Turhan Özlü: ‘Harç taşımaya var mısın?’
Doğu Perinçek’in kitapları arasında ayrım yapmak zordur. Değişik konularda kaleme aldığı toplam 57 kitap hakkında “en iyisi şudur” demenin olanağı yoktur. Ama bir okuru olarak kendi adıma “Gönül Defteri”ni çok ayrı bir yere koyarım.
İlk baskısı 2018’de gerçekleşen, ölen arkadaşların ardından Perinçek’in yazdıklarını içeren, “Varlıklarını insanlığın erdemli geleceğine armağan edenleri tanımak, eşsiz bir mutluluktur.” dediği bir kitaptır bu.
Her Vatan Partilinin, nasıl bir geleneğin içinde bulunduğunu anlaması bakımından mutlaka okuması ve kütüphanesinin başköşesine koyması gerekir “Gönül Defteri”ni.
Şimdi bu kitabın yeni baskısına bir arkadaşın daha adı, anlatımı eklenecek: Turhan Özlü.
SEFERBERLİK USTASI
75 yaşında kaybettiğimiz Turhan ağabey, 50 yılı aşan partili yaşamında gözünü hep geleceğe diken, umudunu ve mücadele inadını hiç yitirmeyen, güler yüzlü, zorluklara kararlılıkla meydan okuyan deneyimli bir devrimciydi.
12 Mart döneminden CIA-FETÖ’nün Ergenekon kumpaslarına açılan yelpazede cezaevlerini de iyi tanıyan, Türkiye İşçi Köylü Partisi’nden Vatan Partisi’ne, Aydınlık’tan Ulusal Kanal’a, Görev Vakfı’na kadar önemli görevler üstlenmiş, deyim yerindeyse her taşın altından çıkan biriydi.
Bu kurumlarda yönetici olarak ağır ekonomik sorunlarla boğuşurken ya da bir organizasyonu gerçekleştirmeye çalışırken, lafın gelişi değil, gerçekten hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmış halde görmedim onu. “Yapamayız, edemeyiz” dediğini de üstüne aldığı bir işi yapamadan edemeden bıraktığını da hiç duymadım.
Turhan Özlü heyecanlı bir insandı. Heyecanına herkesi ortak eder, paylaşır, harekete geçirirdi. Sıkı bir örgütçüydü. Bildiri dağıtırken, afiş yapıştırırken ya da üst düzey bir iş insanıyla toplantı yaparken adeta seferberlik başlatır, hedefe ve tuttuğu işi kopartmaya odaklanırdı.
Sokaktaki insanla, 68’li gençlik arkadaşlarıyla, Parti üyeleriyle, gençlerle, Ulusal Gönüllüleri’yle Görev Vakfı katılımcılarıyla aynı gönül bağını kurar, herkese aynı alçakgönüllülükle yaklaşır ve sonuç alırdı.
Kendisini bir yola, bir amaca adamış, karınca gibi çalışan sabırlı insanların bir örneğiydi. Teorik donanımını pratik becerileriyle bütünleştirir, iş yapar ve iş yaptırırdı. Bir işin örgütlenmesini yapmakla kalmaz, kendisi de bizzat kolları sıvardı.
DEVRİM ATEŞİNE ODUN TAŞIMAK
Bir ara, ayrı binalarda çalıştığımızdan uzunca bir süre görüşemedik, toplantılarda da karşılaşmadık Turhan Özlü’yle. Bir gün İstiklal Caddesi’nde denk geldik, ayaküstü hoşbeşten sonra heyecanlı bir şekilde “Harç taşımaya var mısın kardeşim?” diye sordu.
Ben bir soyutlama yaptığını, “Devrim ateşine odun taşımak, devrim yoluna taş döşemek” gibi bir şey kast ettiğini düşünerek, “Tabii ağabey, her zaman varım” diye yanıtladım.
O ise son derece pratik bir işten bahsediyordu, “Tamam o zaman, yarın öğlen saat ikide binanın önüne gel, harç taşıyacağız!” dedi.
Vatan Partisi-Aydınlık-Ulusal Kanal binasında inşaatın başladığı günlerdi. Ertesi gün Turhan ağabeyle birlikte akşama kadar neşeyle harç ve çimento paketi taşıdık.
Turhan Özlü’nün Silivri Cezaevi’ndeyken zor koşullarda kaleme aldığı “Y-CHP” kitabı (Kaynak Yayınları, 2015) iki baskı yapmış, CHP’nin bugünkü hali düşünülürse tüm tespitleri ve öngörüleri doğrulanmış, geniş hacimli ve ele aldığı meselelere derinlikli yaklaşan bir kitaptır.
CHP için felaketlerle geçen Kılıçdaroğlu dönemini ele alan “Y-CHP”, Kemalist-Atatürkçü çevrelere yapılan “gerçekleri görme” çağrısıdır aslında ve güncelliğini korumaktadır.
Güle güle Turhan Özlü ağabey, senin gibi erdemli birini tanımak eşsiz bir mutluluktu. Gözün arkada kalmasın, harç taşımaya devam ediyoruz.