Trabzonluları kandırıyorlar
Trabzonspor ile Fenerbahçe arasında 1970’lerin ikinci yarısından itibaren başlayan çekişmenin kırılma noktalarından biri 5 Mayıs 1996’daki maç oldu. Trabzonspor 1-0 öne geçtiği ve üstün oynamadığı maçı 2-1 kaybederken şampiyonluğu da Fenerbahçe’ye kaptırmıştı.
Yıllar sonra Hami Mandıralı’ya o maçı hatırlattığımızda “Allah o gün o maçı kazanmamızı istemedi” demişti. Trabzonspor o maçtan bir hafta önce de sahasında Vanspor’a onlarca gol kaçırdığı maçta 1-0 yenilmişti. Sonucun futbol cilvesi olduğunu düşünen Trabzonlular o sezonu konuşurken bu maça özel bir bölüm açarlar.
Sonra meşhur 2010-11 sezonu. Gerek Trabzonlu siyasetçiler, gerek kulüp yöneticileri taraftarın duygularını okşamak için halen o sezonun şampiyonunun kendileri olduğunu söylerler. Bu arada bazı olguları es geçerler. Bunun en son örneği Ortahisar Belediye Başkanı ve Trabzon Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Metin Genç oldu. Fenerbahçe Kulübü’nün açıklamasında Genç’in sözleri “Futbol üzerinden oy devşirmeye çalışarak siyasi rekabette kendisine avantaj sağlamaya çalışan Ahmet Metin Genç, Türkiye’nin en köklü camialarından ikisini hedef alarak, kazanmak için her yolun mübah olduğu bir anlayışla hareket etmiştir” şeklinde değerlendirildi.
Açıklamada “Türkiye Cumhuriyeti Devleti mahkemelerinin verdikleri kararları hiçe sayan bu anlayışı ile tehlikeli bir oyunun parçası olmakta ve açık bir şekilde FETÖ kumpası olan 3 Temmuz davamızla ilgili terör örgütünün argümanlarını kullanmaktadır” ifadesine yer verildi.
YARGITAY’IN KARARI
Nitekim “3 Temmuz sürecinde” Fenerbahçe’ye kurulan kumpas bir kez daha tescillendi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, mahkemenin kumpasçılara verdiği cezaları onadı. 3 Temmuz sürecinde örgüt talimatları doğrultusunda hareket eden polis memurları hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak ve bunlarla birlikte hareket ederek yardım etmek, haberleşmenin gizliliğini ihlâl, resmi belgede sahtecilik, iftira suçlarından verilen mahkûmiyet kararları vardı.
Fenerbahçe’nin avukatlarından Naim Karakaya’nın açıklaması şöyle: “Bu mahkûmiyet kararları bir üst mahkeme olan Bölge Adliye Mahkemesi’nden geçmişti. Burada dosyanın önemli bir kısmında verilen cezalar kesinleşti. Bir kısmıysa yaptırımların yüksekliği dolayısıyla Yargıtay incelemesine tabiydi. Yargıtay, incelemesinde şu neticelere vardı: 3 Temmuz sürecinde yapılan soruşturmada Fetullahçı örgütün etkisinin çok açık olduğu ve bu nedenle 3 Temmuz sürecinin hukuki anlamda özel bir çaba gösterilerek İstanbul’da başlatılmış olduğu,
Yine 3 Temmuz sürecinin başlangıç aşamasının burada Giresun’un adeta bir paravan olarak kullanılarak Fetullahçı örgütün yapacağı operasyon için Giresun kısmının bir basamak olarak kullanıldığı,
Ve yine bu soruşturmanın, yani 3 Temmuz sürecinin örgütsel amaçlar doğrultusunda kamuoyunda kargaşa meydana getirmek amacıyla Fetullahçı örgütün amaçlarına hizmet etmek olduğu,
Yine bu süreçte görev alan hakim ve savcılar hakkında Fetullahçı örgüte üye olmaktan kesinleşmiş mahkumiyet kararları bulunmasının tesadüf olarak açıklanamayacağı ve adli bu sürecin örgütsel amaçlarla yürütüldüğü tespitlerine yer verilmiş.
Bu tespitler yıllardır süren mücadelemizde haklılığımızın bir ispatı niteliğindedir ve değerlidir.
Yargıtay yaptığı inceleme sonucunda kararın önemli bir kısmını onamış, ceza ağırlığı yönünden küçük bir kısmını bozmuştur. Burada iki küçük bozma sebebi var; bunlardan birisi bazı sanıklar hakkında örgüt üyeliğinden verilen kararlarda eksiklik bulunması, diğer bozma nedeniyse İstanbul’daki Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği cezalarda her bir eylemi ayrı bir ceza olarak kabul etmişti, Yargıtay bunların aslında bir süreçte verilmiş olan cezalar, eylemler olarak dikkate alınarak tek bir ceza verilip burada artırım yapılabileceğiyle ilgili bir bozma kararı vermiştir.
Bozulan kısım açısından Yargıtay ‘suç yoktur’ demiyor. ‘Ceza verilmesi yanlıştır’ demiyor. Sadece uygulanacak ceza maddeleri yönünden bir değerlendirme yapmaktadır.
Yargıtay yine bu kararında tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına da karar vermiştir.
Bu sürecin sonunda dosya şu anda İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne tekrar gelecek. Onanan kısımlar hariç bozulan kısımlar yönünden yeni bir değerlendirme yapılacak ve yeniden bir mahkûmiyet kararı verilecektir.”
Son yaşanan olayları değerlendirirken “futbolun bu boyutunu” da dikkate almak da fayda var. Maalesef futbol sahada atılan paslardan veya gollerden ibaret değil.