Türk basınından izlenimler: Mustafa Cihad Baban (1911 - 1984)
Cihad Baban, gazetecilik yaşamının yanı sıra Türk siyaseti içerisinde de milletvekili ve bakan olarak görev almış önemli bir kişiliktir. ‘Yeni Sabah’ ve ‘Cumhuriyet’ gazetelerinin ardından ‘Tasvir-i Efkar’ gazetesinde yazı işleri müdürü oldu. Bu gazetenin Başyazarı Velid Ebüzziya’nın vefatından sonra 1946’da ‘Tasvir’ gazetesinin başına geçti.
1946 seçimlerinde İstanbul Milletvekili olan Cihad Baban 1950 ve 1954 de İzmir Milletvekili oldu. 27 Mayıs 1960’da Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı’na getirilen Baban, 1961’de İstanbul’dan, 1965’de de Çanakkale’den milletvekili şeçildi. Bütün bu faaliyetleri arasında kalemini elinden bırakmadı. Ankara’da Yeni Gün, Ulus başyazarlığı yaptı, 1980’de de Kültür Bakanlığı vazifesine getirildi.
Sergilediği duruşu ile döneminde ilgi uyandırıyor, kaleme aldığı yazılarında, günlük olayları güçlü bir şekilde ele alarak, siyasal açıdan iyi yansıtıyordu. ‘Tasvir’ gazetesi büyük ilgi gören bir gazeteydi. Baban, başyazılarında muhalif görüşlerini yansıtmaktan çekinmiyordu. Bu dönemin gazetecileri yani bizden önceki dönemin büyük yazarları, siyasal duruşları, gazeteci kimlikleri kadar ön planda gelirdi. Siyasi görüşleri bakımından elbetteki ‘tercih’leri oluyordu.
1950 genel seçimlerinin ardından Demokrat Parti (DP) iktidar oldu. Din sömürüsünün ön plana çıktığı siyasal oluşum, zaman içerisinde basın içerisinde bulduğu desteği kısa zamanda kaybetti. DP döneminde, iktidara hizmet eden yayın organları dışında, iktidarı destekleyen yazarlar çıkmışsa da, bu isimler çok kısa süre sonra DP iktidarının yanlışlarını eleştirmeye başladılar. Cihad Baban’da bu isimlerden biri olarak, siyasal açıdan duruşunu koruyabilmiş gazetecilerden biridir.
Türkiye Cumhuriyeti uzun yıllar tek parti çatısı altında yönetildi. İsmet İnönü’nün desteği ile 1946 genel seçimlerinde çok partili sistem uygulamaya konuldu. Türkiye’de ileri demokrasi anlamında ilk gelişmeler yaşanıyordu. Bu bağlamda ülke siyasetine yeni siyasi partiler katıldı. Tek partili dönemde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) çatısı altında siyasete katılan; Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan, partiden ayrılarak DP’nin kurucuları olarak Türk siyasetinde herkes tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. DP iktidarı başlı başına bir yazı dizisidir. İlerleyen yazılarımda değineceğim.
2. Dünya Savaşı uzun sürdü. İsmet İnönü’nün diplomatik başarısı sonucunda Türkiye, savaşın dışında kaldı. Doğal olarak zorunlu bir takım kısıtlamalar yaşandı. Savaş yıllarında ülkede temel ihyiyaç malzemeleri sınırlıydı ve karne karşılığında dağıtılıyordu. Bu gelişmeler ışığında İnönü’ye karşı büyük bir tepki oluşmuştu. Ülkede sıkıyönetim ilan edilmişti. Sıkıyönetim kararının alınmasında dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın kararları etkili olmuştur. DP iktidarı alınan bu kararları uzun zaman siyasi malzeme olarak kullandı.
DP iktidara geldiği 1950 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nun dış borçları tamamen kapatılmıştı. Dolar 1,20 TL (120 Krş) idi. Hazinede 1,5 ton altın rezervi bulunuyordu. Menderes hükümeti, dört yıl içinde başarısız politikalar sonucu hepsini çarçur etti. 1,5 ton altın rezervi ABD’ye rehin olarak verildi ve o altın bir daha ülkeye geri dönmedi. Dolar 1,80 TL (180 Krş) oldu. Basın yaşanılan bu olumsuzlukların çok geç farkına vardı ve muhalefet etmeye başladı. Cihad Baban’ın DP iktidarına yaklaşmasına karşın, sonrasında muhalif tavır takınmasının temelinde yaşanılan bu olaylar yatmaktadır.
Menderes hükümetinin yanlış politikaları ve yarattığı kaos ortamı nedeniyle, 2. Dünya Savaşı’nın dünyadaki yıkımının gerçek değeri bir türlü anlaşılamamıştır.