Türk basınından izlenimler: Nâzım Hikmet Ran (1902 - 1963)
Nâzım Hikmet, ailesinden habersiz Milli Mücadele’ye katılmak üzere, 1920 yılında yakın arkadaşı Vâlâ Nureddin ile birlikte Ankara’ya gelir. Yetkililerle yaptığı görüşmelerin ardından öğretmenlik yapması için Bolu’ya gönderilir. Daha sonra, üniversite eğitimi almak üzere, 1921 yılında Vâlâ Nureddin ile birlikte Moskova’ya giden Hikmet, orada ‘Siyasal Bilimler’ ve ‘İktisat’ eğitimi alır. Bu ikiliye sonraki yıllarda; Hasan Ali Ediz, Nail V. Çakır (Nail Çakırhan), Şevket Süreyya Aydemir ve Vedat Nedim Tör eşlik eder. Büyük şairin ilk şiir kitabı ‘28 Kanunisani’, 1924 yılında Moskova’da yayınlanır ve eğitimini tamamlamasının ardından 1924 yılında Türkiye’ye döner.
Yüksek öğrenimini Paris’te tamamlayan Dr. Şefik Hüsnü Değmer, Türkiye’ye döndüğünde 1919 yılında kurulan ve kurucuları arasında yer aldığı Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’nın genel sekreterliğine seçildi. 1921 yılında Türkiye Komünist Partisi’nin yayın organı ‘Aydınlık’ dergisini yayınlamaya başladı. Nâzım Hikmet ve Dr. Şefik Hüsnü Değmer’in yolu ‘Aydınlık’ dergisinde buluşur. Hikmet’in bu dergide yazdığı şiir ve yazılarından dolayı hakkında on beş yıl hapsi istenir. Yazdığı şiir ve yazılar her ne kadar toplumcu içerikli olsa da ‘Aydınlık’ dergisinin siyasi içeriği, Hikmet’in de ceza almasına engel olamadı ve bu gelişmeler sonrasında yeniden Sovyetler Birliği’ne gitti.
Sabiha Sertel’in ağabeyi Mecdi Eren’in sahibi olduğu ve Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel tarafından 1924 yılında yayın hayatına başlayan aylık edebiyat ve magazin dergisi ‘Resimli Ay’, yazarları arasında yer alan Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın (Halikarnas Balıkçısı), 1925 yılında ‘Asker Kaçakları Nasıl Asılır’ başlıklı yazısından dolayı kapatılmıştı. Dergi, 1927 yılında yeniden yayın hayatına başladı. 1928 yılında çıkarılan ‘Af Kanunu’ndan yararlanarak Türkiye’ye geri dönen Nâzım Hikmet, 1929 yılında derginin yazarları arasında yer aldı, yazdığı şiir ve yazılar büyük ilgi uyandırdı. O dönem derginin başlıca yazarları arasında; Peyami Safa, Sadri Ertem, Suat Derviş, Sabahattin Ali, Emin Türk ve Vâlâ Nureddin gibi isimler yer alıyordu. Daha önce Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın yazısı nedeniyle kapatılan dergi, ünlü şairin yazıları nedeniyle ikinci kez kapatıldı.
Hikmet, 1934 yılında ‘Orhan Selim’ takma adıyla, Necmettin Sadak’ın çıkardığı ‘Akşam’ gazetesinde etkili köşe yazılar yazmaya başladı. Bu dönemde yazdığı yazılar, ölümünden sonra 1965 yılında ‘Kan Konuşmaz’ adı altında bir kitapta toplandı. 1962 yılında ‘Yön’ dergisi, Nâzım Hikmet şiirlerini yayımlamaya başladı. Şiirler büyük ilgi uyandırdı. Dünyaca ünlü yazarımıza uygulanan sansür de böylelikle delinmiş oldu. Bu sürecin ardından, şiir kitapları yeniden basılmaya başladı.
Nâzım Hikmet, 1939-1941 yılları arasında Bursa Cezaevi’nde kaldığı dönemde, Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdığı ‘Nutuk’ adlı kitabı iki kez okuduktan sonra ‘Kuvâyi Milliye Destanı’nı yazmıştı. Edebiyat tarihçimiz Cevdet Kudret’in bir kitapta topladığı ‘Kurtuluş Savaşı Destanı (Kuvâyi Milliye Destanı), 1968 yılında Bilgi Yayınları arasında çıktı.
Cumhuriyet dönemininin ilk Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve dönemin Başbakanı Şükrü Kaya tarafından, vatanseverliği her cümlesinden hissedilen bir şairin yazdıklarına uyguladığı yasak ve suçsuz yere aldığı hapis cezaları, hiç bir vicdanlarda yerine oturmadı.
Nâzım Hikmet şiirlerinde olduğu kadar, düz yazılarında da o şiirsel dilini kullanıyor, Türk dilini en güzel yönleriyle yazılarına aktarıyordu. Türk dilini bu kadar ustalıklı ve güzel kullanan bir yazar o yıllarda yoktu. Yazdığı oyunlar da, Türk Tiyatrosu repertuvarında her zaman önemli bir yer tutmaktadır. Nâzım Hikmet’in şiirlerini ayrı tutmak gerekir. O dünyaca ünlü, büyük bir Türk şairidir.
Her zaman olduğu gibi saygı ve özlemle anıyoruz.