Türk basınından izlenimler: Falih Rıfkı Atay
Falih Rıfkı Atay (1894-1971), edebî biçemi (üslûp) ile Cumhuriyet dönemi basın yayın hayatının en önemli gazetecilerinden biri olmuştur. Kuşkusuz bu özelliğinin gelişmesinde 1912 yılında mezun olduğu İstanbul Darulfünûn Edebiyat Bölümü’nün büyük etkisi vardır. Servet-i Fünun, Tecelli, Kadın dergilerinde yayımlanan ilk yazı ve şiirlerinin ardından 1912 yılında Tanin gazetesinde yazılar yazmaya başladı.1918 yılında üç arkadaşı ile birlikte kurdukları Akşam gazetesinde ve sonraki yıllarda Tanin ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerinde yazılarını sürdürdü. Çeşitli tarihlerde Hakimiyet-i Milliye, Ulus, Milliyet gazetelerinde başyazarlık yaptı. Son olarak 1952 yılında kurduğu Dünya gazetesinde, yaşamının sonuna dek bu gazetenin başyazarlığını sürdürdü.
Gazi Mustafa Kemal ile tanışarak dostluğunu kazanan Falih Rıfkı Bey, Cumhuriyet döneminin çok önemli olaylarına tanıklık ederek, Cumhuriyet aydınlanmasını en iyi şekilde anlattığı yazıları ile tanınmaktadır. Kişisel tarihi cumhuriyet tarihi ile özdeşleşen Falih Rıfkı Bey, 1923-1950 yılları arasında 27 yıl aralıksız milletvekili olarak siyasette yer alan çok yönlü bir kişiliktir. Bedii Faik Akın ile beraber 1952 yılında Dünya gazetesini kurarak, Demokrat Parti iktidarına karşı Atatürk devrimlerini savundu.
Dünya gazetesindeki yazıları sayesinde tanıdığım Falih Rıfkı Atay ve Bedii Faik Akın ile sonraki yıllarda aynı gazete çatısı altında çalışma olanağı bulduğum için kendimi şanslı sayıyorum. Uzun yıllar sanat eleştirileri yazdığım gazetecilik hayatımda, her iki değerli gazetecinin yazılarında ki edebî ağırlıklarından ve eleştirel bakış açılarından yararlandığımı belirtmeliyim. Köy Enstitüleri ve Halkevleri’nin kurucusu Millî Eğitim Eski Bakanlarından Hasan Ali Yücel’in de, donanımlı ve felsefi ağırlıklı yazıları gazetede yer alırdı.
Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal Atatürk ile yaşadığı döneme ilişkin anılarını; Atatürk’ün Bana Anlattıkları (1955), Çankaya (1961) ve Atatürk Ne İdi? (1968) adlı kitaplarda topladı. Gazete yıllarında bana anlattığı bir Atatürk anısı hala dün gibi aklımdadır.
‘Falih Rıfkı Bey’in 23 Aralık 1930 tarihinde dahil olduğu, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Başbakan İsmet Bey ve bakanların bulunduğu toplantı sırasında; İzmir’in Menemen ilçesinde, şeriat isteyen gerici bir grup tarafından ayaklanma çıkartıldığı ve yedek subay olarak görev yapan Mustafa Fehmi Kubilay’ın başının kesilmek suretiyle şehit edildiğinin bilgisi ulaştı. Büyük ve derin bir sessizlik içinde Mustafa Kemal, sırasıyla masada bulunan herkesin yüzüne baktı. Suskunluğun uzamasının ardından İsmet Bey ayağa kalkarak “Şimdi o gericilerin haddini bildirmeye gidiyorum” sözlerini sarf ederek ardından odadan ayrıldı. Mustafa Kemal masada bulunanlara “Hepinizin yüzüne baktım. Hiçbiriniz ses çıkartmadınız. İsmet Bey’i ayrıcalıklı kılan özellik, her zaman gereğini yapıyor olmasındandır.” diyerek odadan ayrıldı.’ İlk olarak Falih Rıfkı Atay’dan dinlediğim bu anıyı, sonraki yıllarda dostum tarihçi akademisyen Orhan Çekiç’de doğruladı.
Köy Enstitüleri ve Halkevleri’nin kapatılmasını sağlayan dönemin Millî Eğitim Bakanı Tevfik İleri’yi çok fazla eleştirmişti. İleri, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) yıllarında Nâzım Hikmet şiirlerini okumaktan büyük keyif alan sol görüşlü bir öğrenciydi. Falih Rıfkı Atay başyazılarında, Tevfik İleri’nin Demokrat Parti’nin tutucu kadrosuna katılmasını ve Millî Eğitim Bakanı olarak görev yaptığı süre içerisinde aldığı yanlış kararları, basında görmediğimiz ölçüde sert bir biçimde eleştirmişti. Yazarın edebî dili ile yazdığı polemiklerle baş etmek gerçekten de çok güçtü.
Falih Rıfkı Atay’ın ‘Fatay’ imzalı küçük fıkraları da yazıları kadar dikkat çekiciydi. Bâb-ı Âli’de tanıdığım en güçlü yazarların başında yer alıyor.
Gazeteciliğe, edebî türü taşımış ünlü ve büyük bir yazardı. Onu saygıyla anıyorum.