22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Telaviv'de ilginç bir anı

Halit Deringör

Halit Deringör

Eski Yazar

A+ A-

Yıl 1950. Telaviv'de İsrail Milli takımı ile dostluk maçı yapacağız. İstanbul'dan gelerek Telaviv'e yerleşen bir Musevi bize rehberlik yapıyor. Ona soruyoruz; "neden İstanbul'u bırakıp buraya geldin?" diye. Yanıtı enteresandı. " Bir devlet yaratmak istiyoruz"

Maç öncesi Telaviv'in büyük caddelerinden birinde takımla beraber dolaşıyoruz. Takım kaptanımız Gündüz Kılıç. Atatürk'ün yakını olan Kılıç Ali'nin oğlu. Güçlü ve cesaretli bir adam. Ondan çekinmeyen yoktu. Caddede yürürken "komünist Türkler" diyerek lafla bir sataşma oldu. Bunu duyunca, hepimiz kahveyi işgal ettik. Gündüz Kılıç bir İsrailliye tokat attı. Başka da bir olay olmadı. Tesadüf bu ya Yel değirmen'inden Bir kahvehaneden daha önceden tanıdığımız Jak ve Kemal de onların arasındaymış.. Boynumuza sarılıp, "aman sakın bir şey yapmayın" dediler. Bu arada bize bağıran adam apar topar kahvehaneden kaçırılmış. İsabet olmuştu olay daha fazla büyüseydi iki ülke arasında büyük sorunlar olabilirdi.

İsrail Devleti yeni kurulmuş. Etraf çölü andırıyor. Ziraat de teknoloji de çok geri. Etrafa bakıyoruz. Dişe dokunur bir şey yok. İlkel bir narenciye fabrikası gözümüze ilişiyor. Narenciye, onların tek önemli mahsulü. Köylerde kolektif ziraat yapılıyor. Bir anlamda, köylüler ürettikleri ürünleri devlete satıyorlar ve kazandıkları parayı paylaşıyorlar. Bir zamanlar rahmetli Ecevit'in Köy-Kent projesi gibi. Ecevit, çok istemişti bu projeyi gerçekleştirmek ama maalesef izin verilmedi Neyse bunları geçelim.

Oynayacağımız saha kumsaldı. İsrail Milli takımı Avrupa'dan göç eden Musevilerden kurulmuştu. Antrenörü, Macar Laszlo Szekely idi. Maç başladı ama hiç düşünmediğimiz bir hızla devam etti. Glazer isimli futbolcu arka arkaya golleri sıraladı ve Telaviv'de yenilgiye uğradık. Rusya'dan gelen bir İsrailliyi karşıma koymuşlardı. Futbolcu değil sanki gladyatördü. Tekme sallamaktan başka bir şey yapmadı. Antrenörü Szekely de sık sık saha kenarından talimat veriyordu. Bu durum devam edince maçın hakemine antrenörü şikâyet ettim. Bunun üzerine, Laszlo Szekely'i yedek kulübesine aldılar.

Kadere bakın ki bu adam daha sonra Fenerbahçe'ye antrenör oldu. O zaman Fenerbahçe Başkanı Osman Kavrakoğlu idi. Aynı zamanda eski Demokrat Parti'nin haysiyet divanı başkanı idi. Vaktiyle Unkapanı Fener'de biraz top oynamış. Kolu da sakattı. Ama takım yapmaya çok hevesli idi. Başkanla aramız pekiyi değildi. Buna bir de İsrail'deki Szekely ile dalaşma eklenince benim durumum belli oldu. Halit'in 3 çocuğu var futbolu bırakacak onun yerine başkasını bul demişti antrenöre. Bu olaydan sonra takıma girmek için çok savaştım ama mümkün olmadı. Anladım ki ilahlar kurban istemişti. O kurban da bendim.

Günümüze gelince de Galatasaray kulübünde İtalyan antrenörün Başkan ile anlaşarak kaptan Sabri'nin takımdan uzaklaştırılması hatırlattı bana bütün bunları. Ama gördüğünüz gibi Sabri'nin döndürülmesi mümkün değil. Onun da futbolu bırakması gerekir. Ne yapalım bazen böyle ilahlara kurban gerekebiliyor.

TÜRKİYE ANTRENÖRLER KABRİSTANI

Fenerbahçe'nin teknik direktörü İsmail'in şansı şimdilik iyi gidiyor. Arka arkaya iki özel maç kazandı. Başlangıç için çok büyük bir şans. Dileriz bu şansı devam etsin. İki maç sonrası bizim spor medyası Fenerbahçe'nin kara İsmail'ini göklere çıkarttı. Alıştık artık. Basın istediğini arş-ı alaya çıkartıyor. İstediğini de yedi kat yerin dibine batırıyor. İsmail Kartal'dan geçen yazımda da sözünü etmiştim. Bizim kuşaktan olmadığı için pek yakınlığım yok. O'nun Anadolu Feneri'ndeki restoranında balık falan da yemedim ama kendisine sempatim vardır. Tanıdıklarımın bazıları, karakter sahibi bir insan olduğunu söylüyorlar. Ben de öyle düşünüyorum. İsmail, bir süredir futbolun içinde olduğu için futbolu iyi bildiğini düşünüyorum. Ama İsmail gibi olanların veya dünya çapındaki teknik direktörlerin Türkiye'de ne duruma düştüklerini o da bilir, biz de biliriz.

Ne yaparsanız yapın, takımla ne kadar uyum sağlarsanız sağlayın dünyanın en kaliteli adamı olun, eğer takım şampiyon çıkmazsa iyi teknik direktör değilsinizdir. Türkiye'deki eğilim bu. Dünya bizim bu yapımızı öğrendi ama yine de Türkiye'ye gelmekten kendilerini alamıyorlar. Çünkü hem çok para veriyor Türkiye hem de yaşam son derece lüks.

Ne var ki Türkiye, değil Avrupa'nın, dünyanın teknik spor adamlarının kabristanı haline dönüştü. Bir deplasman maçı öncesi sözle antrenörlük görevi verildiğini ancak deplasman maçına gidilirken uçakta bu görevin geri alındığını veya antrenörün ilk antrenman sonrasında görevden alındığını gördüm. İlginç davranışlar olmaktadır her alanda olduğu gibi futbol alanında da.. Bunu da unutmamak gerek.

BAŞKANLAR VARKEN ANTRENÖRLERE NE GEREK VAR!

Hepimizin bildiği gibi Fenerbahçe'de bazı futbolcular Ersun Yanal'ı şu ve ya bu nedenden dolayı istemediler ve de görevden ayrıldı. Ama bu usul artık yol olmaya başladı. Çok tirajlı gazetelerde okudum. Fenerbahçe sempatizanları kaleci Volkan Demirel'i oynatmayın yerine Mert Günok'u oynatın. Nedeni de; Volkan artık yaşlanmış faydasından ziyade takıma zararı oluyormuş. Yenmeyecek golleri yiyormuş. Oysa bu kaleci sayesinde ve onun güzel oyunlarıyla Fenerbahçe takımı büyük zaferler kazandı. Ama kalecinin kaderidir bu. Gol yemeyen hiçbir kaleci yoktur dünyada. Hatta halk dilinde şöyle bir benzetme vardır. "Kedi tuttuğunu yer ama kaleci tutamadığını yer". Volkan bu takımda daha çok iyi oyunlar çıkarır. Esas değinmek istediğim şey Fenerbahçe taraftarları gün gelecek kamuoyu yaparak en ideal on biri çıkartıp maçtan önce Fenerbahçe bu kadro ile çıksın diyecekler.. Bunlar çok tehlikeli davranışlar.

Fenerbahçe de öyle bir durum yaratıldı ki antrenör olmak çok zorlaştı. Eğer bir kulübün başkanı büyük transferlerin alınmasına kendisi karar veriyorsa, iyi oynamayan oyuncularını cezalandırıyorsa, zaman zaman soyunma odalarına girip onları paylıyorsa antrenör de kuzu kuzu onun yanında bu duruma seyirci kalıp konuşamıyorsa böyle bir durumda biz niye antrenörleri alıp avuç dolusu paralar veriyoruz ki. Ama buna rağmen Fenerbahçe'ye gelip bu ateşten gömleği giymek isteyen bir çok antrenör var.