23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Teröre acil iki cevap

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-
Bakıyoruz. Terör sanki zaman ayarlı.
Önce İstanbul'da vurdular (10.12.2016).
Ardından Kayseri'de (17.12.2016).
Şimdi de Ankara'da (19.12.2016).
10 günde 3 saldırı.
* * *
Bir kuvvet, planlamayı yapmış.
Saldırılar peş peşe.
Yasımızı tutmaya bile fırsat vermiyorlar.
Birinde kayıplarımızı henüz uğurlarken...
Diğerlerini kucağımıza bırakıyorlar.
* * *
Stratejik barometreye bakıyoruz.
İbre: Bir terör sağanağını gösteriyor.
Belli ki: Burada durmayacaklar.
Saldırdıkları: Toplumun ve devletin direnci.
Diz çöktürmek, teslim almak istiyorlar.
Amaçları stratejik:
Türkiye'yi yönetilemez bir ülke haline getirmek.
Girdiği bölgesel ittifak rotasından geri çevirmek.
* * *
Ankara suikasti sonrasında bakıyoruz.
İki devlet: Türkiye ve Rusya. Terörün hedefindiler.
İki tarafta bütün siyasiler sanki sözleştiler.
Bir “sağduyu korosu” oluştu.
Aynı yerde duruyorlar. Terörün hedefi için iki vurguları var.
Bir: Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmak.
İki: Suriye'de siyasi çözümü engellemek.
Kabul edelim ki: “Devlet aklı” terörü doğru okuyor.
Not düşelim: Ama bu aşamaya kadar.
* * *
Gelelim toplumun direncine.
Herkes farkında. Toplumsal bünye terörü reddetti.
Birlik olmayı başardık. Millet olmanın hakkını verdik.
Gene not düşelim: Ama bu aşamaya kadar.
* * *
Niçin, “bu aşama” kaydını düşüyorum.
İhtiyatlı olmalıyız. Bazı sosyolojik gerçekleri gözardı edemeyiz.
Bir durum tespiti yapalım.
Evet: Toplumun tepkisi bu aşamaya kadar sağlıklı.
Terörü ve arkasındaki kuvvetleri hedefliyor.
* * *
Fakat: İşaretlere bakıyoruz.
Terör saldırılarının süreceği anlaşılıyor.
Şimdi dikkat: Toplum tepkisi sonsuza kadar böyle kalamaz.
Bir aşamadan sonra halktaki algı değişir: “Her şeyim tehdit altında”.
Kendisinin, ailesinin canı... İşi, ekmeği... Günlük hayatı...
Hükümeti, devleti sorgulamaya başlar.
Devlet de öfkesinin kapsama alanındadır artık.
Beklentisi sadedir: “Devletsen engelle”.
* * *
Terör yine durdurulamazsa ne olur?
Tehlikeli aşamaya girer süreç.
Ya: Halkın kendisi harekete geçer. “Suçlu” gördüğü toplum kesimlerine karşı.
İç savaş demektir bu. Irak'ta olduğu gibi.
Ya da: Bir “kaos” tehdidi yaratılır.
Toplumun kimyası, terörün taleplerini kabule doğru yönlendirilir.
(Not: “Açılım” süreci bu teslimiyet üzerinden tezgahlandı.
“Analar ağlamasın” kampanyası hatırlansın.)
* * *
Devam edelim.“İç savaş”, ağır basan ihtimal değil.
Komşularımızda ağır örnekleri yaşandı.
Halk PKK'dan bu yüzden uzaklaştı zaten.
Dolayısıyla: Asıl hedef “kaos” tehdidi.
* * *
Altını çizerek kayda geçirelim.
Hiçbir devlet halkın öfkesinin karşısında duramaz.
* * *
Ne yapmalı bu durumda?
Devlet, nasıl biri yol tutmalı?
* * *
Önümüzde bir büyük örnek var.
Dış politada kıpırdayacak halimiz kalmamıştı.
Türkiye Rusya ile barıştı. Stratejik ortaklığa yöneldi.
Bu sayede iki büyük sonuç aldık.
Bir: Türkiye, Suriye'de Amerikan koridorunu kesti.
İki: Suriye'de tekrar oyun kurucu hale geldik.
* * *
En somut örnek: Moskova'daki dünkü zirve.
Türkiye, Rusya ve İran buluştu. Suriye'de ortak çözümü konuşuyor.
Önce dışişleri bakanları toplandı. Ardından savunma bakanları masaya oturacak.
Yani: Önce siyasi kararlar alınacak.
Sonra askeri cihet planlanacak.
* * *
Kimlerle yapıyoruz bunları?
Düne kadar “hasım” gördüğümüz ülkelerle.
Amacımız ne: Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak.
Niçin: Tekrar ve tekrar gördük.
Suriye ile birlikte biz de bölünüyoruz.
* * *
Evet: Üç ülke Moskova'da Suriye için toplandık.
İki amacımız var.
Bir: Suriye'nin toprak bütünlüğü.
İki: Askeri değil siyasi çözüm.
* * *
Basit bir soru: Suriye'yle konuşmadan Suriye'nin toprak bütünlüğünü nasıl savunacağız?
Ortada abes bir durum var. Ve de “çocukça”.
Stratejik gerçeği kabullenmeli, Suriye'yle barışmalıyız.
İki taraf da birbirine mecbur.
Çünkü: Birlikte hedefiz.
Birinci “acil” adım bu.
* * *
İkinci “acil” adım daha kolay.
Biraz siyasi akıl: Medyanızdaki “Halep edebiyatı”na bir son verin artık.
Rusya'yı, İran'ı, Suriye'yi şeytanlaştırmayın.
Görmüyor musunuz?
Hem: Gerçek değil.
Hem de: Sadece terörün arkasındaki kuvvetlere hizmet ediyorsunuz.
* * *
Son söz: Şimdilik sadece bir “giriş” yazayım.
Maalesef: Önümüzdeki günlerde çok konuşmak zorunda kalacağız.
Temel gündeminize “Suriyeli teröristleri” almaya hazır olun.
Sizin “üst akıl” dediğiniz ABD var ya. İşte o aleti kullanmaya başlayacak.
“Halep” türü kampanyalarla sadece Suriye kaynaklı terörün zeminini hazırlıyorsunuz.
Nereden mi biliyorum?
Çok basit: Sadece sahaya bakıyorum.