14 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk basınından izlenimler: Haldun Simavi

Hayati Asılyazıcı

Hayati Asılyazıcı

Eski Yazar

A+ A-

Türk basınını oluşturan bütün unsurların yer aldığı ‘Cağaloğlu Meydanı’, seksenli yıllara kadar Bâb-ı Âli için merkez noktası oldu. Türk basınının merkezi noktası olan bu bölgede çalışan insanların, buluşma, karşılaşma ve dağılma noktası olan bu bölgede, her sokakta bir gazete, yayınevi ya da matbaa vardı. Önemli bir geçit noktası olan meydanda, haber alışverişleri de yapılırdı.
Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’ın aldığı bir kararla, Cağaloğlu’nda yer alan bütün gazeteler, sonraki dönemde İstanbul’un çeşitli bölgelerine dağıldı. Bâb-ı Âli’nin özellik taşıyan tarihsel kimliğide, basının buradan ayrılmasının ardından bu kimliğini yitirdi. Bir zamanlar çok hareketli olan bu bölge sessizliğe büründü.
Bir öğlen üstü, Nuruosmaniye Caddesi’nde yer alan ‘Kim Dergisi’ bürosundan çıktım. Cağaloğlu Meydanı’na doğru yürümeye başladım. Tam meydana geldiğimde Haldun Simavi ile ‘Hürriyet’ gazetesinin binasından çıkarken karşılaştık. O sıralarda ortalıkta dolaşan bir bilgi olan, ‘yeni bir gazete’ hazırlığı içinde olup olmadıklarını Haldun Bey’e sordum. ‘Yok öyle bir şey!’ diyerek yürüyerek uzaklaştı. Birkaç gün sonra, yeni bir gazetenin yayın hayatına başlayacağı ve okuyuculardan gazetenin adı için öneri beklediklerini içeren duyurular çıkmaya başladı. Kısa bir zaman sonra ‘Günaydın’ gazetesi, ‘Hürriyet’ gazetesinin kardeşi olarak Bâb-ı Âli’de doğmuş oldu.
Kabataş Lisesi’ni bitirmesinin ardından Yenigün matbaasında gazeteciliğe başlayan Haldun Simavi, ABD’de gazetecilik ve gazete işletmeciliği eğitimi aldı. Hürriyetin kurucusu Sedat Simavi’nin 1953 yılında yaşamını yitirmesi üzerine kardeşi Erol Simavi ile Hürriyet gazetesinin yönetimini üstlendi. Babadan gazeteci olan Simavi kardeşler, Haldun Simavi’nin ‘Günaydın’ gazetesi yayın hayatına kazandırmasının ardından yollarını kardeşçe ayırdı. İlgiyle gazeteyi izlemeye başladık. Hızlıca tiraj alan bir gazete oldu. Diğer gazetelerde olmayan yenilikler içeriyordu. Magazin sayfası bile diğerlerinden farklıydı. Genel yayın müdürü Rahmi Turan’ın başarılı manşetleri ve birinci sayfa tasarımlarıyla etkin bir gazete konumuna ulaştı. ‘Günaydın’ gazetesi o dönemde milyon tirajına ulaşan ilk ve tek gazete oldu.
Haldun Simavi, gazetenin yayın hayatına başladığı ilk zamanlarında, ‘çoluk çocukla gazete çıkarıyor’ şeklinde bir takım eleştirilere maruz kaldı. Eleştiriler, gazetenin yüksek tiraj başarısının gölgesinde kaldı. Haldun Simavi’nin yönetimindeki bu genç gazeteciler, başarılı gazetecilik örnekleri verdiler. Rahmi Turan’ın genel yayın yönetmenliğini yaptığı gazetenin, ilk dönem genç yazarları arasında; Necati Zincirkıran, Mehmet Barlas, Esfender Korkmaz, Hasan Cemal, Can Ataklı, Akgün Tekin, Ruhat Mengi, Bekir Coşkun, Melih Aşık sayılabilir. Adlarını saydığım genç yazarların hepsi, bugün bildiğimiz tanıdığımız ünlü gazetecilerdir.
Bu başarılı yayın organı 1988 yılına kadar başarılı bir şekilde yayın hayatını sürdürdü. Simavi Ailesi’nin gazetecilik anlayışı içerisinde ‘holdingleşme’ düşüncesi hiçbir zaman olmadı. Haldun Simavi, beklenmedik bir gelişmeyle ‘Günaydın’ gazetesini Kıbrıslı iş insanı Asil Nadir’e sattı. Nadir basın hayatına fırtına gibi giri ama devamını getiremedi. Yıllar sonra Simavi kardeşler önce 1993 yılında Hürriyet’in yüzde 25’lik hissesini Erol Aksoy’a sattı. Geri kalan hisseleri ise 1994 yılında Aydın Doğan’a satarak medya sektöründen çekildiler.
Sedat Simavi’nin başlatmış olduğu gazetecilik geleneği, Haldun Simavi’nin mesleği bırakması, Erol Simavi’nin de yaşamını yitirmesiyle son buldu. Basın tarihimiz için bir devir kapandı. Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ kaldı.
Haldun Simavi’ye sağlıklı ve uzun bir yaşam diliyorum.