22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Trump'a bağlanan umutlar boşa çıktı

Bayram Yurtçiçek

Bayram Yurtçiçek

Eski Yazar

A+ A-

Obama yönetiminin Suriye’de, PYD’yi “Kara gücü” olarak görmesini ve her türlü askeri ve lojistik destek vermesini, AKP yönetimi, Hükümet ve Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, ABD eski başkanı Obama’nın özel politikaları olarak değerlendiriyordu. Bu nedenle Obama yönetimindeki ABD ile Türkiye arasında gerginlik ve gerilim giderek artıyordu. PYD’ye verilen silah ve teçhizatın PKK’ya aktarılması, hemen güneyimizde PKK devletçiğinin kurulması için ABD’nin yaptığı çalışmalar Türkiye’nin ABD ile olan bütün ilişkilerini gözden geçirmek zorunda bırakıyordu.

Trump’un daha seçim kampanyasında dile getirdiği, bazı hususlar; Örneğin, artık ülkelerin iç işlerine karışılmayacağı, rejim değişikliklerini yapmayacağı, Suriye’de Esat yönetiminin devam edip etmemesinin ABD’yi ilgilendirmediği, sadece İŞİD merkezli bir mücadele yürüteceğini açıklaması, bizim hükümeti bayağı umutlandırmıştı.

Ama görünen o ki, güvendikleri dağlara kar yağmaktadır. Trump yönetiminin görevi devir alır almaz Suriye ile ilgili ilk açıklaması, Türkiye’de büyük hayal kırıklığı yaratmış görünüyor.

Görünüşte Türkiye’nin yıllardır dile getirdiği güvenli bölge tezi kabul edilmiş gibi görünüyor. Ama ABD’nin önerdiği güvenli bölge Türkiye’nin önerdiği güvenli bölge ile hiçbir ilişkisi yoktur.

ABD’nin açıkladığı güvenli bölge kuralım talebine hem Rusya, hem de Türkiye temkinli yaklaştılar.

Rusya, kurulacak güvenli bölgenin bir, Suriye devletinin onayı ile olabileceği, iki, sadece mültecilerin geri dönüşünü ve güven içinde yaşayacakları bir alanın tesisi ile sınırlı olmasını destekleyebileceklerini söylediler.

Türkiye ise, tam bir tutum açıklaması yapmadı. Kapalı kapılar arkasında ABD’nin yeni yönetimiyle uzlaşma arama çabalarını sürdürmektedir. Ama ne mümkün. ABD, devlet olarak Batı Asya’da Türkiye’yi artık müttefik olarak görmüyor. Tam tersine ABD projelerini engelleyecek düşman güçler arasında değerlendiriyor. O nedenle ABD bu bölgede ciddi darbeler almadan ve yenilmeden bir uzlaşma imkânı çok zor görünmektedir.

ABD’nin kurmayı düşündüğü “Güvenli bölge “, aslında Obama yönetiminin yapamadığı, Türkiye’nin eylemli olarak engellediği “Kürt Koridoru” planının revize edilmiş şeklidir. Obama yönetimi Kantonlar üzerinden PYD’yi Akdeniz’e kadar uzanan bir Türkiye sınır şeridinde devletleştirmeye çalışıyordu. Bu amaçla da İŞİD terörünü kullanmaya çalışmıştı. Ama Türkiye “Fırat Kalkanı” operasyonuyla bunu Fırat’ın sahillerinde durdurdu.

Şimdi Trump yönetimi, Bu “Kürt koridoru”nu Akdeniz’e ulaştıramayacağını anlayınca, Fırat’ın doğusundaki kantonları, güvenli bölge adı altında resmi olarak kendi koruması altına alarak, olası bir Türk ordusunun bir müdahalesini de engellemek istiyor.

Böylece sınırlarımızda biri Barzani’lere ait, diğeri de PKK’ya ait iki adet “Kürt” devletçiği kurulmuş olacak. Şimdi ABD’nin bu güvenli bölgelerini nasıl önleyebiliriz, bunun üzerinde düşünmeliyiz.

Biliyorsunuz, Barzani devletçiği, ABD’nin uçuşa yasak bölge planıyla hayata geçmişti. ABD’nin bu planı hayata geçirmesini de sağlayan da Türkiye’nin aymaz yöneticileriydi.

Köprünün altından çok su aktı. Artık Türkiye Suriye sınırında bir PKK devletçiğine asla izin verilemez. Verenler artık Türkiye’de hükümet olamaz, yıkılır giderler.

Tedbir gayet basit ve yalındır. Türkiye Suriye devletiyle anlaşarak, bölge ülkelerinin de desteğini alarak bu projeyi en ucuz maliyetle bertaraf edebilir ve edecektir.

Türkiye bu kadar ciddi sorunlarla baş başa iken biz neyle meşgulüz?

Başkanlık sistemini, sadece bu nedenle bile Türkiye’nin gündeminden kaldırmak ve bu sorunu çözmek için bütün milleti birleştirmek en büyük vatanseverliktir.

Kediden post ABD’den dost olmaz.