TSK'ya kimler, niçin kulak tıkıyor (1)
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve onun komutanlarına karşı maalesef bir kara propaganda yürütülüyor. Asıl üzücü olan kendini Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olarak tanımlayan çevrelerin bu kampanyalarda başrole soyunması! Hâlbuki Türkiye’nin önünde sadece TSK ile çözebileceği ciddi sorunlar bulunuyor. TSK’yı tartışarak ulaşılabilecek bir liman ufukta gözükmüyor... Laf ebeliğinin sonu yok! İsterseniz, “o dedi, bu dedi”nin ötesinde sağlam bir nirengi noktası bulalım ve o noktaya dayanarak gerçeği arayalım.
TSK’NIN FETÖ RAPORU
TSK’nın altına imza atıp Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği “FETÖ Raporu” bulunuyor. Kaynak Yayınları büyük bir hizmet yaparak bu raporu, “Türk Ordusu’nun Bugünkü İdeolojik Çizgisi” adıyla kitaplaştırdı. Yakın geçmişe ışık tutan tarihi bir belge! Dönemi anlatacak tarihçilerin bu raporu didik didik edecekleri yönünde hiçbir kuşku yok! Çünkü bu raporda TSK, kendi özeleştirisini de yaparak, hiçbir kesime prim vermeden nesnel gerçeklere sıkı sıkıya bağlı kalıyor.
Bu raporu mümtaz Türk basını gündemine almadı. İktidara yakın basın arazi oldu; çünkü raporda iktidarı da eleştiren temalar vardı. Atatürkçü (!), Cumhuriyetçi (!) ve Milliyetçi (!) basın da projektörlerini kapadı. Çünkü TSK ve komutanlarına yönelik olarak yaptıkları yayınların ne kadar boş ve anlamsız olacağı açığa çıkacaktı. Perde kalkacak ve yanlış yönlendirdikleri kitlelere verecek cevap bulamayacaklardı.
Aydınlık Muhabiri Masum Gök büyük bir gazetecilik başarısına imza atarak bu raporu Türk milleti ile buluşturdu. Bazılarını üzeceğimi biliyorum ama bu rapordan bazı kesitleri sizlerle paylaşacağım:
ÜMMETÇİLERE İNAT TSK, ‘TÜRK MİLLETİ’ DİYOR!
Cumhuriyet, etnik kökeni ne olursa olsun, tüm yurttaşları Türk milleti üst kimliğinde birleştirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve asli unsuru tektir ve Türk milletidir. Anayasamızda benimsenen milliyetçilik; etnik köken, dil, din, mezhep gibi özelliklere değil; kültür, yazgı, kıvanç, tasa ve ülkü ortaklığına ve birlikte yaşama isteğine dayanan milliyetçilik anlayışıdır. Bu anlayış, “Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan” ilkesi olarak şiar edinilmiştir. (Kitap, Birinci Bölüm, sayfa 2) Demek ki TSK, kirli siyasetin bütünüyle dışında devletimizin kurucu ideolojisine ve özellikle Türk milleti kavramına sımsıkı bağlıdır.
TSK’NIN ANTİEMPERYALİST SÖYLEMİ
Türkiye Cumhuriyeti coğrafyası, küresel güçlerin sürekli olarak siyasi, ekonomik, dini ve askeri konularda çeşitli enstrümanları kullanarak mücadele ve müdahalesine sahne olmaktadır. (Kitap, Birinci Bölüm, sayfa 3)
FETÖ/PDY, Türkiye üzerinde emelleri olan diğer devletlerden yardım görmektedir. TSK üzerinden ülkemizi kontrol etmeyi amaçlayan bu devletler, FETÖ/PDY vasıtasıyla TSK’yı ele geçirmeye ve güçsüzleştirmeye çalışmaktadır. PKK terör örgütünden umduğunu bulamayanlar, yeni taşeron olarak FETÖ/PDY’yi kullanmaktadır. PKK liderinin yakalanarak ülkemize getirilişi ile Fethullah Gülen’in ABD’ye gidiş tarihi arasında çok kısa bir zaman dilimi vardır. FETÖ lideri yıllardan beri ABD’de yaşamaktadır. (Kitap, İkinci Bölüm, sayfa 36)
TSK, bu sözleri ile tıpkı kurucu atalarımız gibi antiemperyalist niteliğini yazılı belgeye dökmüştür.
NATO BİR CASUS ÖRGÜTÜ MÜ?
Yurt dışı görevlere seçilerek NATO kadrolarına atanan FETÖ/PDY mensubu subayların, bazı milli ve askeri bilgileri gerek NATO makamlarına servis ettikleri gerekse de milli menfaatlerimizin söz konusu olduğu bazı konuların örgütün istediği şekilde gerçekleşmesini sağlayacak şekilde kullandıkları tespit edilmiştir. (Kitap, İkinci Bölüm, sayfa 33)
Dikkat buyurunuz: TSK, “değerlendirilmektedir” demiyor; “tespit edilmiştir” diyor. Ulusal güvenliğimizin garantisi (!) NATO’nun, içimizden asker casuslar devşirerek, milli çıkar alanlarımızı baltalamak amacıyla kullandığını bu raporla öğrenmiş oluyoruz.
Devam edeceğiz, çünkü TSK’nın genetik kodlarını anlamak için “dedikodu” dışında da yol ve yöntemler olduğunu biliyoruz. Devam edeceğiz, çünkü Türk milletinin ezici çoğunluğu ile TSK’nın arkasında olduğunu biliyoruz.