Trump meğer Rus ajanı değil İsrail casusuymuş!

2 tane Trump var.

Bir tanesi seçimden önce, “Tüm dünyadaki askerleri çekip, memleket işlerine bakacağız” diyen barışçı Trump.

Diğeri ise, seçimden sonra giderek Hitler’e bağlayan faşist ve savaş yanlısı bir Trump.

Bunun sebebi ise, müesses nizamın, yani ABD ve dünya ekonomisini yöneten “Big Money”nin operasyonu.

Neocon Hillary’nin seçilememesiyle farklı bir taktik geliştirdiler.

Trump’ı Rusya üzerinden sıkıştırıp, Amerikan milli marşını tersinden söylettiler.

Trump’ın beyaz ırkçısı (alt right-alternatif sağ) ulusalcı danışmanlarını, Neocon/Evanjelist ve Siyonist olanlarıyla değiştirdiler.

Ciddi ciddi görevden alınacaktı çünkü Trump.

Aynı bizdeki Ergenekon/Balyoz benzeri bir kumpas kurulmuştu.

Medya, yargı ve siyaset, tam saha pres yaptı.

Trump’ın kolunu büktüler.

Çin’e, İran’a, Suriye, Türkiye, Venezuela’ya, Rusya’ya karşı “atıl kurt” durumuna getirdiler.

Tıpkı 1996’da Erbakan’a İsrail ile işbirliği anlaşması imzalatılması gibi Trump’ı da hizaya (!) soktular.

Pentagon bütçesini şişirtip, IŞİD’e, PKK’ya yeniden destek attırdılar.

Trump işin Siyonistlerde bittiğini zor yoldan anladı.

Siyonist damadını, evanjelik neocon danışmanlarını devreye soktu.

İsrail’in emrine amade oldu.

Önce Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı.

GOLAN VE MUELLER EŞ ZAMANLI

Aa, bir de ne görelim!

Trump’ın belalısı eski FBI Başkanı yeni Özel Yetkili Savcı Robert Mueller, Trump’ın Rusya ile işbirliği yaptığına dair bir kanıt bulunamadığını açıkladı.

2 yıldır tepesinde asılı duran Damokles kılıcı kalkmış oldu.

Eş zamanlı olarak da Golan açıklaması geldi.

Trump, işgal altındaki Golan Tepeleri’ni kendince Suriye’den alıp İsrail’e verdi.

Komplo teorisi değil gerçek yani.

Golan Tepeleri, 1967’den beri İsrail işgali altındaki Suriye toprağı.

BM tarafından bu şekilde tanımlanmış.

İsrail’in yasadışı Hizbullah, Baas ve İran düşmanlığı, Trump denen palyaçonun o komik imzasıyla büyük bir ivme kazanmış oldu.

Dünyada savaş rüzgarları daha sert esmeye başladı.

Trump’ın Kudüs ve Golan kararları büyük bir savaşın başlangıcıdır.

Golan’ın Suriye’ye ait olduğunu vurgulayan Türkiye de ilk kez bu noktada Suriye’ye destek verme noktasına geldi.

Zaten Türkiye’nin olması gereken yer, Suriye, İran ve Irak’ın yanıdır.

Amerikan faşizmine karşı dünyada büyük bir güç olarak karşı duran Rusya ve Çin ile işbirliğidir.

Bakınız, Strateji ve Jeopolitik uzmanı Amirallerimiz Cem Gürdeniz ve Soner Polat, sürekli uyarıyor.

Türkiye’ye tehdit, Suriye’nin kuzeyinden olduğu kadar, hatta daha çok Doğu Akdeniz’den yöneliyor.

Amerikan Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Kudüs’te katıldığı o meşum toplantı, en az İran kadar Türkiye’yi de hedef alıyor.

Yunanistan Başbakan Çipras, Rum Yönetimi Lideri Anastasiadis, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Pompeo, Rus ve Türk düşmanı fotoğrafta buluştu.

Aynı Pompeo ülkesine döndükten sonra ne dedi: “Trump Yahudileri İran’dan kurtarmak üzere Tanrı tarafından gönderildi”.

(Asker kökenli şahin ve muhafazakar bir senatörken, Trump tarafından CIA Başkanlığı ve ardından Dışişleri Bakanlığına getirilen Pompeo'nun ABD'nin Kansas kentindeki Evanjelik Presbiteryan Kilisesi'nde papaz yardımcılığı yapmışlığı ve pazar okulunda ilkokul öğrencilerine din dersi vermişliği de var.)

Vay anasını sayın seyirciler!

En az Yeni Zelanda’daki Haçlı terörist Tarrant kadar, hatta ondan da yobaz bir bakış açısı.

Lafı çok evirip çevirmeye gerek yok.

Sözde Amerikan milliyetçisi Trump, Rus ajanı değil, fakat zorunlu ve eylemli olarak İsrail casusudur.

ABD denen o devasa emperyalistin kaptan köşkünde Trump’ın yerine minicik İsrail’in topal ördek başbakanı Netanyahu vardır.

Dünyayı periyodik olarak kana bulayarak varlıklarını sürdüren petrol, silah ve finans endüstrileri, Trump’ın ihanetinden medet ummaktadır.

Türkiye, komşusunu satarak çıkış olmadığını, Irak ve Suriye (Hatta Libya) işgal ve savaşlarından artık öğrendi.

Taviz vererek, Netanyahu ile anlaşarak, Trump ile uzlaşarak çıkış yolu yok.

Artık güçlü olmak ve direnmek var ufukta.

Bunun için de Milli Hükümet şart.

Bizim Genelkurmay Başkanımızın yeri NATO’da S-400/F-35 görüşmeleri yapmak değil, Şam’daki Suriye, Irak ve İran Genelkurmay Başkanları’nın toplantısı olmalıdır.