22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Trump yine hedef saptırıyor!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

ABD Başkanı Trump, çantada keklik olarak görülen ve bu yıl kasım ayında -yapılabilirse- gerçekleşecek olan Başkanlık seçimlerinde, ikinci kez başkan olarak seçileceğinden oldukça emin görünüyordu.

Ama Kovid-19 salgınının ABD vatandaşlarını ve sağlık sistemini ağır biçimde vurması sonucunda, hazırlıksız, yetersiz ve başarısız virus mücadelesinin olumsuz yansımaları nedeniyle giderek zor duruma düşmeye başladı.

O nedenle, her zaman yaptığı gibi “hedef şaşırtmaya” ve “suçlu yaratmaya” yönelik popülist beyanlara başvurmak zorunda kaldı.

Önce, stratejik hedef ve düşman bellediği Çin’e yönelik suçlamalara başvurdu. Çin’in salgını zamanında haber vermediği, rakamları gizlediği gibi iddialarda bulunarak, Çin aleyhine tazminat davası açma tehdidini savurdu. Çin ise, bu virusün ABD’li askerler tarafından, Çin’de düzenlenen spor etkinliği esnasında Çin’e kasten bulaştırılmış olabileceği yönündeki cevabı ile karşılık verdi bu iddialara.

Trump ardından Dünya Sağlık Örgütünü (WHO/DSÖ) suçlamaya başladı. Bu örgüte en çok katkı ve ödemeyi ABD’nin yaptığını ve fakat DSÖ’nun Çin’e yakın durduğunu ve onun gibi konuştuğunu iddia ederek, DSÖ’ye parasal katkıyı askıya aldıklarını açıkladı.

AFRİKAN AMERİKALILARA AYRIMCILIK MI?

Ardından da, ABD’nin Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsünün Direktörü Dr. Anthony Fauci’yle birlikte virüsün en çok Afrika kökenli Amerikalıları yani siyahi insanları vurduğunu söyledi. Tabii bunu söylerken ırkçılık, ayrımcılık suçlamalarını bertaraf etmek için, birçok dolambaçlı ve ihtiyatlı laflar etmeyi de ihmal etmedi.

Halbuki, Loisiona, Illinois, Michigan, New Jersey ve New York gibi siyahi nüfusun yoğun olarak yaşadığı ve hastalığa yakalandığı şehirlerde, bu insanların sağlık hizmetlerine erişimlerinin ne denli zor olduğu, istikrarsız, güvencesiz işlerde zor koşullarda çalışmak zorunda kaldıkları, tıbbi yardımlardan yeterince faydalanma imkanlarının bulunmadığı bir gerçektir.

Hal böyleyken, örneğin, Louisiana’da Vali J. Edwards, geçen pazartesi günü açıkladığı 512 virüs nedeniyle ölüm vakasının yüzde 70’inden fazlasının Afrikan Amerikalılar olduğunu söyledi. Ancak bunu, yeni bir ırkçılık ve ayrımcılığın öznesi yapmanın insani-ahlaki ve tıbbi hiçbir gerekçesinin olmadığı yine birçok aklı başında otorite tarafından dile getirildi de, Trump’ın bu durumu bile istismar eden yaklaşımına itiraz edildi en azından.

***

Dini, imanı para olan, neoliberal, vahşi kumarhane kapitalizminin, üretim yerine finansal kısa vadeli çıkarları için, Wall Street dışında hiçbir şeye yıllardır önem ve değer vermeyen politikalarının bugün hayatın dayattığı koronavirüs salgını sürecinde bir işe yaramadığı da görüldü.

Trump, her akşamüstü, medyanın karşısına çıkıp, hala ne kadar güçlü ve başarılı olduklarını ABD halkına anlatmaktan asla vazgeçmeyerek, sağlık sisteminin iflasını gözlerden gizlemeye çalışıyor.

Mars’a uzay aracı gönderen, uzaydan düşman belledikleri hedefleri tespit eden, nükleer süper güç gösterisi yapan ABD’nin, 10 sentlik maskeyi ve bir dolarlık önlüğü bile haftalardır yeterince temin edip, sağlık çalışanlarına teslim edemediğini tüm dünya şaşkınlıkla ve ibretle gördü, görüyor.

Hala uluslararası dayanışmadan bahseden Trump’ın, Fransa’nın Çin’e sipariş ettiği 1.5 milyon adet maskeyi üç katı fiyat vererek kapatmaya çalışması, Almanya’nın Berlin eyaletinin Çin’den getirdiği maskelere Bangok’ta el koyması, ABD adına tam bir utanç oldu dünya kamuoyunun nezdinde.

***

ABD şimdi de, gündemdeki IMF yönetiminin, likidite sıkıntısı çeken üye ülkelere verebileceğini açıkladığı bir trilyon dolarlık kaynağın da dümenine geçmek istiyor ne yazık ki.

IMF Başkanı K. Georgieva geçen hafta 90’a yakın ülkenin ek likidite için IMF’ye başvurduğunu açıkladı. “Temelde güçlü olan ama şu anda kendilerini zor bir durumda bulmuş ülkeler için kısa vadeli bir likidite programı başlatacaklarını” söyledi.

Ancak, fonun en büyük hissedarı olan ABD’nin Hazinesi tarafından bu fonun destekleneceğinin açıklanması, üye ülkeler arasında objektif bir tercih mi yapılacağı, yoksa yine yeniden fiilen ABD tarafından mı bu dağıtıma karar verileceği konusunda ciddi bir tartışma yaratmış vaziyette.

Ne olursa olsun, “Tarzan, pardon, Trump” zor durumda. Başkanlık seçimleri de çantada keklik değil artık…