26 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk filmleri Şili’de -(TAMAMI)

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

Türk sinemasının yolu bu kez Şili’ye düştü. TESİYAP’ın öncülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Şili Türk Büyükelçiliği’nin katkılarıyla Santiago kentinde düzenlenen Türk Filmleri Haftası’nda son yılların en çöz sözü edilen filmlerimizden Bal, Hamam, Uzak, Sonbahar, Beynelmilel, 11’e 10 Kala, Gitmek , Cenneti Beklerken ve Kader filmleri Şilili sinemaseverlerin beğenisine sunuldu. Söz gelimi değil, gerçekten de her film, Şili’nin yakın tarihinin önemli bir mekanı olan La Moneda Sarayı kültür merkezinin içindeki ulusal sinematekinin (Cineteca Nacional) salonunu doldurarak oynadı. Kimi filmlerde (örneğin açılış filmi olarak sunulan Bal’da) bir çok seyirci filmi salonun merdivenlerine oturarak izlemek zorunda kaldı.

Filmlerimizin, bizim çok uzağımızdaki bir ülkede büyük bir ilgi ve beğeniyle izlenmesi elbette ki sevinilecek bir olay. Ama sunulan filmlerin izlenmesindeki bir diğer etken ise, iki ülke arasındaki kültürel işbirliğinin getirisinin de ötesinde, Şili halkının, yakın geçmişte yaşamış kimi sorunlarının karşılığını, yabancısı olduğu bir ülke sinemasının yapıtları arasında görüp beğenmesinden kaynaklanıyor. Filmler, bir birlerinden çok uzakta, farklı kültürlerin sorun ve yaşamlarını yansıtsa da, kimi yaşanmışlıkların ortak acı ya da sevinçlerini bir yerlerde buluşturabiliyor da.

Bir avuç filmle Türk sinemasının tanıtıldığı hafta içinde, gösterim yapıldığı salonun fuayesinde açılan panolar ve afişlerin de en az filmler denli ilgi gördüğüne tanık olduk. Bir çok sinemaseverin kimi afişlere sahip olmak istemesi bu ilginin bizlere kadar uzanan bir uzantısı oldu. Ama TESİYAP tarafından hazırlanan Türk filmlerini içeren İspanyolca kitapçık, en azından bu istekleri sınırlı da olsa karşılamanın üstesinden geldi.

Tabii ki bu arada Santiago kentini de gezmeye zaman bulduk. Adeta sanat-kültürle soluyan ve yaşayan bir kent Santiago. En çok karşılaştığınız ve karşılaşmış olmaktan mutluluk duyduğunuz iki olgu ise kentin her bir yanını sarış heykellerle sanat merkezleri. Her biri bizim AKM’nin üç misli büyüklüğündeki sanat merkezleri, yediden yetmişe her bir Santiagolunun bir uğrak yeri. Her bir yaş ve beğeni için özenle seçilmiş etkinlikler, bu merkezleri ailecek gidilen bir konuma getirmiş. Heykellerde ise bir tektiplilik yok. Kimi zaman tarihin önemli kişi ve olayları, kimi zaman da güzel sanatların kendisine tanınan özgürlüğün sınırları sınanmış. Ama hepsi de düzeyli bir beğenin ve estetiğin örneği.

Santiago’nun en büyük (Türk filmler haftasının yapıldığı sinematekin de içinde bulunduğu) sanat merkezi ise nerede dersiniz? Tamı tamına Şili yakın tarihinin önemli olaylarına tanıklık etmiş La Moneda Sarayı’nın tam altında. Üstte sarayı koruyan silahlı muhafızlar, altında ise tuvalleri renklendiren fırçalar, sergiler, gösteriler.

Santiago’ya gidince Paplo Neruda’nın evini de görmemezlikten gelemezdik. Ama biz, daha fazlasını yapıp Isla Negra- müze eviyle, gerçek Şili’nin yüzü olan Valparaiso’daki evini de ziyaret ettik. Ola ki sizin de yolunuz bir gün Santiago’ya düşerse aynısını yapın. Çünkü Şili’yi tanımanın yolu sanat ve sanatçıların mekanlarından geçiyor. Ayrıca bu sanatçı ve mekanları Şili tarihinin kimi olay ve savaşımlarını da hiç kimsenin duymayacağı bir şekilde kulağınıza fısıldayıveriyor. Onların fısıltılarınıza anlayabilmeniz için İspanyolcayı bilmenize hiç gerek yok. Çünkü sanatın ve acının dili her coğrafyada aynı.