TRT-1, TRT Spor, TRT Çocuk, TRT Şeş ve şimdi de TRT Çüş!
TRT 1, TRT Haber, TRT Diyanet, TRT Avaz, TRT Şeş, TRT Okul, TRT Arapça, TRT Spor, TRT Çocuk... Bunlar TRT’nin televizyon kanalları...
Şimdi hepsine bir de “TRT Çüş” eklendi!
Evet; TRT Çüş, necip milletimize hayırlı ve uğurlu olsun!
***
“Böyle kanal mı olur?” demeyin!
Zaten yok...
Yok ama var!
Yani; aslında bildiğiniz türden bir kanal değil. Logosu, özel bir frekansı, sunucuları, stüdyoları falan yok!
Bütün TRT kanallarında faaliyet gösteriyor...
Benim koyduğum ismiyle TRT Çüş, TRT’nin AKP yandaşlarına “dış yapımlar” kaleminden dağıttığı paraları ifade ediyor!
***
Dün İzmir Milletvekili ve Meclis KİT Komisyonu üyesi Atilla Sertel’in yaptığı açıklamadan öğrendik:
Geçen yıl tam 600 milyon lira TRT Çüş’e gitmiş!
Örneğin Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen futbol spikeri Ersin Düzen, TRT stüdyolarında, TRT personeli tarafından, TRT kameralarıyla çekilen Stadyum programı için haftada 69 bin 500, ayda 278 bin lira alıyormuş...
Aferin çocuğa! Soyadının hakkını veriyor!
***
Maysa ve Bulut...
Hiç izlemedim; meğer TRT Çocuk’ta her akşam 21.05’te ekranlara gelen bir çizgi filmmiş...
Yörüklerin kültürünün, oyunlarının, oyuncaklarının, masallarının anlatıldığı bu çizgi filmin yapımcısına her bölüm için 450 bin lira ödeniyormuş!
Oh; ne güzel iş:
Her gece 21.05; gelsin 450 bin lira!
On bin lirasını çalışanlara verilen maaşa ve kullandıkları ekipmanların, bilgisayarların amortismanına saysak (ki; imkanı yok) her gün 440 bin lira net kâr!
Bu arada aynı kanalda yayınlanan “Elif’in Düşleri” isimli diğer bir çizgi filme ödenen para ise bölüm başına 42 bin 500 lira... Tamam; bu da çoooook büyük para ama “Maysa ve Bulut”un yapımcısının aldığı paranın onda biri bile değil!
Araştırdım; “Maysa ve Bulut”u Eskişehir’de kurulu Resimli Film Animasyon Stüdyosu isimli bir şirket yapıp TRT’ye satıyormuş...
Şirketin kurucusu, Mustafa Yavuz Gül...
Peki; kim bu arkadaş?
Nerede yaşar, bunca parayı nerede harcar, kimlerle bölüşür, arkadaşları kimdir, en önemlisi ne kadar vergi öder?
Bu soruların hiçbirinin yanıtı belli değil!
Tek gerçek şu:
Her akşam, izlenmeyen bir kanalda, taş çatlasın 5-10 bin çocuğa on dakika “resimli masal” anlatan bu arkadaş, Türkiye’nin en çok para kazanan insanı!
***
Bitmedi:
Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanları arasında bulunan Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’na TRT’deki programı için bölüm başı 32 bin 500 lira, AKP yandaşı Mehmet Bozdağ’ın yapımcılığını üstlendiği “Diriliş” dizisine bölüm başı
1 milyon 100 bin lira veriliyormuş...
***
Lütfen elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin:
Yoksul halkın elektrik faturalarından aldığı paraların 600 milyon lirasını yandaşlara dağıtan bir TRT’ye “Çüş” denmez de ne denir?
DEPREM!
Bundan 17 yıl önceki Gölcük Depremi’nden sonra bazı din simsarları “Gölcük’teki donanmada yapılan devir teslim töreninde bir TIR dolusu içki içtiler, deprem bu yüzden oldu” demişti.
Geçenlerde Yalova merkezli 4,4 şiddetinde bir deprem meydana geldi ya; Gaziosmanpaşa Üniversitesi Öğretim Görevlisi Eyüp Çavuşoğlu da bunu “oruç tutmayanlara ve namaz kılmayanlara” bağlamış...
Hadi oradan morkoloz!
Sizin rezaletleriniz yanında oruç tutmamanın ya da namaz kılmamanın lafı mı olur?
Depremin nedeni ille de bir “ahlaksızlığa ya da günaha” bağlanacaksa...
Yurdun dört bir yanında küçücük çocuklara tecavüz eden ve bunları görmezden gelen “din tüccarı alçakları” sorumlu tutmamız daha akla uygun değil mi?
GÜNÜN SORUSU
Aylardır “Ö-zür mö-zür di-le-mem!” diye tutturan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın koyduğu ambargonun faturasının büyüklüğünü görünce efelenmekten vazgeçti ve geçen yıl Kasım ayında düşürülen uçak için Putin’e mektup yazarak özür diledi. Sorum size:
Daha önceki “U” dönüşlerinde suçu hep birilerine atan ve “Kandırıldım” diyen Recep Tayyip Erdoğan, bakalım bu kez kimin kendisini “kandırdığını” söyleyecek. Bu kez seçilen “günah keçisi” Ahmet Davutoğlu olabilir mi?
Ölen, öldüğüyle kaldı!
İbrahim Bilgen... Ali Haydar Bengi... Cevdet Kılıçlar... Çetin Topçuoğlu... Necdet Yıldırım... Furkan Doğan... Fahri Yaldız... Cengiz Songür... Cengiz Akyüz!
Bu isimler bundan yedi yıl önce dinci İHH’nin kiraladığı Mavi Marmara Gemisi’ne bindiler ve kuşatma altındaki Gazze’ye destek için İsrail’e gidip İsrail yönetimine kafa tutmak istediler.
Bunu yaparken, “dünya lideri” olarak gördükleri Recep Tayyip Erdoğan’a güvendiler! Onun sözlerine ve kararlığına inandılar!
Sandılar ki Türk Hükümeti arkalarında ve kendilerine asla bir şey olmaz...
Olursa da hesap soran birileri mutlaka çıkar!
Bu duygularla gittiler ve İsrail askerleri tarafından katledildiler.
O olaydan sonra askıya alınan Türkiye-İsrail ilişkileri, pazar günü imzalanan anlaşmayla resmen sona erdi.
Sonuçta Gazze hâlâ abluka altında, Filistinliler yine İsrail tarafından öldürülüyor...
Bu çocuklar ise öldükleriyle kaldılar!
***
Din ile kandırılanlar, bu çıplak gerçeği görün artık:
Çünkü olan, size oluyor!
156+344!
Abdullah Gül’e “yazmaya” devam ediyoruz. Sıra, Dilşen Eloğlu’nda:
“Abdullah Bey...
Ben de bu gazetecilik deneyiminin bir parçası olmak ve size soru sormak istedim. Günlerdir düşünüyorum; soracak yeni bir şey bulamıyorum. Yani söz bitmiş. Sözle birlikte ne yazık ki size dair her şey bitmiş. Bundan sonra ağzınızla değil kuş tutmak, Huber’in şahane bir yağlıboya tablosunu bile çizseniz bile size güvenim kalmadı.”
GÜNÜN İSYANI
Ege ve Akdeniz sahillerimizde aynı anda 18 ayrı noktada yangın çıktı. Musa Dağı bir kez daha kül oldu, Olimpos boşaltıldı... İsyanım ormanlarımız yanarken Adıyamanlılar Vakfı’nın Ankara’da verdiği iftara katılan sözde Orman ve Su Bakanı Veysel Eroğlu’na:
Senin adın bundan sonra benim için “Kalas Kütük Bakanı!”