alarak Batı’nın Türkiye’de sözcülüğünü devam ettiriyor.

TÜSİAD İLE ABD/AB’NİN SİYASİ DURUŞU AYNI

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, Türkiye’de demokrasi ile ilgili şunları ifade etti: “Yerel bilgi ve tecrübeyi harekete geçirmek Türkiye’yi bölmez. Aşırı merkezi ve hiyerarşik bir yönetim anlayışı, iyi ve yenilikçi fikirlerin ortaya çıkışını zorlaştırır. Milletin oyuyla seçilmesi gereken pozisyonlara atama yoluyla görevlendirme yapılması, ya da seçilmiş vekillerin Meclis’te yer almaması ile milli irade korunmaz. İfade özgürlüğü siyaseti kaosa sürüklemez. Farklı fikirler ayrılık değil, zenginlik getirir.”

Bu ifadeler terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP/DEM’lilerin desteklendiğini gösteriyor. Sözde ifade özgürlüğü olmadığı için cezaevlerinde bulunan kişiler PKK, FETÖ gibi terör örgütlerine mensuplar. TÜSİAD bunları terör örgütü olarak görmüyor mu? Bunlara ifade özgürlüğünü mü savunuyor? Bu cümlelerle ne hedefleniyor? Ömer Aras, PKK/HDP davasını sürüncemede bırakan ve kapatmayan Anayasa Mahkemesi’ne yapılan eleştirilere karşı sözde ‘hukukun üstünlüğü’ demagojisi ile mahkemenin tutumunu savunarak TÜSİAD’ın aslında hangi safta yer aldığını göstermiş oldu.

GENÇLİĞİMİZE YÖNELİK KARA PROPAGANDA

Ömer Aras konuşmasının bir bölümünde 2022 yılında 140.000 kişinin göç ettiğini ve bunların önemli bir kısmının genç olduğunu ifade etti. TÜSİAD uzun bir süreden beri Türkiye’de insan haklarının ihlal edildiği, ifade özgürlüğünün olmadığı, demokrasinin gelişmemiş olduğu propagandasını yapıyor. Türkiye aleyhinde kara propaganda yapıp Türk gençliğinde olumsuz yargılar oluşturulmasında ve geleceği dair sürekli umutsuzluk aşılanmasında etkili olan bu kurum aynı zamanda çok sayıda gencin göç etmesinden şikâyetçi oluyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

İŞ DÜNYASI EKONOMİK GELİŞMENİN ÖNÜNDE EN BÜYÜK ENGEL

Sonuç olarak TÜSİAD uygulanan neoliberal ekonomi politikalarından gayet memnundur. Ancak politikaların tam başarısı için ‘yapısal reformlar’ yani sözde ifade özgürlüğü, demokrasinin geliştirilmesi gibi Batı’nın yıllardır Türkiye hakkında ileri sürdüğü iftiralara dayalı argümanlar TÜSİAD tarafından tekrar gündeme getirildi. TÜSİAD’ın ve onun etrafında kümelenen bazı iş dünyası örgütlerinin milli bir gündeminin olmaması ve ülkenin bekasını ilgilendiren başlıklarda Batı’nın yanında durması Türkiye için ciddi bir sorundur.

Türk ekonominde hâkim konumda olan TÜSİAD ve çevresinin bu tutumu Türkiye’nin milli ekonomi programı uygulamasında, ekonomik sıçrama yapmasında en büyük engeldir. Milli ekonomi modelinin oluşturulması, TÜSİAD üyeleri ve çevresinin bu yeni ekonomi modeline uyumlandırılması elzemdir.

Hükümet ne yazık ki neoliberal politikalara dönüş yaparak TÜSİAD ve çevresinin, dolayısıyla emperyalizmin son on yılda uyguladığı ekonomik operasyona teslim olmuştur. Umarım bu teslimiyet geçicidir ve kısa sürede sona erdirilir. Neoliberal politikaların Türkiye’nin başına ne çoraplar ördüğünü 1980’lerde 90’larda gördük. Bir daha aynı senaryoyu izlemek gibi bir lüksümüz yoktur. Dünya ekonomik ve politik olarak hızla değişiyor, buna uyum sağlamak için bağımsız milli ekonomik modelin uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir.

Kaynakça;

https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/bakan-simsek-ekonomi-programinin-yukunu-toplumun-dar-gelirli-kesimine-yuklemeyecegiz/3272532
https://www.bloomberght.com/tusiad-baskani-turan-son-10-yilda-fakirlestik-2356355?page=2
https://tusiad.org/tr/konusma-metinleri/item/11600-omer-aras-tusi-ad-yuksek-i-stisare-konseyi-toplantisi-acilis-konusmasi
https://worldjusticeproject.org/rule-of-law-index/global

TÜSİAD Mehmet Şimşek PKK Batı ABD