Türk-Çin ilişkilerinde yeni sayfa
Çin’in Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde Urumçi şehrinde açılışı yapılan Çinli ortaklarımızla kurduğumuz, Çin-Türkiye Ticareti Geliştirme Şirketi’nin açılış töreninde, Çin-Türkiye Ticareti Geliştirme Şirketi Başkan Yardımcısı ve Türk-Çin İş Der Başkanı olarak yaptığım konuşmayı okurlarımızın bilgisine sunuyorum:
Türkiye’nin ve Türkçenin ulu ozanı Yunus Emre, bundan 700 yıl önceden bizleri uyarıyor:
“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim
Dünya kimseye kalmaz”
Tanış olmak, tarihteki büyük uygarlıkların beşiği olan Asya’nın binlerce yıllık tecrübeden damıttığı insan olma kültürüdür. Tanışmak, ABD’nin dünya iş kültürüne dayattığı gibi, sadece kartvizitlerimizi alıp vermek değil, birlikte iş yapmaya çalışmaktır.
Tanış olmanın birinci koşulu, karşındaki kişiye saygı duymak ve onun farklılıklarını kişisel kültürünü zenginleştirme imkânı olarak görmektir. Türkçe’nin güzel atasözlerinden biri olan “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” bize farklılıkların değerini anlatır, hatırlatır. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 8 Şubat 2025’te 9. Asya Oyunları’nın açılışı sırasında bunu “Nasıl ki her kar tanesi eşsizse, her medeniyet de kendine özgüdür” diye ne güzel tarif ediyor.
İŞLERİ KOLAY KILMANIN YOLU
Yunus Emre, tanış olunca, işlerin daha kolay hale geleceğini belirtiyor. Türk ve Çin iş kültürünün esası da, iş yapmadan önce dost olmaktır. Çünkü dost olmak sadece kendini değil, karşındakini de düşünmektir.
Eskiden Çince’de merhaba “nihao” demek yerine “çı falı ma?” yani “aç mısın tok musun?” diye sorulurmuş. Türkiye’nin köylerinde hala aynı gelenek devam ediyor. Batı’da ise yemek ısmarlayınca faturanın yarısını misafirden alma geleneği vardır. Bu ortaklaşmacılık geleneği, Türkiye’nin ve Çin’in ortak Asya kültür çemberinde olduğunun bir işaretidir.
Türkiye’nin 2014’te resmen katıldığı Kuşak ve Yol Girişimi’nin felsefesi de aynıdır: Karşılıklı kazanma. “Kazan-kazan” ilkesi, karşılıklı saygıya dayanarak, muhatabının istekleriyle kendi isteklerini kaynaştırma becerisini göstermektir.
Batının iş yapma kültürü ise bunun aksine sadece kendi payını artırmaktır. Onlar için, işin başarısı “Kazan-Kaybettir”dir. Onların dünyasında iş başkadır, arkadaşlık başka. Ama Asya uygarlığının felsefesi Batının bireyci felsefesi gibi ikicil değildir. Türk insancıl felsefesinin doruk isimlerinden Mevlana Celaleddin Rumi bize şunu öğütler: “Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün!”
Oysa Batı kültürünün esası ikiyüzlülüktür. Emperyalizm çağında iki yüz de az gelmektedir. Artık antik inanışlarda tanımlanan “şeytan” gibi çok yüzlüdürler. Tek değerleri, tek ilkeleri vardır, her koşulda kazanmak, karşısına aldığını ne pahasına olursa olsun kaybettirmek. Bu insan olmanın ortak değeri merhameti de aşındırır. Kullandığı şiddetin sınırı yoktur. 100 yıl önce birlikte acılarını yaşadığımız gibi çok vahşidir. Acımasızdır.
Çok kutuplu bir dünyanın inşası ile yeni bir dünya kuruluyor, saldırganın dişleri dökülüyor. Gelecekten çok umutluyuz.
TÜRK VE ÇİN DEVLETLERİNİN DESTEĞİ
Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan ve Çin Cumhurbaşkanı Sayın Xi Jinping Türkiye ile Çin’in işbirliği için bize doğru hedefler belirliyor ve önümüzü açıyor. Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan’ın geçen yıl haziran ayında yaptığı başarılı ziyaret ilişkilerimizi daha da yakınlaştırdı. Hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin yöneticilerine hem de Çin Halk Cumhuriyeti yöneticilerine çok teşekkür ediyoruz.
Çok olumsuz hava koşullarına rağmen açılışımıza 6 bin kilometre uzaklıktan, Türkiye’den gelme alicenaplığını gösteren Ticaret Bakan Yardımcımız Sayın Mahmut Gürcan’a verdiği destek için çok teşekkür ediyoruz. Türkiye’nin başarılı Büyükelçisi Sayın İsmail Hakkı Musa, engin diplomasi tecrübesi ve bilgeliğiyle her zaman yanımızda. Şükran borçluyuz.
SİNCİANG’IN İTHALATININ BİNDE BİRİ
Şimdi birlikte çalışmak zamanı. Çünkü önümüzde büyük işler var:
Pekin’deki Dış Ticaret Başmüşavirimiz Sayın Atakan Özdemir’in verdiği bilgiye göre Sinciang Uygur Özerk Bölgesi (SUÖB)’den 2024 yılında ithalatımız 152 milyon Dolar olmuş. Bizim SUÖB’ye ihracatımız ise 12 milyon dolar. Çin’in tamamı ile olan ticaret dengesizliğimiz neredeyse aynı oranda, Uygur Özerk Bölgesi’nde de kendini gösteriyor.
SUÖB’nin Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin en büyük kalemi Alüminyum cevher ve konsantreleri, ikinci kalem ise bisküvi-çikolata. Bizim SUÖB’den ithal ettiğimiz ürünler ağırlıklı olarak elektronik ve makine aksamları. Yine de çok az bir farkla bile olsa ithalatımızda birinci kalem, işlenmemiş ay çekirdeği ve kabak çekirdeği!
Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nin 2024 yılında ithalatının toplam tutarı 14 milyar dolar iken Türkiye’den yapılan ithalatı binde birden bile azdır.
Çin’in dış ticareti en hızlı artan bölgesi olan Uygur Özerk Bölgesi’nin Türkiye ile ticari-ekonomik ilişkileri geliştirmesinin tam zamanıdır. Yıllık büyüme hızı itibariyle Çin’in en hızlı kalkınan Sinciang Uygur Özerk Bölgesi ile Türkiye’nin büyük bir iş yapma alanı vardır.
TÜRKİYE’NİN ÖNDE GELEN MARKALARI URUMÇİ’DE
Biz Çin-Türkiye Ticareti Geliştirme Şirketi’ni bu amaçla kurduk. Sinciang Uygur Özerk Bölgesi Halk Hükümeti’nin bize sağladığı sıcak ev sahipliği ve sağladığı imkanlar için müteşekkiriz. Midong İlçe Hükümeti henüz kurulmuş şirketimize, 1700 metrekarelik bir ofis tahsis etti.
Türkiye ile ilişkileri geliştirme amacında ne kadar samimi olduğunu gösterdi. Huzurlarınızda Midong Halk Hükümeti’ne ve değerli Midong Parti Sekreteri Sayın Zhang Junxiang’a çok teşekkür ediyoruz.
Bu toplantının yapıldığı Hilton Oteli’nin hemen yanındaki binada olan şirket merkezimizde bir Türk Ürünleri Sergileme ve Ticaret Merkezi kurduk. Başlangıç olarak Türkiye’den kendi alanının liderleri olan 12 şirket ile sözleşme yaptık. Çikolata ve bisküvide dünya markası olan Ülker, temizlik malzemelerinde Türkiye’nin en çok ihraç edilen markası Biotol, kaliteli zeytinyağı alanında Dorin Anatolia, Türkiye’den en çok ihraç edilen gıda katkı maddesi markası Bork Health, kaliteli motor yağları markası Tarmond, Türkiye’nin büyük alkollü içecek üretici Güney Alkol ile ev tekstli alanında dünya markası Pierre Cardin Home, Türkiye’nin havlu ve bornoz başşehri Denizli’nin Borboleta, Türkiye’nin en saygın örme tekstili markası Mısırlı, medikal tekstil alanında Türkiye’nin bilinen markası Ordotex ve kadın giyiminde dünya çapında başarılı Avenue8 markalı ürünlerini sergi merkezimizde Sincianglı dağıtıcıların, toptancılarının ve süpermarketlerin beğenisine sunuyoruz.
Aleyhteki bütün kara propagandaya rağmen, yalanları göğüsleyerek Urumçi’de sergi merkezimizde yer kiralayan ve Sinciang pazarında kalıcı olmayı kararlaştıran Türk şirketlerine huzurunuzda teşekkür ediyoruz.
TİCARETİN ONARICI GÜCÜNÜ HAREKETE GEÇİRELİM
Şunu çok iyi biliyoruz, Türkiye ile Sinciang’ın ilişkileri iyileşirse, Çin ile Türkiye’nin ilişkileri daha da iyi olacaktır. Tarih boyunca halkları kaynaştırmanın en kuvvetli aracı ticarettir. Tarihi İpek Yolu’nun binlerce yıl işlemesinin sırrı da buradadır. İlişkiler geliştikçe, Türkiye’nin ve Sinciang’ın başarılı şirketlerinin önü açılacak, Türk şirketleri Sinciang’da tutunarak Çin’in 1 milyar 400 milyon kişilik pazarına açılma imkanına kavuşacaktır. Kuşak ve Yol Girişimi’nin kalbi işlevi gören Sinciang sayesinde Çin şirketleri de Türkiye’nin tam ortasında olduğu 3 trilyon dolarlık bir pazara kolaylıkla giriş imkanına kavuşacaktır.
Türkiye ve Çin devletlerinin desteğiyle, Türkiye ile Sinciang arasındaki ticarette yeni ve parlak bir sayfayı açıyoruz. Çin-Türkiye Ticareti Geliştirme Şirketimiz vasıtasıyla her iki ülkenin de yararına, kanun ve yönetmeliklere son derece bağlı, her aşamasında şeffaf ve her iki ülkenin de güvenliğine güvenlik katacak bir iş modeli geliştiriyoruz. Bu işbirliğinin temel ilkesi Kazan-Kazandır!
BİN YILLIK SAĞLAM KÖPRÜ
Çin-Türkiye Ticareti Geliştirme şirketi Sinciang’da kuruldu ancak kendini sadece Sinciang ile sınırlamıyor. Bu yıl, Türkiye Çin Ticareti Geliştirme Şirketi ve merkezini Türkiye’de açacağız. Her iki devlet yetkililerinin ve siz değerli konukların açılışına katılarak güç verdiği bu şirket, Çin ile Türkiye arasında asırlar boyu çalışacak çok sağlam bir köprü olacaktır.
Her iki devletin de destekleri için bir kez daha teşekkür ediyor ve desteklerini sürdürmelerini diliyoruz.
Dilerim 100 yıl sonra da bin yıl sonra da torunlarımız bu köprüyü işletecek ve iki büyük milletin dostluğunu geliştirmeye devam edecek.
Söz veriyoruz: Tanış olacağız, yakın olacağız, işi kolay kılacağız.
Hepinizi saygıyla selamlar ve bir kez daha teşekkür ederim.
Yaşasın Türk ve Çin halkının dostluğu!