Yandex
22 Mart 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tekellerin gölgesinde erken genel seçim

Cengiz Köse

Cengiz Köse

Gazete Yazarı

A+ A-

Alman siyasetinde daha önce görülmemiş gelişmeler yaşanıyor. Geleneksel partiler “merkez”in dışına itilebilir, bunu kısa sürede göreceğiz. Çünkü eski ‘siyasetler’ artık yeni dünyanın sorunlarına yanıt veremiyor.

Gidişat öyle gösteriyor ki, artık sistem partileri kendilerini ulus ötesi tekellerin ağlarına kaptırıyorlar. Elon Musk- Almanya için Alternatif (AfD) ilişkisi ve Black Rock- Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) ilişkisi bunun birer örneğidir.

23 Şubat 2025 erken genel seçimin arifesinde bu iki tekelin Alman siyasetine olası etkisi sorgulanmaya değer.

ABD’li Black Rock dünyanın en büyük varlık fonu yatırım şirketidir. Alman borsasında güçlü olan şirket rekabete müdahalede, emlak sektörünü etkilemede, emeklilik sistemini özelleştirmede ve finans branşını düzenlemede etkili rol oynamaya çalışıyor. Avrupa merkez bankası ECB ve birçok devlet fonu Black Rock’un müşterileri arasında. Deutsche Bank ve Lufthansa gibi şirketlerde tek hisseye sahip olan yatırım devi, savaş sanayi şirketlerini teşvik ettiği için eleştiriliyor. CfA adlı kuruluşun bir raporuna göre Black Rock’un lobi faaliyetleri kapsamında siyasetçilere ‘bağış’ aktardığı iddia ediliyor.

CDU lideri Friedrich Merz, politik zirveye yükselmeden önce yıllarca Black Rock’un Almanya ayağını yönetti.

AfD’li Stephan Brandner 2023’te soru üzerine “Black Rock’a son derece eleştirel bakıyoruz” yanıtını vermişti.

Bu açıklamanın yapıldığı dönemden itibaren, Elon Musk AfD’yi destekleyen twitler paylaşmaya başladı. Musk’ın desteği 2024’te de devam etti ve en son 9 Ocak 2025’te Elon Musk AfD lideri Alice Wiedel’le yaptığı online sohbet, milyonlarca kişi tarafından izlendi. AfD lideri Alice Weidel aktif siyasete geçmeden önce, iş kariyerini dünyanın önde gelen yatırım bankacılığı devi ABD menşeli Goldman Sachs da tamamladı.

Buradan şu analizi yapabiliriz; küreselcilerin Black Rock sermayesi CDU’yu ve transatlantik ulusalcı sermaye AfD’yi destekliyor.

Birbiriyle rekabet eden iki tekelci yapı, dolaylı olarak Almanya’nın yeni hükümetine etki etmede geri durmayacaktır. Trump hükümeti ve Verimlilik Bakanlığı’nın yetkilisi olan Elon Musk, duraklama riski eşiğinde olan Alman şirketlerinin ABD’ye taşınıp ve burada ‘First Amerika’ hesabına çalışmalarını arzuluyor.

AfD partisi büyüdükçe Alman milliyetçiliğini ‘aşıyor’ ve transatlantik milliyetçiliğine yakınlaşıyor.

ALMAN SİYASETİNİN ‘MERKEZİ’ SARSILIYOR

Batı ve doğu seçmenleri arasındaki fay hattı, 23 Şubat erken genel seçimiyle eksen kaymasına yol açabilir. 40 yıl aradan sonra ilk kez Alman siyasetinin “merkezi” sarsılmaya başladı.

Merkezi temsil eden partiler kendi halkına inat, küresel ABD’ye itaat, AB komisyonuna biat, tekelci sermayeye teslimiyet ve NATO’ya evet siyasetleriyle, sisteme sadık kaldılar. Ancak zamanın durumu Almanya’yı bir yol ayrımının eşiğine getirdi.

Yukarıda tarif edilen merkezi siyaset, genel seçimden sonra yeni bir yön alabilir. Geleneksel merkezi siyaset içerisinden doğan zıt siyasetler, “yeni merkezi” temsil edecek güce ulaşıyorlar.

Yeni olguya bakıldığında iki siyasetin yükseldiğini görüyoruz. Milliyetçi liberal muhafazakar AfD ve ulusal kamucu sol BSW partileri, özellikle doğuda merkezileşerek, Almanya genelinde karşılık görmeye başladılar.

Şimdi karşımıza şu kilit soru çıkıyor; AfD “sistemin” alternatifi olabilir mi?

AfD 2013 yılında CDU’dan ve çevresinden kopan aktörlerce kurulmuştu. Dönemin finans krizinin istenmeyen çocuğu AfD, Mart 2025’de CDU ile ittifak kurarsa şaşırmamak lazım.

AfD ve CDU savaş sanayinin desteklenmesi ve İsrail konusunda aynı yerde duruyorlar. AfD avro yerine mark, Rusya ile yeniden enerji anlaşması, AB’den çıkma ve küresel ABD karşıtı gibi tavırlar gösterse de, CDU ile olası hükümet ortaklığında taviz verebilir. Çünkü AfD’nin parti programı sermaye lehine maddeler içeriyor. AfD küresel ABD siyasetini eleştirirken, “vatansever” ABD’yi temsil eden Trump’ı dikkate alıyor.

BSW SOLUN NAMUSUNU KURTARABİLECEK Mİ?

Bir diğer kilit soru ise, ulus ötesi tekellerin karşısında konumlanan BSW partisinin güçlenmesidir. Çünkü BSW lideri Sarah Wagenknecht önceki dönemde Black Rock’un Alman siyasetine ve finans branşına olası etkisi hakkında, Federal Hükümete soru önergesi vermişti.

BSW “solun” namusunu kurtaracak halkçı-devletçi ve kamucu siyasetin bayrağını devralacak mı?
BSW 90’lardan sonra SPD’den kopan PDS’in tornudur. PDS’nin devamı olan Linke partisiyle yol ayrımına girdi ve ayrılarak yeni nesil siyasetin en genç partisi oldu.

2024’de kurulan BSW, Alman siyasi tarihinde en kısa sürede hızla büyüyen parti oldu. Nasıl?
Rusya’ya yaptırım uygulamalarına karşı çıkıyor, NATO’yu eleştiriyor, savaşa son diyor ve bağımsızlığa vurgu yapıyor. Ulusal ekonomiyi benimseyen BSW, zamanın ihtiyaçlarına ve sorunlarına çözüm odaklı strateji izliyor.

BSW bilimsel sosyalist çizgisiyle Almanya, bölge ve dünyayı doğru okuyarak Avrasya ve BRICS’i de dikkate alıyor. BSW dışındaki ‘sol’ ve birçok parti, örgüt ve çevre toplumsal desteği kaybetti. Çünkü emperyalizm “solu” turunculaştırdı, fonladı, burjuvalaştırdı ve marjinal yapay gündemlere entegre ederek, büyük oranda üretici emekçi sınıflardan koparmayı başardı.

SEÇMEN PARTİLERİN SİYASETİNE BAKMALI

Genel seçimde es geçilmemesi gereken bir diğer faktör göçmen kökenli Alman vatandaşlarıdır.
Toplam sayısı yaklaşık 7,1 milyon olan seçmenlerin 1 milyonu Türk kökenli vatandaşlardan oluşuyor.
1 milyon Türk kökenli Alman vatandaşı hangi siyaseti tercih edebilir?

Sandığa gitmeden önce mutlaka seçim standlarına uğrayarak, her partiyle görüşüp konuşmak ve bazı sorulara yanıt bulmak faydalı olacaktır.

Örneğin oy vereceğiniz parti bulunduğunuz sınıfın taleplerini ne kadar temsil ediyor?

Yükselen kira ve enerji fiyatları, vergiler ve hayat pahalılığına karşı öne çıkan çözümleri nelerdir

Göçmenlerle ilgili programı ve genel hatlarıyla Türkiye’ye bakış açısı nedir? Savaşı mı yoksa barışı mı destekliyor?

Sonuç itibariyle partiler gelecek vaadlerinde bulunabilirler, ancak insanlar önüne çıkan acil sorunlarla boğuşmaya devam ediyorlar.

Almanya AfD
Yorumlar (1 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...