Transferde harcanan paraların ekonomide tarifi yoktur
Okuyucularım anımsarlar. Sık sık transfer çılgınlıklarından bahsederim. Bu gün de ondan bahsedeceğim. “Yeter artık, zenginin parası, züğürdün çenesini yorarmış” diyenler olabilir. Olsun. Banim için karşıt fikirler de önemlidir. Önemlidir ama bence, daha da önemlisi ülkenin heba edilen paralarının hesabı.Stat kapılarında maçın başlamasını beklerken ekmek arası köftelerini yiyen asgari ücretlilerin paralarının bilgisizce ve şuursuzca dağıtılmasına üzülürüm. Onun için yine sırası geldikçe bu konuyu yazacağım.Bir türlü kafamızı işletemiyoruz. Kendi ülkelerinde evrensel duruma yükselmiş ve Karun gibi zengin olan futbolcular neden futbol hayatının sonlarında kendi ülkelerini bırakıp da Türkiye’de futbol oynamaya gelirler acaba? Biraz kafayı işletip, doğruya yakın doğruyu bulmak gerekir. Kendi işletmesinde ya da holdinginde 100 TL’nin hesabını soranlar, transfer çılgınlıklarının yapılmasında dağıtılan paraların hesabını bilmezler. Bilmedikleri gibi hesabını sormazlar bile. Çünkü bu konu ile ilgili sorumlulukları yoktur. Transfer aracıları, menajerler ve bazı medya mensupları el ele vermişler her yıl olduğu gibi bu yıl da birçok yabancı futbolcuyu kulüplere komançe ediyorlar. Aslında alan memnun, satan memnun. Kulüpler borç sarmalına girmiş nefes alamıyorlar. Gırtlağa kadar borç varmış, denk bütçe yapılamıyormuş, şahıslar zengin olurken, kulüplerin kasası boşalıyormuş ama ne gam! Bir başka garip durum da transfer edilen yabancı futbolcuların İstanbul’a getiriliş biçimleri. Futbolcular adeta bir uzay adamı gibi karşılanıyorlar. Yürüdükleri yollara çiçekler seriliyor. Yapılan büyük reklamlar sayesinde imza atmak için taraftarlar statları dolduruyor. Görülmemiş ve oldukça abartılı bu ilgi karşısında adamlar adeta sarhoş oluyorlar. Bu senaryo her transfer ayında aynen yazılıp, oynanıyor. İyi güzel de bütün bu reklamlara karşın Türkiye’ye getirilen yabancı futbolcular kendilerinden umut edilen randımanı verebiliyorlar mı? Hayır. Veremedikleri için de haklı olarak. bir takım bahanelerin arkasına sığınıyorlar. Sakattım, alışamadım ama yeni sezonda takıma uyum sağlayacağım gibi gibi..Tabi gelen bu yabancı futbolcuların içinde takıma çok faydalı olan istisnai futbolcular da vardı ama çoğunlukla yararlı olamadılar. Keşke gelenler Alex gibi olsa. Hem iyi bir futbolcu , hem de yaşadığı topluma duyarlı hem de iyi bir aile babası ..Yani adam gibi adam deyimi var ya gerçekten adam gibi adamdı. Başka yok mu? Tabii ki var .Hojdonk. Hagi,.Muslera Smoviç Smoher gibi futbolcular da hemen aklıma gelenler. Ama sayıları, bir elin parmakları kadar az. Bunların dışındaki allayıp pullayıp getirilen futbolcuların hiçbir özellikleri yoktu..Onlar sonunda kulüplerine postalandılar ve bir şey kaybettikleri söylenemez. Buna karşın kaybeden taraf her zaman kulüplerimiz oldu.Bir türlü kafamıza girmedi ve girmeyecek. Evrensel futbolcu durumuna gelmiş, takımının kurtarıcısı olmuş futbolculara halkımız şartlanıyor. Ama bir türlü şunu düşünemiyorlar. Sahada futbol oynamak hiçbir zaman bir futbolcunun donanımı ile doğru orantılı değildir. Çünkü futbol müspet bir olay değil bir takım oyunudur. Fenerbahçe’nin bu seneki hazırlık maçlarında hem yeni futbolcuları hem de takım oyunlarını gördük. Halk yabancı transferlerinin büyüklüğüne inandığı için gollerin arka arkaya geleceğini düşündü. Hatta şampiyonluğu cepte keklik olarak bile düşünmeye başlayanlar oldu. Bu yanlış bir düşünce. Başlangıç maçları da bu düşüncenin yanlış olduğunu gösterdi. Sivas maçında 3-2 sonuçla canını kurtarırken Ukrayna Takımına 1-0 yenildi. Oysa stadyuma giden taraftar Fenerbahçe’nin arka arkaya sıralanacak gollerini seyretmeğe hayal ediyorlardı. Maça gittiler ama hayal kırıklığına uğradılar. Futbol bu işte. Sonuç için bir tahminde bulunulamıyor. Allah’tan Portekiz takımı Vitoria Guimaraes ile Saraçoğlu’nda yaptıkları maçta 3-1 galip geldiler de seyirci biraz olsun rahatladı. Takımın başarısına ya da başarısızlığına etki eden birçok faktör var. Bu faktörlerin olumlu yönde etki yaratmasını takımın teknik adamları ve de özellikle futbolcular sağlayacak.Biz bir Fenerbahçeli olarak kağıt üzerinde çok büyük gösterilen bomba transferlerin sahada da büyük futbol oynamalarını bekliyoruz. Güzel bir futbol sezonu geçirmek için bu şart.Diğer bir yönden, bu büyük transferler bir anlamda Fenerbahçe Kulübünün mağazalarında satışların artmasına sebep olmuş durumda. Bu bir gerçek. Bir haftada elli bine yakın forma satışı yapıldığı söyleniyor. Forma satışlarındaki bu başarının, sportif başarı ile birleştirilmesi en büyük arzumuzdur. Ben yıllardan beri bu işin içinde olduğum için zaman zaman endişelerimi yazar durum. Ama kim okur kim yazar!. Q7 QuaresmaQ7 Quaresma bir kaç yaş daha yaşlanarak Beşiktaş ile tekrar anlaşma imzalandı. Neden dışlanmıştı neden tekrar getiriliyor bunu bilemiyorum. Beşiktaş Kulübü yönetimi daha iyi bilir.Benim bildiğim kadarı ile Quaresma Türkiye’ye gelmiş geçmiş klas yabancı futbolculardan birisi idi..Onun attığı çalımları bir ikinci futbolcuda görmek çok zor. Taç çizgisi hizasında fantastik hareketleri göze güzel görünürdü. Bu böyleyken futbolu, kendisi ve tribünler için oynardı. Sanırım furtbol disiplini az ve egoistti. İnşallah bu ikinci gelişinde bazı gereksiz hareketlerinden arınmış bir Quaresma seyrederiz. Takımına katkı sağlar, bizde böyle bir futbolcuyu izlemekten keyif alırız.Shaktar Donetks maçı mihenk taşı olacakFenerbahçe kulübü Başkanı Aziz Yıldırım bu yıl da kesinlikle şampiyonluk istiyor. Bu nedenle de her türlü fedakârlığı da yapıyor. Avrupa’nın en şöhretli teknik direktörlerinden Victor Pereira’yı, futbolculardan da Avrupa’nın ve Türkiye’nin en flaş futbolcularını yan yana getiriyor Bunların arasında Hollanda Takımının santraforu Robın Van Persie de var. Her ne kadar kimliğini, kişiliğini henüz bilmiyorsam da transferi çok ses getiren bir olay olduğu için şu aşamada hakkında söylenecek fazla bir şey yok. Zamanla kendisini daha yakından tanırız umarım. Yeter ki takıma faydalı olsun. Daha sezon başındayız. Köprünün altından ne sular geçiyor bilmiyoruz. Falcı da değilim ki ileriye dönük olayları bileyim. Fenerbahçe takımı Avrupa ön eleme karşılaşmasında Rusya’nın Shaktar Donetks takımına karşı oyununu izleyeceğiz. Bu maç, Fenerbahçe için mihenk taşı olabilir. Yalnız Rus takımının teknik direktörü Mircea Lucescu Türk futbolunu sosyo-pisikolojisini, rakısını balığını çok iyi bilen bir teknik adam. Sanırım Pereira ilk kez Türkiye’ye geliyor. Bu açıdan Lucescu Pereira’ya nazaran daha avantajlı. Ama dediğimiz gibi futbol bu bir ölçüye sığmaz.