Yandex
14 Nisan 2025 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Trump geri adım atmadı, Macron eli boş döndü

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Yine hareketli bir hafta yaşandı. Pazartesi günü Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ABD Başkanı Donald Trump’la görüşmek için Washington'a gitti. Gitmeden önce Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerde bulundu. Önceki hafta da AB ülkeleri liderlerini Elysee Sarayı’nda toplayarak fiyasko ile sonuçlanan gayri resmi bir toplantı düzenledi. Bütün bu danışma toplantı ve görüşmelerinden sonra AB’yi temsilen ABD’ye gittiğini söyleyebiliriz.

Macron ABD’ye gitmeden önce “Fransızların ve Avrupalıların güvenliğinin önemli olduğunu söylemek için gidiyorum” dedi. "Ona (Trump’a) şunu söyleyeceğim: Başkan Putin karşısında zayıf olamazsın. Bu sen değilsin,bu senin çıkarına değil. Putin karşısında zayıfsanız Çin karşısında nasıl inandırıcı olabilirsiniz?” açıklamasında bulundu. Özel görüşmede bunları açıkça söyledi mi bilmiyoruz ama basın toplantısında bu kadar açık konuşamadı.

Trump geri adım atmadı, Macron eli boş döndü - Resim : 1

Macron Washington'dayken, Avrupa Birliği liderleri Ukrayna savaşının üçüncü yıldönümü dolayısıyla Kiev'de bir araya geldi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen yaptığı açıklamada “Bugün Kiev'deyiz çünkü Ukrayna Avrupa'dır. Bu hayatta kalma mücadelesinde söz konusu olan sadece Ukrayna'nın kaderi değildir. Söz konusu olan Avrupa'nın kaderidir" dedi.

Yine aynı gün, ABD ve Rusya ilk olarak, BM Genel Kurulu'nda Avrupa tarafından hazırlanan Moskova'nın eylemlerini kınayan ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü destekleyen karar tasarısına karşı çıktı.Ardından BM Güvenlik Konseyi'nde çatışmanın sona erdirilmesi çağrısında bulunan ancak Rusya'ya yönelik herhangi bir eleştiri içermeyen, ABD tarafından hazırlanan bir karar tasarısını birlikte desteklediler.

‘NATO VE AVRUPA BİRLİĞİ'NİN KÜÇÜK TELGRAFÇISI’

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya özel operasyonunun başlamasından iki hafta önce Moskova’ya gitmiş ve çok soğuk karşılanmıştı. Kremlin Saray’ında bilmem kaç metre uzunluğunda masanın bir ucunda Putin bir ucunda Macron’un oturduğu fotoğrafı hatırlayalım. Tüm dünyada alay konusu olmuştu. Macron, Ukrayna’da 2014 faşist darbesinden sonra NATO’nun doğuya doğru genişlemesini ve Rusya’yı kuşatmasını desteklemişti. Rusya’ya karşı ABD’nin dayattığı yaptırımların başını çekiyordu. Putin’in Macron’a tepkisinin nedeni buydu.

O zaman, Macron’un karşısında cumhurbaşkanı adayı olan Ulusal Birlik Partisi Lideri Marine Le Pen, Putin tarafından yapılan karşılamanın “kimsenin gözünden kaçmayan bir soğuklukta” olduğunu söylemiş ve şöyle demişti: “Emmanuel Macron Fransa Cumhurbaşkanı olarak değil, NATO ve Avrupa Birliği'nin küçük telgrafçısı olarak karşılandı.”

Macron’un 24 Şubat 2024 Pazartesi günü Washington'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesini yorumlayan gözlemciler Marine Le Pen’in bu cümlelerini hatırlatıyor. “Donald Trump bugün öğleden sonra Beyaz Saray'a gelişinde kendisini karşılamayan ve Oval Ofis'teki masasının yanına oturtan Emmanuel Macron'u aşağıladığı” ifade ediliyor. Gözlemciler görüşmeden bir şey çıkmayınca bu tür ayrıntılara dikkat çekiyorlar.

SAĞIRLAR DİYALOĞU

Le Monde gazetesinden Philippe Ricard, “Birbirlerini görevdeki ilk dönemlerinden iyi tanıyan iki adam arasında açık bir samimiyet ortamında gerçekleşti, ancak içerik konusunda herhangi bir taviz verilmedi. Örneğin, Amerikan Başkanı birkaç kez Notre-Dame Katedrali'nin restorasyonuna atıfta bulunarak Fransız mevkidaşını tebrik etti. Ukrayna ile hiçbir ilgisi yok... Ancak Macron'un dile getirdiği, olası bir ateşkesi uygulamak üzere Avrupa birliklerinin Ukrayna'da konuşlandırılması için Amerikalıların sağlayabileceği güvenlik desteği gibi çeşitli hususlarda açıkça taahhüt altına girmemeye dikkat etti.” Kısacası toplantı bir sağırlar diyaloğunu andırıyordu.

Macron’un Washington'dan eli boş döneceği beklenen bir durumdu. Çünkü Trump kararlıydı. Ukrayna barışı, NATO ve yaşlı kıtanın savunması konusunda Avrupa ile köprüleri atmıştı. Kendini Avrupa’nın lideri olarak gören Macron için bu bir itibar meselesiydi. Bunun için ABD’ye gitti. Fransa Cumhurbaşkanı Washington'da, görüşmeden önce X'te yaptığı paylaşımda “Ukrayna üç yıldır saldırgan Rusya'ya karşı saygı uyandıran bir cesaretle mücadele ediyor. Desteğimiz sarsılmaz bir şekilde devam edecek. Bunu yinelemek ve Başkan Trump ve müttefiklerimizle birlikte ilerlemek için Washington'dayım” açıklamasında bulundu.

The Guardian gazetesi “Macron, ABD'den destek sözü alamadığı ve ABD lideri Donald Trump'ın Ukrayna'daki çatışmaya ilişkin tutumunu değiştiremediği” için eli boş döndü. Macron, Beyaz Saray Oval Ofis'te düzenlenen ortak basın toplantısında bilinen düşüncelerini (kendisine göre tüm AB ülkelerinin düşüncesi) tekrar etti.

TRUMP: BARIŞ OLMAZSA ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI RİSKİ VAR

Trump, Macron ile birlikte düzenledikleri basın toplantısında sözlerine “Ukrayna’da korkunç bir çatışma yaşanıyor. Savaşı sona erdirme ihtiyacı üzerinde çalışıyoruz” diye başladı. “Eğer ben o zaman başkan olsaydım bunlar asla olmazdı” diyen ABD Başkanı, savaşta binlerce kişinin öldüğünü ve çok sayıda şehrin yerle bir olduğunu söyledi. “Bizim amacımız mümkün olduğunca çabuk bir ateşkes sağlamak ve savaşı kalıcı olarak sona erdirmektir" diyen Trump, eğer görüşmeler sonuçsuz kalırsa "Üçüncü Dünya Savaşı riski var. Barış ve birlik çağrısı yapıyorum” diye ısrar etti.

TRUMP MACRON’U YUMUŞATTI

Macron, Trump'ın sayesinde Ukrayna'daki savaşı sona erdirmeye yönelik “bir yol olduğuna ikna olduğunu” söyledi (pes etmeye başladı). “Birbirimizi anladık ve… irademiz aynı; mümkün olan en kısa sürede barış, herkes için sağlam ve kalıcı bir barış” dedi. Nafile bir çabayla bir adım daha atmaya çalıştı: “Bu barış Ukrayna'nın teslim olması anlamına gelemez, bu barış garantisiz bir ateşkes olamaz, bu barış Ukrayna'nın egemenliği için gerekli koşulları içermelidir” diye atıldı. “Güvenlik garantisi olmadan ateşkes olamaz. Barışa saygı gösterildiğini kontrol etmek üzere Avrupa birliklerinin gönderilmesi gerekir” dedi. Trump’a Ukrayna’ya gönderilecek güçler “tamamen barışçıl” olacak derken, geçen yıl Ukrayna’ya Rusya ile savaşmak üzere asker göndermeyi savunan Macron’dan eser kalmamıştı. Trump’ı yumuşatmak ve etkilemek istiyordu. Ardından “ama” dedi “Amerikan desteğine” ihtiyaç duyulacaktır.

Macron, Trump ile “aynı hedefi” paylaştığını, yani “Ukrayna'da kalıcı bir barış inşa etmek” istediğini söyledi. Barışın kalıcı olması için “Ukrayna’nın güvenlik güvencesinde” ısrar etti. Rusya’nın anlaşmaya saygı gösterip göstermeyeceğinin kontrol edilmesini istedi ve Trump’a Minsk Anlaşmalarını hatırlatarak “Bu barışın kalıcı olmasını istiyoruz, çünkü zaten saygı gösterilmeyen anlaşmalarımız oldu” dedi. Halbuki Minsk Anlaşmalarına uymayan kendileriydi. (Minsk Anlaşmalarıyla ilgili değerlendirmeyi bu sayfada okuyabilirsiniz)

OYUNUN KURALLARINI TRUMP VE PUTİN BELİRLİYOR

Gelişmenin yönü belli olmuştur. Rusya tüm cephelerde zafer kazanmış durumda. Batı hiç olmadığı kadar bölünmüş ve Ukrayna krizinin çözümü Moskova'nın istekleri doğrultusunda gerçekleşiyor gibi görünüyor.

Trump geri adım atmadı, Macron eli boş döndü - Resim : 2

Trump’ın Ukrayna’da “2014 öncesi duruma dönüşün olmayacağını” açıklaması, ABD’nin BM’de Rusya’nın “işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi ve toprak bütünlüğünün sağlanmasını” içeren tasarıya Rusya ile birlikte karşı oy vermesi Avrupalıları şok ederken Putin’i sevindirmiştir. Aynı şekilde Ukrayna’nın NATO’ya girmesi de ihtimal dışıdır.

ABD Başkanı Avrupa’yı dışlamış ve yalnızlaştırmıştır. Bununla kalmamış Avrupa’daki askerlerini çekmeyi veya azaltmayı da gündeme getirmektedir. Bu durum savunmasını ABD ve NATO’ya teslim eden Avrupa için bir kabusa dönüşmüştür. Avrupa’nın küreselci liderleri Trump’ın Ukrayna’yı Putin’in insafına bıraktığı ve Rusya’ya teslim olduğunu düşünüyor.

AVRUPA’NIN KÜRESELCİ LİDERLERİ BARIŞI ENGELLEMEK İSTİYOR

Rusya düşmanı ve savaş yanlısı ülkelerin başını çeken Fransa, İngiltere ve Almanya’da ekonomik krizin yanında siyasi kriz de giderek derinleşmektedir. Her üç ülkede de hükümet krizi yaşanmaktadır. Daha da önemlisi bu ülkelerde barış yanlısı ve Rusya dostu milliyetçi partiler güç kazanmaktadır.

Buna rağmen küreselciler barışı engelleme ve savaşı sürdürmede diretiyorlar. Avrupa Birliği'nin 27 Üye Devletinin liderleri, Emmanuel Macron ile Donald Trump arasında Washington'da gerçekleştirilen ve Ukrayna konusunun ele alındığı görüşmeyi değerlendirmek üzere çarşamba sabahı video konferans yoluyla bir araya geldi. 6 Mart’ta da acil bir AB Zirvesi düzenlenecek.

Emmanuel Macron X’te yaptığı paylaşımda “[Amerikan Başkanı] ile Washington'da yaptığım görüşmelerin ardından ve 6 Mart'taki Avrupa Konseyi toplantısı öncesinde, Ukrayna'da sağlam ve kalıcı bir barış ve Avrupa güvenliğimiz için gerekli koşulları yaratmak üzere birlikte çalışma kararlılığımızı yineledik” dedi.

En son geçen pazar günü Almanya’da yapılan erken genel seçimlerde milliyetçi Almanya için Alternatif Parti oylarını ikiye katlayarak 152 milletvekiliyle Federal Meclis’e girmiştir. Küreselci liderlerin ömrü tükenmektedir. Almanya’da Sosyal Demokrat Olaf Scholz milliyetçilerin ardından üçüncü olarak tarihi bir yenilgi almıştır. İngiltere Başbakanı Starmer ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un da sonu yakındır.

Minsk Anlaşması Rusya’ya karşı zaman kazanmak içinmiş!

Şubat 2014’de Ukrayna’da faşist darbenin ardından Neo-Nazi yönetim ülkede yaşayan Rusları hedef aldı. Bunun üzerine nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ı Rus olan Kırım’da, Kırımlıların yüzde 85’in katılımıyla referandum yapıldı ve yüzde 95 oyla Kırım bağımsızlığını ilan etti. Ardından Rusya’ya bağlanma kararı aldı.

Neonazi çetelerin Rus kökenlilere uyguladığı etnik şiddetin ardından, ülkenin doğusunda Rusya sınırında bulunan Donetsk ve Lugansk bölgelerinde karşı ayaklanmalar başladı. Çatışmaların ardından referandumlar yapıldı ve yine yüzde 95 gibi ezici sonuçlarla Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti ilan edildi.

Ukrayna köşeye sıkışmıştı. Minsk Antlaşması Donetsk ve Lugansk’ta savaşı durdurmak için Ukrayna, Rusya Federasyonu, Donetsk Halk Cumhuriyeti, Lugansk Halk Cumhuriyeti ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) temsilcileri tarafından 5 Eylül 2014 tarihinde imzalandı. Belarus’un Minsk kentinde imzalandığı için bu ismi almıştı. Fransa ve Almanya sözüm ona anlaşmanın garantörleriydi.

ANLAŞMA UKRAYNA TARAFINDAN İHLAL EDİLDİ

12 Maddelik Minsk Protokolü’nün bazı maddeleri şöyleydi: Derhal ateşkes ilanı edilmesi, Ukrayna'daki silahlı gruplar askeri donanım, savaşçılar ve paralı askerlerin geri çekilmesi, ateşkesin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından gözlenip denetlenmesi, Donetsk ve Lugansk’ta isyancıların elindeki bölgelere yönetim yetkilerinin devredilmesi.

8 yıl içinde ateşkes birçok kez Ukrayna tarafından ihlal edildi. NATO ve ABD, bu süre içinde hem Ukrayna’ya hem de Doğu Avrupa’da Rusya’yı kuşatmaya yönelik asker ve silah yığınağı yapmaya devam ettiler. ABD’nin planı başından beri NATO’yu doğuya doğru genişletmek ve Rusya’yı kuşatmaktı.

NATO’NUN GENİŞLEMESİNE KARŞI RUSYA’DAN ‘OPERASYON’ YANITI

Dönemin Almanya Başbakanı Angela Merkel Aralık 2022’de Die Zeit'e yaptığı açıklamada, Minsk Anlaşmalarının Kiev'e zaman kazandırmak için yapıldığını söyledi. Merkel, "2014 Minsk Anlaşması Ukrayna'ya zaman kazandırma girişimiydi. Bugün de görüldüğü gibi, bu dönemi kendini güçlendirmek için kullandı" dedi.

Nazi darbesinden sonra Ukrayna cumhurbaşkanı “seçilen” Petro Poroşenko’nun ABD Kongresi tarafından finanse edilen Özgür Avrupa Radyosu'nun bir yan kuruluşu olan Svoboda radyosuna yaptığı açıklamalar bu gerçeği itiraf etti: “Bizim görevimiz, her şeyden önce, tehdidi önlemek ya da en azından (Rusya ile) savaşı ertelemekti. Ekonomik büyümeyi yeniden sağlamak ve silahlı kuvvetleri güçlendirmek için sekiz yılı güvence altına almak. Bu ilk görevdi ve başarıldı”. Poroşenko, Çinli stratejist Sun Tzu'ya atıfta bulunarak “Savaştaki en önemli zafer askeri bir zafer değil, Minsk Anlaşmalarının görevlerini yerine getirdiği gibi savaştan kaçınma sanatıdır" dedi.

Rusya Devlet Başkanı Putin, 24 Şubat 2022’de, NATO’nun doğuya doğru genişlemesine Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerini tanıyarak yanıt verdi ve Ukrayna’ya karşı özel askeri operasyonu başlattı.

Emmanuel Macron Donald Trump Ukrayna
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız