Toroslar ağlarken
“TOROSLAR, her zaman dediğim gibi konuşur, gün batışında renk değiştirip ay gibi olur, büyür de büyür. Yorgun dağlardır. Efsaneleri üzerinde hep taşımıştır. Ondan kopmak ve uzaklaşmak mümkün değildir. Ben mi? 84 yaşına giriyorum. Hastayım, bir ayağım Toroslardaki bir dağın tepesinde, öbür ayağım öbür tepesinde, iki ayağımın arasından binlerce kervan geçti. Akşam olmaya başladı, eşeğime bindim, ben de göç etmeye hazırlanıyorum.”
Yaşar Asutay, bir avukatın hayat hikayesi dediği, okurken aslında onun salonunda toplanmışız da kendisinden öykü demetleri dinlermişiz gibi hissettiren Toroslar Ağlarken adlı kitapçığını böyle bitiriyor.
“Dedem” diyor, “bize hep Toroslarla ilgili efsaneler anlatırdı. ‘Torosların dili var’ derdi. ‘Konuşur, üzüntüden ağlar, sevinçten ağlar’ derdi.
***
‘Bunları da gürüldemesiyle yağmuruyla belli eder’ derdi.” Torosların evlatları, efsaneleri de büyük savunmaları da unutmuyor.
Ahmet Erdoğdu, Torosların efsanevi tarihine Türk ulusunun uğradığı acımasız saldırılara karşı büyük direniş ve savunmasını ekledi. 1909 Adana Ermeni Olayları -5 Adanalı Ne Diyor? başlığıyla yazdığı kitaba yerel tarih diyebilirsiniz. Ama aynı zamanda ulusal tarihi yazıyor. Yerel sanılan dünyada yabancı elçiliklerin yapıp ettiklerini belgeleriyle ortaya koyması bakımından da dünya tarihinin ta kendisini kaleme alıyor.
Onur Öymen kitaba yazdığı önsözde, bu kitap “bilinen ve hatta bir bölümü hiç bilinmeyen gerçekleri sağlam kaynaklara dayanarak ortaya koymakta ve tarihin yeterince aydınlanmamış sayfalarına ışık tutmaktadır” diyor. Okuyucu gözüyle baktığınızda, bu yargıyı çok yerli yerinde bulacağınızdan hiç kuşkum yok.
Tarihe “1909 Adana İğtişaşı” olarak geçen olaylara ilişkin olarak sözünü kendi aklından söyleyip nesnel sözlermiş gibi pazarlayan soykırım müfteriliği çok yazı karalamıştır. Ahmet Erdoğdu “bu kitapta olaylar hakkında Türk tarafının da görüşlerini bulacaksınız” diyor. Tek taraflı olarak tarihi tahrif edenlere “bugüne kadar yeterince incelenmemiş veya hiç gündeme gelmemiş” bilgiler ve kanıtlarla yanıt veriyor. “Bunu yaparken yazılmış anılardan, o zaman yayımlanmış gazetelerden, Ermeni yanlısı görüşlerden de” yararlandığını söylüyor.
Beş tanık, bu kitabın özgün ve güçlü yönünü oluşturuyor.
Onlar kimler mi?
İngiliz Yüksek Komiserliği’nin elinde 100 suçlu Türk listesine yerleştirilmiş Ali Münif Yeğenağa. Fransızlarca sürgün edilmiş Damar Arıkoğlu. İşgalcilerin matbaasını basıp dağıttıkları Yeni Adana Gazetesi sahibi Ahmet Remzi Yüreğir. İtidal gazetesi sahibi İhsan Fikri (Mehmet İhsan). Çoğunluğu Ermenilerden oluşan Fransız işgal birliğinin bölgeyi terk etmesini şart koştukları kişilerden biri olan kaymakam İsmail Safa Özler.
***
Türk ulusu, egemenlik hak ve yetkisini yılmadan savunan ve bunun için ödeyecekleri bedelleri bir an bile vazgeçme gerekçesi saymayan evlatlara sahip. Türk ulusunun evlatlarını görülmez ve hatırlanmaz hale getiren sinsiliği açığa çıkarıp kırıp atmak bizim görevimiz.
Ahmet Erdoğdu, sözlü ve yazılı kaynakları bir araya getiren, bilimsel değeri tartışmasız olan bu belge-kitapla üstüne düşeni layıkıyla yerine getirmiş bulunuyor. Ne mutlu ona!
Demek ki durum, Yaşar Asutay’ın yazdığı gibi: “Torosların efsaneleri, konuşması, ağlaması, gürlemesi bitmez. Bir gürlemesi vardır ki, yer yerinden oynar....”