23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Turbo kapitalistler ağaca tosladı

Fikret Otyam

Fikret Otyam

Eski Yazar

A+ A-

Kapitalist sistemin belki de en büyük özelliği bakteriler ya da virüsler gibi kendi iç yapısını zaman ve çevre koşullarına göre değiştirebilmesidir. Ana kodları olan özel mülkiyetin önceliği, üretim faktörleri sahiplerinin kâr elde etmesi, piyasa mekanizması gibi özelliklerini korumak kaydıyla, karşımıza farklı biçimlerde çıkabilir.

Bu ekonomik mutantın son hali ise “Turbo Kapitalizm”dir. Hızlandırılmış kapitalizm diye de tanımlayacağımız sistem temel olarak kârın daha büyük ve daha hızlı bir şekilde üretim faktörü sahiplerine yani patronlara dönmesine dayanır.

Bunun için hızlı bir şekilde yatırım yapılır, daha hızlı üretilir, etik, sosyal ve kültürel değerler umursanmaz, satış ve pazarlama teknikleri ile tüketici tercihleri firma çıkarları doğrultusunda yönlendirilir. Emek ve diğer girdi maliyetleri, özellikle teknoloji desteği ile en aza indirilmeye çalışılır.

Sürekli ve artan oranlarda kâr elde etmek için, gümrük duvarları, sendikacılık, milli hükümetler ve vergi uygulamaları etkisizleştirilmeye çalışılır. Bunun için ekonomik, politik ve askeri yöntemler kullanılır.

Ama turbo kapitalizm için artık deniz bitmek üzeredir. Doğduğu toprakları bile açgözlü bir iştahla sömürmesi adeta bindiği dalı kesmek olmuştur. Bu konuyla ilgili olarak istatistikler bize ilginç sonuçlar gösteriyor.

ABD’de kişi başına düşen yurtiçi hasılayı (gelir) incelediğimizde, 1947 yılından 2000 yılına kadar yıllık ortalama artış %2,2’dir. 2001 yılından itibaren ise bu rakam yıllık ortalama %0,9 olmuştur. Batı Avrupa ve Japon ekonomilerinin performansı ise bundan daha kötüdür.

Aşağıdaki grafikte ise gelişmiş ekonomilerde önceki on yıla göre yıllık ortalama kişi başına düşen gelir büyümesini görebiliriz. Artıştan ziyade yıllar içinde net bir çakılma söz konusudur.

McKinsey Global Institute tarafından geçenlerde yayınlanan bir analizde, son on yılda, geliri artmamış veya azalmış olan hane halkı oranının ABD’de %81, İtalya’da %97, İngiltere’de %70, Fransa’da ise %63 olduğu görülmüştür.

Hane halkının geliri yerinde sayarken firma gelirlerinin ne olduğunu görmek için, ABD istatistik bürosu olan The U.S. Census Bureau sitesine girdiğimizde, imalat sektöründe çalışan ABD firmalarının vergi sonrası gelirleri aşağıdaki grafiktedir.

Bu grafikte göze çarpan ise firma gelirlerinin bırakın düşüşü yukarı bir eğilim içinde olduğudur.

Peki belirttiğimiz bütün bu veriler bize ne anlatıyor? “Turbo Kapitalizm” verdiği en önemli sözler olan, ‘refah artışı’ ve ‘en uygun bölüşüm’ gibi sözleri tutmamıştır. Bu sözlerin tutulmaması hane halklarının gelirini azaltmıştır. Azalan gelirler küresel talebi düşüren etkenlerden biridir. Küresel talebin azalması ise ekonomik büyümenin istenilen düzeyde olmaması sonucunu doğurmuştur.

Turbo Kapitalizm açgözlülüğünde ısrar ederse, hem iktisadi mekanik gereği yani düşük talep, düşük büyüme nedeniyle, hem de halkların seçimlerde ekonomi politikası uygulayıcılarını direkt değiştirmesi yoluyla sürdürülebilir bir sistem olmaktan çıkacaktır.