23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

TSK’da emir komuta sistemi

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Kardak krizi patlak verdiğinde Yunanistan’da Kuvvet Komutanlıkları doğrudan Milli Savunma Bakanı’na bağlıydı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Oramiral Limberis çaresiz bir konumdaydı. Duygu ve düşüncelerini kitabına şöyle yansıttı:

YUNAN AĞIR BEDEL ÖDEDİ!

“Kamuoyu ve birçok siyasetçi Silahlı Kuvvetler Komutanı’nın Genelkurmay Başkanı olduğunu söyler. Bu yanlıştır. Kuvvetler MSB’ye bağlıdır. Silahlı Kuvvetlerin yetkileri, faaliyetleri ve teşkilatlanmasındaki belirsizlik ve karışıklık herkesin ortak fikridir. Genelkurmay ile Kuvvetler arasındaki bağlantı yasayla yeniden hükme bağlanmalıdır.” O günlerde kamuoyu baskısı o denli güçlüydü ki dönemin Başbakanı Kostas Simitis de bir kitap yazmak zorunda kaldı: “Yaratıcı Bir Yunanistan İçin Politika!” Bu kitaptaki en çarpıcı ve dikkat çekici bölüm şöyleydi: “Yunan Silahlı Kuvvetlerinin teşkilatlanma yetersizliği ve harekât acizliği ortaya çıktı. Kardak, bir açıdan bizim bu acizliğimizi ortaya çıkaran olay oldu. Yunan Silahlı Kuvvetleri yeniden yapılandırılmalıdır!”

VİZYONSUZ SİYASET AYNI KAPIYI AÇTI!

15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra AKP, yangından mal kaçırır gibi Yunanistan’ın bu iflas eden sistemine sarıldı. Böylesine hayati bir yapısal değişikliği OHAL kapsamındaki bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK)’nin içine sıkıştırdı. Toplum içinde tartışılmasına bile izin vermedi! Böylece bir çırpıda TSK’nın emir ve komuta yapısını felç etti. En önemli harp prensibi olan emir komuta birliği ilkesini çöpe attı. Türkiye’nin güvenliği resmen riske edildi. Şu an harbin idaresinde bile siyaset kılcal damarlarına kadar askeri sisteme müdahale ediyor.

TÜRKİYE’DE SİYASET VE GÜVENLİK

Kabul etmeliyiz ki Türkiye’de siyaset kurumu jeopolitik, strateji ve güvenlik konularında emekleme döneminde bile değildir. Ülkenin geleceğini güvence altına almak için bu konuda sağlam bir kurumun varlığı yaşamsal önemdedir. Bu kurum Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’dir. Ancak kerameti kendinden menkul siyasi partiler kendilerini dev aynasında görmekte, boş tenekenin çıkardığı gürültüye benzer laf kalabalığı ile ülkeyi savunabileceklerini sanmaktadır. İktidardaki AKP, attığı her adımda TSK’nın kurumsal kimliğini aşındırmış, dengesini ve kimyasını bozmuş, TSK’nın doğrudan harp etkinliğe katkı yapan bütün müesseselerini tasfiye etmiştir. Ayrıca çıkan bütün kriz ve çatışmalarda AKP kadrolarının, kriz ve harp yönetiminde vasatın çok altında olduğu yaşanarak görülmüştür.

TÜRKÜCÜ SELO İLE MİLLİ GÜVENLİK

Diğer taraftan muhalefet partilerinin TSK ve ülkenin güvenliği konusunda hiçbir kaygısı yoktur. Onlara göre demokrasi demek asker karşıtlığı demektir. Her konuşmada bir yolunu bulup askere yüklenmekten ilahi bir zevk alırlar. Bazıları, “Darbeciler yargılansın, darbeciler ayıklansın!” der, bazıları ise 28 Şubat kahramanlığına soyunur. Ayrıca Batı ülkelerinin güdümüne girme konusunda oldukça istekli olan bu partiler için asıl güvence NATO’dur. NATO, nasılsa Türkiye’yi koruyacaktır! Bu nedenle, güvenlik konularını tartışmak abesle iştigaldir. Ayrıca, son kerte zeki (!) ve çalışkan (!) olan bu kadrolar için anahtar sözcük barıştır! Türkiye içinde PKK, Türkiye dışında ise ABD, PKK/PYD, peşmerge ile barış içinde yaşamamak için hiçbir neden yoktur! PKK’nın siyasi kanadının hapisteki lideri türkücü Selo ile kader arkadaşı olmuşlardır. Çözüm yöntemleri olağanüstüdür: “Selo’yu Cumhurbaşkanı Yardımcısı yaparak iç barışı sağlamak!”

TSK YOKSA TÜRKİYE DE YOKTUR!

İçinde bulunduğumuz ağır koşullarda ülkemizdeki en değerli kurum TSK’dır. Diğer bütün sorunların çaresi vardır. Ama düşman postalı ile uyanmanın bedeli çok ağır olur. TSK efsanesi, geleneksel kurumları ve özgün örgütlenme anlayışı ile geri dönmelidir. Bu konularda TSK’ya sonuna kadar güvenmeli ve onu kayıtsız şartsız desteklemeliyiz. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları kimseyi yanıltmamalı! Her ikisi mahdut hedefli harekâttır. Bu bozuk düzen genel bir harpte karşımıza çok ağır bir fatura çıkarır. Vatan Partisi bu bilinçle siyaset yapmakta ve harp prensiplerinden ödün verilmeden TSK’nın güçlendirilmesini merkeze koymaktadır.