Tuğrul Türkeş ve MHP’nin çıkmazı!
ABD ve Avrupa’dan PKK-PYD’ye silah yağmaktadır! PKK’nın silahlanması, PYD’nin silahla donatılması Türkiye’nin etrafında kurulan ve kurdurulan ölüm tuzağıdır... Terör örgütlerine giden silahların gerçek hedefi Türk milletidir. Bunu görmemek için ya hain ya da gafil olmak lazımdır! AKP, ABD’nin kuklası, kâğıttan kaplanı, ehli saliplerin oyuncağı olmuştur!
BU SÖZLERİ KİM SÖYLEMİŞ OLABİLİR?Antiemperyalist izler de taşıyan bu sözlerin kaynağını 100 kişiye sorsam, herhalde yüzde 90’ı düşünmeden “Doğu Perinçek” deyiverir... Hâlbuki yukarıdaki cümleler Devlet Bahçeli’ye aittir! Peki, nasıl oluyor da bu şekilde tahliller yapan milliyetçi bir parti, yükselmesi için olağanüstü kertede uygun koşullar varken, sürekli olarak patinaj yapıyor? Avrupa’nın ikinci büyüğü olan Fransa’da Bayan Marine Le Pen’in milliyetçi partisi, AB ve Finans Kapital’in bütün engellemelerine rağmen hızlı ve emin adımlarla yükseliyor... MHP’nin fren pedalına sert bir şekilde kim basıyor? Her seçim öncesinde AKP niçin bu partiyi kolayca darmadağın edebiliyor?
MHP’NİN DRAMIFelsefi ve bilimsel olarak konuya yaklaşacak olursak, Türk-İslam sentezini temel program yapan bu partinin nasıl bir tuzağa düştüğünü kolayca görebiliriz! Bilindiği üzere, Alman Filozof Hegel’in (1770-1831) ortaya koyduğu diyalektik sistemde, “tez” ile “antitez” çelişkileri gidere gidere uzlaşır, ortaya yeni bir ürün, bir sentez çıkarırlar. Tez ve antitez özgündür. Ama çıkan sonuç, yani sentez, artık özgün değildir, o bir melezdir! Tez, yani İslam, doğası itibarıyla uluslararası bir nitelik taşır. Birçok ülkede Müslümanlar yaşar. Antitez Türklük ise milli bir kavramdır... Doğası itibarıyla birbirinden farklı olan bu iki kavramı birleştirmeye çalışalım. Senteze ulaşmak için iki taraftan da bazı unsurlar atılmalıdır. Kural budur. Gökyüzünden gelen dini emirler Allah’ın kelamıdır; değiştirilemez! O halde, eğilip bükülecek olan Türklüktür. Diğer bir ifade ile ancak Türklükten koparılan parçalarla senteze ulaşılabilir... Yapılmış olan da işte budur! Türklüğün içi boşaltılarak İslam’a yapıştırılmıştır! Ve bu eğilim korkarım ki Araplaşmış Türkler doğuracak önemli risk unsurlarını bünyesinde barındırmaktadır.Bu o kadar öyledir ki partinin sloganlarında bile, Türklükten İslamlığa kayış kolayca görülmektedir. Önceki dönemlerde “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman!” söylemi ile özetlenen Türk-İslam sentezi, daha sonra, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın!” şekline dönüşmüştür. Görüldüğü gibi, sloganlarda artık Türk’ün adı bile yoktur!
BU TERCİHİN DOĞAL SONUCU NEDİR?Temel ve asli unsurundan vazgeçerek, başka bir ideolojinin kuyruğuna takılan bir siyasi hareket, ne kadar iyi niyetli olursa olsun güdük kalır! Öncelikle seçmen tabanı oynak hale gelir... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “MHP ile koalisyon daha uygun olur; çünkü tabanlarımız yakın!” söylemi anlamlıdır...Son 15 yılda yaşadıklarımız, dünyanın herhangi başka bir ülkesinde milliyetçi bir partiyi kaçınılmaz olarak iktidara taşırdı! Ama Türkiye’de böyle olmadı... Hatta MHP, zaman zaman baraj altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı! “Kanımız aksa da zafer İslam’ın!” dediğiniz anda, bütün kozlar İslam’ı esas alarak siyaset yapan partiye geçer! Kimse aslı dururken taklidine bakmaz! TSK’nın arkasına gizlenerek milliyetçi oylara talip olan AKP’nin tam da seçim öncesinde MHP’nin sembol ismi Tuğrul Türkeş’i bakanlık koltuğuna oturtması ders niteliğindedir.Demek ki MHP’nin zemini o kadar oynaktır ki Türk-İslam geliş gidişleri Türkeş ismi için bile sıradan bir olaydır. Bu durum ise AKP’nin iştahını kabartmaktadır... Türkeş’e kanca atılabildiğine göre MHP seçmenlerine ulaşmak niçin zor olsun!Bu güçlü akıma, stratejik düzeyde değil ama taktik düzeyde, ancak içinizdeki Türklük bilinci sağlam ve nitelikli önderler ile karşı koyabilirsiniz. Engin Alan gibi bir efsane komutanı, Sinan Oğan gibi göz kamaştıran bir değeri kolayca gözden çıkarıyorsanız, en büyük hedefiniz sadece barajı geçmek olur!MHP öyle bir hastalığa tutulmuştur ki Lokman hekim bile reçete yazamaz!