Türk filmleri Niamey’deydi -(TAMAMI)
Türk filmleri dünya turuna devam ediyor. Şili’nin başkenti Santiago’dan sonra bu kez de 30 Ekim -4 Kasım tarihleri arasında Nijer’in başkenti Niamey’de sinemaseverlerin karşına çıkarak beğeni topladı.
Kütür ve Turizm Bakanlığı, Tesiyap ve Nijer Türk Büyükelçiliği’nin ortak çalışmaları sonucu Niamey’de düzenlenen Türk Film Haftasında; Tolga Örnek’in Devrim Arabaları, Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum, Ahmet Uluçay’ın Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, Derviş Zaim’in Gölgeler ve Suretler, Kürşat Kızbaz’ın Mevlana Celaleddin Rumi ve Murat Saraçoğlu ile Özhan Eren’in 120 adlı filmleri gösterilerek büyük bir ilgi gördü.
Sinemamızın özgün örnekleri yalnızca uluslararası festivallerde ödül kazanmıyor, ayrıca bugüne dek gösterim olanağı bulamadığı kimi ülkelerde de Türk Film Haftaları düzenlemeleriyle tanıtım atağını yaparak bir çeşit farklı kültürlerin beğenisini kazanmaya çalışıyor. Bu tür haftaların sinemamızı ve daha geniş kapsamda kültürümüzü tanıtmakta en etkin bir yol olduğunu da, gördüğü büyük ilgi sonucu, söyleyebiliriz.
Niamey’de geçekten bir hafta boyunca bir Türk sineması rüzgarı estiğini söyleyebiliriz. Nijer Büyükelçiliği’nin de büyük gayretleri sonucu düzenlenen haftada yalnızca film gösterilmedi, ayrıca, başta Niamey üniversitesi olmak üzere çeşitli okullarda paneller, söyleşiler ve de küçük çaplı sinema atölyeleri açılarak, Niameyli sinemacı ve öğrencilerle ortak çalışmalar da yapıldı. Gösterim dışındaki etkinliklerde özellikle gençlerin Türkiye’de sinema eğitimi yapmak istemeleri ya da ortak çalışmaya girerek film üretme aşamasına gidilmesi talepler, bu haftanın en sevindirici kazanımları oldu.
Nijer’in Afrika’nın en yoksul ülkelerinden biri olması, ve bu ülkede son on beş yıldır tek bir film bile çekilmemiş olması, ve de hiçbir sinema salonuna sahip olmaması, Nijerli gençleri ve de sinemacıları umutsuzluğa itmemiş, aksine yapamadıkları, yapma olanağı bulamadıkları sinemayı daha çok önemseme konumuna getirmiş. Üniversiteli gençlerin yanısıra özellikle kızlı-erkekli lise öğrencilerinin sinemacı olmak istemeleri ve bu konuda Türkiye’yi seçme eğiliminde olmaları da bu yüzden, yapamadıkları sinemanın artık yapılması gerektiğine inandıklarından kaynaklanıyor.
Buna karşılık kısa ve belgesel alanda tek-tük de olsa hatırı sayılır önemde filmler yapıp, şanslarını uluslararası film festivallerinde deniyorlar. Aralarında ödül alanlar bile var. Ama çoğu, uzun metrajlı filmlerin yapılmasından yana. Ancak seslerini bu yönle duyurabileceklerini, kimi sorunlarını bu yolla daha iyi anlatabileceklerine inanıyorlar. Haksız değiller ama, henüz bu olanaklara da sahip de değiller. Bundan dolayı bu tür haftalar onlar için adeta bir şölen niteliğinde benimsenip değerlendiriyor. Bu tür haftalar dememiz yalnızca lafın gelişi. Çünkü Türk Filmler Haftası, Nijer düzenlenen ilk hafta. Bundan önce hiçbir ülkenin sinemayla ilgili bir haftası olmamış. Türkiye bu etkinliğiyle bir ilke de imza atmış oluyor. Sanırım Kültür Bakanlığı ve de Tesiyap, Nijer ve de benzeri ülkelerde bu tür haftaları düzenleyerek Türk sinemasının gerçekten hiç kimse tarafından yadsınmayacak getirileri olan bir tanıtım atağına imza atmış oluyorlar. Njer’in başta en önde gelen TV’leriyle gazetelerinin bu haftayla ilgili yoğun bir tanıtım yapması, bu haftalarla bir kentinde değil, bütününde ne denli etkin olduğunu da ortaya koymaya yetiyor. Dileriz ki bu tanıtım atağı Tesiyap ve benzeri kuruluşlarla yoğun bir şekilde devam ederek, Türk sinemasına yeni kazançlar sağladığı kadar yeni kapılar da açar. Şimdiden Şili’deki saygın bir festivalin önümüzdeki yıllarda Türk filmlerine geniş bir yer ayırma isteğiyle, Nijerli sinemacıların yine benzer istekleri, bu tür haftaların ilk kazançları olarak değerlendirilebilir.