Tribünler Türkiye'dir!
Emperyalistler ve iş birlikçileri kaos planını futbol sahalarında uygulamak isteyeceklerdir. Her seferinde bu planı, yine kulüplerimizin taraftarları bozacaktır. Tuttuğu takıma gönülden bağlı taraftar, emperyalizmin oyuncağı olmaz. Takımından daha fazla ülkesine bağlıdır
EMPERYALİZMİN amacına ulaşmak için kullandığı tüm kavramlar, bir parçası olmaktan gurur duyduğumuz kavramlardır. İnancımız, etnik kökenimiz, tuttuğumuz takım gibi... Ama bu kavramların hiçbiri ülkemizin yerini tutmaz. Ülkemizi kaybedersek, hepsini kaybederiz. Emperyalizm, alt kimliklerimizi kullanarak ülkemizi elimizden almak ister. Dini kullanır; "camiye bomba atıldı" ya da "dini bir değere hakaret edildi" dedikodularıyla masum insanları kışkırtır, yıllarca bir arada barış içinde yaşayan farklı din ya da mezhepten insan katledilir. Ya da etnik kökeni kullanır; bir taraftan milliyetçi bir filmi gösteren sinemanın bombalandığı, diğer taraftan bir köyün boşaltıldığı yalanlarını ortaya atıp yüzyılların kardeşlerini düşmanlaştırır. Depremde Alevi veya Kürt köylerine geç yardım gittiği yalanı da bu oyunun bir parçası değil mi?
Emperyalistler, tüm bu yalanlarının fitilini futbol sahalarında ateşlerler. Son yıllarda, onlarca örneğini sayarız. Yugoslavya bölünmeden önceki Dinamo Zagreb-Kızılyıldız maçı, Suriye işgal edilmeden önceki Kamışlı-Deyrizor maçı, Mısır’da emperyalistlerin istedikleri iktidara geçmesinden önceki Al Masry-Al Ahly maçı… Hepsinde yüzlerce ölü ve yaralı oldu, sonrasında ülkeleri kan gölüne döndü.
SAHADA EMPERYALİZME GEÇİT YOK
Göztepe-Altay karşılaşmasında yaşananlar bir prova idi. Emperyalizmin iç karışıklık planlarında futbol bir piyon yapılacaktı. Neyse ki, kilolarca fişekten sadece biri kullanılabildi. Plan, İzmir’de tutmadı.
Emperyalistler ve iş birlikçileri bu planı futbol sahalarında uygulamak isteyeceklerdir. Her seferinde bu planı, yine kulüplerimizin taraftarları bozacaktır. Tuttuğu takıma gönülden bağlı taraftar, emperyalizmin oyuncağı olmaz. Takımından daha fazla ülkesine bağlıdır. Tribünde kavgayı desteklemez, birliği destekler. Nasıl deprem geldiğinde aramızdaki farkları gözetmeden canlarımızı aldı, emperyalizm geldiğinde de hangi partili olduğumuza, hangi kökenden olduğumuza, hangi din ya da mezhepten olduğumuza bakmayacaktır. Yüz yıl önce emperyalistler ve piyonlarını nasıl denize dökmüşsek, bugün de tekrar işgal etmelerine izin vermeyeceğiz. Artık hepimiz Hasan Tahsin’iz, düşmanı silahımızla karşılarız. Hepimiz Mustafa Kemal’iz, onları geldikleri gibi göndeririz.
TRİBÜNLER KAPANMAMALI
Trabzonspor’un Avrupa kupası maçında tüm kulüplerimiz ve taraftarları Trabzonspor’un Avrupa’daki başarısı için birleşti. Konu Türkiye ve Türkiye’yi temsil olunca sesimiz tek çıktı. TFF’nin “Omuz Omuza Türkiye” çağrısından sonra 21 Şubat’taki yazımda “Bundan sonra; tüm branşlarda hiçbir kulüp, maçlarına deplasman seyircisi alınmayacağını belirtmemeli! Bundan sonra; hiçbir il spor kurulu, deplasman takımlarına yasak getirmemeli! Bundan sonra, sahada iki takım varsa tribünde de o iki takımın taraftarı olmalı! Bundan sonra, Türk sporunda tüm kulüpler ve tüm taraftarlar omuz omuza olmalı! Kim bu tribün yasaklarının devamını isterse; kardeşleri ayırandır, sporun birleştiriciliğinden korkandır.” diye yazmıştım. Tribünlerde tek ses vardı; hepimiz Adana’ydık, Adıyaman’dık, Diyarbakır’dık, Gaziantep’tik, Kahramanmaraş’tık, Kilis’tik, Malatya’ydık, Osmaniye’ydik, Şanlıurfa’ydık. Artık, tribünlerde sadece Türkiye vardı.
Tribünler Türkiye’dir. Tribündeki binlerce kalp; farklı partilere oy verseler de, farklı dini görüşleri olsa da, farklı etnik kökenleri olsa da; Türkiye için atar. Tribünleri boşaltırsanız, Türkiye’yi boşaltırsınız. Tribünleri yönetemezseniz, Türkiye’yi de yönetemezsiniz.
Yugoslavya’da, Suriye’de ya da Mısır’da tribünleri karıştıran bir avuç satılmış lümpendi. Ülkesini, kulübünü, geleceğini; kişisel çıkarları için satanlardı. Bu adamların tribünleri karıştırması engellenemez miydi? Bu adamların emperyalizm ile ilişkileri belirlenemez miydi? Aynı adamlar ve sahipleri ülkelerini de karıştırdılar, ülkeleri kan gölüne döndü. Bu lümpen çeteleri engelleyemeyenler, ülkelerinin kan gölüne dönmesini ve emperyalizmin işgalini de engelleyemedi.
Son yıllarda adına taraftar derneği diyen ama taraftarın bile sahip çıkmadığı yapılanmalar oluştu. Elbette tüm taraftar dernekleri bunlar gibi değil. Ancak, hangisinin FETÖ hangisinin PKK’nin etkisinde kalabileceğini güvenlik kuvvetlerimiz elbette belirler, elbette cezasını verir. Bunları engellemenin yolu, tribünleri Türk Milleti’ne kapamak değildir. Bu lümpen çeteler engellenirse, tribünler daha da dolacaktır, daha da “Türkiye” diye haykıracaktır!